içim gidiyor / içim gidiyor
gidiyor içim diyorum / söyle, nerede beklesin seni
adını unuttum aşk / kalemim yazmıyor seni
sen, kıymeti gülüşlerin devingen büyücüsü
sen, ihtirasla kaplı boyama kitabının oynak renkleri
çırpınır sonsuzluk
ağzının ortasından usul usul damlar
ümitsiz sevdası
ve haykırabilmek
gözünün kenarında oturan mistik yalanların
mesuliyetlerini
ah ketum minem
külfetli başımın muafızı / dilimin üstünde uyuyor şair
sloganlarla özlenen
kaç adım kaldı umuda sevgilim
yürümeye başladığım an oyuncak bacaklarım vuslatı erteliyor / vaktim sahipsiz bırakmak istediğim önsezi / miadı doldu enerjisi tükenen siluetinin
her akşam altı yedi sularında / hayranlığım bir ağaca sırtını vererek yolunu gözlerdi
geç vakitte kucaklayıp yatağına götürürdüm / yarı baygın mesajlarını
kendimi yok etmeye adadığım çıkmazlarım
ah o tükenmek bilmeyen bunalımlı vurdumduymazların
sevgilim
kırılacak olursa zaman
beni unutma
tüm noktalama işaretlerini parmaklarımızın arasından sınırdışı ettiğimiz
kalbi delik aşk hikayesiydi bizimkisi sevgilim
konuksever saplantı
ajitasyona bağlanmış önyargı
öksürük sonrası ciğer ardında gizlenen
uysal sakat çelişki
ve
dizlerini kanatmaktan çekinmediğimiz / dipsiz buluğ hallerimiz
sen / ben / aşk
ve yaratıcı cımbızımızla
gündüzün kanguru kesesinde iki yabancı
gecenin kaşlarını alırdık el ele
sevgilim
gerçekten çizebildin mi beni göğe lekesiz
tanıdın mı
gökten düşen kışkırtıcı sözlerin
alelacele kaçışını
sevgilim
benim ellerim çay koyarken / senin gözlerin demlerdi
feci şekilde açardı aramızı / asıksuratlı gece
ağzı kanser / dili kara çalı
bir aşk hikayesiydi bizimkisi sevgilim
sen gözündeki tik'e kurban olarak
ufku bir kahin gibi aramaya çıkardın
susmaktan dilin damağına yapışır / konuşmak istediğinde, hep aynı şarkıyla düşerdin takvim yapraklarından
bense sevgilim
yüreğimin tahta basamaklarını çıktıkça
ardımda bıraktığım tahta kurularına inat
aklıma gelen ilk şiiri okurdum gözlerine
belirsiz
orta yerinde denge bozan mutluluk
aramızda dolaştığının farkına varamadığımız sıkıntılı düşler
belirsizdi
bulanıktı
husumet
sahiden
hayat okyanusuna attığımız oltaya / kağıttan gemiler takıldı mı
hakikaten içerlendi mi origami
ah hala sıcacık davam / hala kırıcı;
kendisinden kaçan kavramların bıraktığı uzantılı kabuslarla yaşayan bulgu
hatırlıyorum
burnunun ucunda ölü takliti yapan cinnet
ah o müdavim cinnet
bırak onu sevgilim
bırak ki
sen olmadan dolaşsın
içimde doğan dünyanın
içimde doğan naturel medeniyetin
burnunun ucuna kadar gelsin
beni kalbi delik
seni koskoca bir sıfırla / sınıfta bıraksın
ben oyunu kırdım sevgilim / gözükapalı kırdım oyunu
heyecansız kırdım
her sabah
yere düşmüş başımı kaldırıp / sevdalara kılıç çekilmez diyorum
ruhum
etimi çıldırtan toplumun arasında sahipsiz sevgilere tanık olurken
senin yüzün genişliyor / cetvelimi bilen yok
Sevda AlacaKayıt Tarihi : 9.2.2016 23:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!