Biz hep açık konuştuk.
Gökyüzünden maviydi sözlerimiz.
Sığ bataklarda değildik, kuşlar gibiydik,
Uçarıydık. Gözlerimizde
Şavkıyan parıltılar gibiydik.
Biz iyiye iyi, güzele güzel dedik.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
*****
:)) günün şiiri var günün şiiri ne yorumlar var bir de günün komikleri var :)) adamlar oturmuş
Cahit Külebi eleştiriyor....bir de birbirlerini övüyorlar :)) körler sağırlar birbirlerini ağırlar...
Hüseyin bey, bu destansı gerçekçi yorumlarınızı niçin hep "Günün Şiiri"ne yapıyorsunuz da, "Üyelerden Günün Şiiri"ne yapmıyorsunuz acaba? Size daha önce de bu konuyu hatırlattım ama ya mesajımı görmediniz ya da, o sayfaya karşı bir alerjinin var? Sizden tekrar rica ediyorum. Lütfen şu "Üyelerden Günün Şiiri" sayfasındaki seçilen şiirlere de bir el atıverin!
Hayırlı çalışmalar.
Şair bey, hem "masallardan çekerdik mısraları..." diyor hem de, "şiirlerde yalan söylemezdik" diyor ki, bu yalanın da, tezadın da daniskası değil mi? Masal'ın aslı astarı olmayan uydurulmuş şeylerin dile getirilmesi ya da kaleme dökülmesinden ibaret şeyler olduğunu bilmeyen kimse var mı? Şair bey, daha sonraki kıt'ada ise, halkı memnun etmek ve Hakkı küstürmek pahasına, sırf kafiyeye uygun düşsün diye gün görmedik yalanları ardı ardına sıralıyor da sıralıyor. Biz, tıpkı "Üyelerden Günün Şiiri"ne yaptığımız yorumda da dediğimiz gibi diyor ve içinde yalan, dolan, palavra, atmasyon ve akla zarar ifadeler olan yazılara ve de beyanlara asla ve kat'a müspet puan vermiyor, üstelik de bu gibi beyanlara imza atıp safi zihinleri idlal eden kalem ve de kelam sahiplerini kınıyoruz. Çünkü bunlar, halkı irşad etme vasıtalarından olan şiir ve edebiyatı, yalana, yanlışa, su-i ahlaka vesile kılıyorlar.
insan harbi sek su katılmamış şair karşısında bi şee diyemez
Yazdığı yazı şiir olmasa
eskiz karalama
İlk gençlik yılları acemice denemesi
yada kitap baskıya yetişsin biraz fındık fıstık
Az kavrulmuş un helvası
yuvarlayıp misket eder
Üzerini de çikolata sosuna batırıp çıkarırım
arada kaynar gider
Der
Şiir olmayan yazı da verebilir
Şimdi her bi şee tık uzağında
Eskiden internet indirme mi vardı alla seeen
Kristali kolonya ile siler
Kopan yeri bantla sarar
Altı köşeli kurşun kalemi deliğine sokup
Kaseti(kaset biraz kibarca oluyordu bant derdik aslında) sarar dinlerdik
Sevdiğimiz bir kaç şarkı
İçre
Kaset piyasaya sürülsün bir an önce yetişsin diye
Bir sürü dolgu şarkı
Ama zamanla kulak alışırdı
Her yaşın her ekonomik durumun psiko halin şarkısı vardır
Gençlikte tuzun kuru psikoloci sağlam
baba parası yeniyorsa
hızlı
Oh yeees beybiii cıstaka cıstaka
Cıstak cıstak
Dümbüh dümbüh teke
Dümdük dümdük zıttırı zıttırı şarkılar
Sanayide ağır işte çalışıyor yoksulsa
Niye böyle kader galiba fitrat diyorsa arabesk
Ağır damar müzlüm kamuran akkor dinlenir
Şiirde de sosyo içerikli seven
İnançlı şairden hazzeden
Arım balım peteğim gülüm dalım çiçeğim ben hep seni seveceğim
lay lay lom tarzı
light şiirden hoşlanan bir kesim dahi olur
O nedenle atalarımız
Zevk meselesi ayahgabı köselesi değil ki
Zevk renk tartışılmaz demişlerdir
Hal böyle olunca
Herkes eleştiri okunu
Değneği çomağı sakınınca
Neyi gördü
Saygı ile
Doksan derece eğilerek
Kutlayıp tebrik eden
Yalayan
Şapur şupur öpen koklayan
Şairi bağıra basan bir zümre oluşuyor
Hep şiir şair yerme yerine
Bir gün de bunlar konu edilmeli
Yorumcu kisvesi altı
Programlandığı ezber ettirildiği
Yorumu paylaşan
Basma kalıp klişe
Pero pelhivan.. sıçettin vidan..
Abuzittin sütdon..
abdül latif fetdan..
Danyal yalyer.. ercan azan..
hazan sütlaç.. kadri kıraç..
rüştü kazım zıçkaç
Necmiye kıskaç
nazife içgöç.. nazmiye hörgüç
Nazire gönenç
nazlı turunç
kezban kıskanç
Naz patlakpirinç kıranç..
Gibi isimler ile..
Gün seçkısını kutlayıp tebrik edeni anlarsın
Bunlar e boot e robot
İnsan ne programladı onu telaffuz ediyorlar nihayetinde
Mükemmel enfes olmuş der şakşaklar şairi şiir adı altı zırva seçkiyi
seçicileri kutlar
önlerinde doksan derece eğilip el öper
Etekleri ayaklarına dolanmasın diye eteklerini parmak ucu ile tutup
Geri geri selamlayarak huzurdan ayrılırlar (arkalarını dönüp ayrılsalar saygısızlık olur)
Ama bunların
e robotun e bootun dışında kalıp
Gerçekten sen gibi ben gibi etten kemikten insan var ve
Aman kimse bana bulaşmasın
Aman çaktırmadan bunları yalayıp yıkayayım
bana faydaları dokunabilir
deyip
Hiç bir karşılık beklemeden(!) sırnaşanları
Şiir olmayan yazı müellifine şair muamelesi çekip
Doksan derece eğilip bükülenleri
görünce üzüntü duyuyorum
Nerde ise penceresine gidip üflemeli çalgı ile
saksafonla serenat yapacaklar
Bunların oğlu kızı yok mu
Baba senin için şöyle böyle diyorlar
Senin hakkında
gaypak
gaydırı guppak
Sözüne itimat edilmez cıvık
Yalama
Son derece yalaka herifin teki
diyorlar
Dese çocuk
Hiç mi yüzleri kızarmaz
Aceba kızı dönse mektepten hüngür hüngür
Anneciğim bugün okulda bir arkadaşım
senin iş yerinde müdürünün kel kafasını öpüp
salta durduğundan
Terfi edip yüksek zam alabilmek için kendisine yağ yaktığından
-Çok müdür ile çalıştım ama sizin gibisi atanmamıştı
Tayin edilmemişti bu daireye siz gerçek bir müdürsünüz
diyerek
takla attığından bahsetti
Onun annesi de senin çalıştığın kurumda memure imiş geçen gün görmüş işitmiş
dese
İnsan bir daha evladının yüzüne nasıl bakar
Hiç mi utanmaz arlanmazlar
Bazı fuhuş iş yapan kadınlar vardır
Eşi vefat etmiş çocuğu ile kalakalmıştır
Kimi kimsesi yok
Evladı kursağı sıcak aş süt girsin der
Bedeninden istifade etme isteyene sunar vücudunu
anlarım
Bu kafaları fikirleri beyinlerini kiraya veren
Satışa sunan kimselere ne demeli
Algı yönetimi
Bizim kafamızda da şiir algısı oluşsun diye
Şiir ile ilgisi olmayan zırvalara şiirdir diyen
Hafif meşrep genç kızlarımız
Tüysüz oğlanlarımız
Kutlarım şiiri şairi diyen insanımız(!)
Nasıl bir ahlak
Basıl bir karektere sahip
Gerçekten ülkemizde mi yetişti
Yoksa bizi bozmak isteyen dış minnaklar mı monte etti
bu damarında asil Türk kanı taşıdığına
şüphe ile baktığım iç oğlanlarını
Süt oğlanlarını
Ayıp yahu edebiyat edepten gelir
Silkelenin kendinize gelin
Yarın gelecek nesil sizi mezelletle anacak
Yazıklar olsun
Bir yal uğru
Yağlı kemik uğru yalarsınız anlarımda
İleriye dönük yatırım maksut
İnce hesap ardı koşmanızı
Yakıştıramıyorum
Yazıklar olsun edep yahu
Saygılar..
Müteşekkirim seçkisel bağlam..
Hüseyin bey, bu destansı gerçekçi yorumlarınızı niçin hep "Günün Şiiri"ne yapıyorsunuz da, "Üyelerden Günün Şiiri"ne yapmıyorsunuz acaba? Size daha önce de bu konuyu hatırlattım ama ya mesajımı görmediniz ya da, o sayfaya karşı bir alerjinin var? Sizden tekrar rica ediyorum. Lütfen şu "Üyelerden Günün Şiiri" sayfasındaki seçilen şiirlere de bir el atıverin!
Hayırlı çalışmalar.
Biz iyiye iyi, güzele güzel dedik.
Yaaa, çok güzel şiir gerçekten
güzel insanların dertleşmesi değildir de nedir şiir? herşeyi nerden bilirdik..
hep yarım şiir tamamı gelir inşallah
Açık
Biz hep açık konuştuk.
Gökyüzünden maviydi sözlerimiz.
Sığ bataklarda değildik, kuşlar gibiydik,
Uçarıydık. Gözlerimizde
Şavkıyan parıltılar gibiydik.
Biz iyiye iyi, güzele güzel dedik.
Masallardan çekerdik mısraları, tülbent gibi.
Yalnız, şiirlerde yalan söylemezdik,
Umutlarımızda, hayallerimizde de yalancı değildik.
Biz buğday tarlalarında buğday,
Ağu yeşili bahçelerde ot,
Trenlerde düdük sesiydik.
Yıldızlara çobandık, değirmenlere su,
Bozkırlara bulut gölgesiydik.
Seller aktı gitti. Biz kaldık.
Bulutlar uçtu gökyüzünden.
Rüzgarlar darmadağın etti.
Ne bahçesinden hayır var, ne güzünden.
Akıl da bulutlar gibi çekip gitti.
Nerden bilirdik, çalışmaktan
Kocayacağını sevgililerin,
Yaşamanın güzelliği kadar
Hoyratlığını, bezginliğini...
Biz kaldık, koyup gitti bahar,
Her şeyi nerden bilirdik.
Cahit Külebi
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta