Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Gam elinden benim zülfü siyahım
Peykan değdi sinem yaralandı gel
Suna başın için ağlatma beni
Bugün sevda candan aralandı gel
Gamdan hisar oldum mekanım yurdum
Devamını Oku
Peykan değdi sinem yaralandı gel
Suna başın için ağlatma beni
Bugün sevda candan aralandı gel
Gamdan hisar oldum mekanım yurdum
Beyit olarak aruzun ‘mef û lü / fâ i lâ tü / me fâ î lü / fâ i lün’ kalıbı ile kaleme alınmış.
Şiir oldukça akıcı ve sade dilli olduğu gibi şiirde kullanılan teşbih, telmih, istiare ve tenasüp sanatlarıyla da etkileyici özelliktedir.
Şiirde ‘açık deniz, asırlarca bir koşu, sonsuz ufuk, bin başlı ejder, bin mağara ağzı’ örneklerinde görüldüğü üzere semboller ve imgelerin varlığı sembolizm akımının etkilerinin varlığını hissettirmektedir.
Şiirde uyak ve rediflerin yanı sıra özellikle sözcük tekrarları ile de ‘ne yer ne yâr, diyar diyar, uzun uzun, o… o, yalnız… yalnız’ şiire güzel bir ahenk verilmiş.
Şiirin üç bölüme ayrılması şiire ayrı bir lezzet vermiş. İlk kısımda Osmanlı’nın fetihlerle dolu günlerine özlem duyulmaktadır. İkinci kısımda bu muhteşem dönem bir masal dünyasında yaşıyormuş gibi resmedilmektedir. Son kısımda ise maalesef denizi kendine şair bir dert ortağı olarak görmektedir. Geçmiş muhteşem günlere özlem daha bundan güzel nasıl anlatılabilirdi ki?
Bu şiir sayfalar dolusu tahlili hak etmektedir.
Türk edebiyatının değerli kaleminin ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Seğmenoğlu
Allah şairin taksiratlarını mağfiret edip, rahmetiyle muamele etsin amin!
açık deniz deniz açık
suyu geç yeter
güneş yakalamış bir kere
aydınlık içine almış
deniz kavuş yalasın seni ıslak
ıslak
hava tutar ve yeryüzü sarar adamı
kadın kurtarır adamı adam tutar kadını
aşkla
her şey aşkla
sonra her şey büyür ve büyüme izi solar
bak altın çağaların gümüş tarihi
akar
zaman akar ve bizi evren sarar
Bazen gündüz ortasında gece olur dünyam
Bir ben …bir sen kalırız
onca kalabalıkta
kulaklarım duymaz, sesinden başkasını
gözüm görmez, karanlıktayım bir ışık yok
Aydınlığına….. susadım
Ne senden önce gördüm ilkbaharı
Ne senden sonra gördüm
Kış oldu…kar yağdı….üşüdüm sensiz
Yaz oldu…sıcaktan… kavruldum sensiz
Zaman artık hep sonbaharda
sıcaklığına…susadım
Bir fırtınada alır sürükleri deniz ortasında beni
Sensiz Alabora oldum çırpınıyorum
Ben bende değilim artık
Bir kurtuluşum yok
Sığınacak tek limanımsın
Sular içinde sana..…. susadım
yolda bir köşeyi bir dönsem bir girdaptayım
Nereye gitsem..nereye koşsam
Bütün yollar sana çıkar
Nereye baksam seni görürüm
senden gelip …..ben Sana giderim
bir kılavuza ….susadım
şarkılara güfte olur
seni söyler bütün şarkılar
sana yazılırsa, bir anlamı olur şiirlerin
sana söylenir bütün sevdalı sözler
bir aşk romanı seninle başlar, seninle biter
bir güzel sözüne…. Susadım
hangi yağmur ıslatır dudaklarımı
hangi rüzgar serinletir içimi
hangi güneş yakabildi senin kadar
hangi deprem yıkabildi beni
yokluğun kadar.
Hasretine …susadım
İçimdeki Toprağa ektim aşkını
Sen öldürdüm sandın
Ben büyüttüm özenle
Gözümden sakındım
Kimseler bilmedi.. Kimseler görmedi
Sen bende kaldın …sen bilmedin
Sevdana …susadım
doya doya içsem abı hayat suyunu
yine de kandım diyemem
bir sahra çölü ki yanar içim
mecnunum leylasını arayan
aşkına…susadım
29 Eylül 2012
Menderes ALİUSTA
Şairin bu şiiri 15 senede yazdığı ve ' Bir gün dedim ki 'istemem artık NE YER, NE YAR! ' ' bölümünün Abdülhak Hamit'in Makber'indeki 'Eyvah NE YER , NE YAR kaldı' bölümünden esinlenme olduğu da söylenir.
' Gittik , bahs açmadık dönüşten '
bir devrin değerli şairiydi ama sonraki devirlerde ışık tutan saygın bir şairdi o.
düşlerce: saygıyla anıyoruz namık cem
sinyali: şiirimizin çınarlarından....söz haddimize değil
Aşık Balkari: Trafo nedir? Trafo elektirik akımını hem toplayıp hem dağıtan bir aygıttır.Yahya Kemal ile ilgili kaleme alınan bir makalede onun bir trafoya benzetildiğini okumuştum.Yani eski ile yeni, geçmiş ile gelecek, doğu ile batı gibi zıt kutupları birleştirici özelliği ile Türk şiirinin merkezinde yer aldığına ilişkin bir saptama. Kuşkusuz bunun Yahya Kemal’in dil, şekil, söyleniş gibi divan şiirindeki malzemeyi alıp günümüze taşıması ile ilgisi olduğu kadar; yaşadığı dönemde ülkemizin ve ulusumuzun içinden geçtiği serencamın, büyük değişim ve devrimin de rolü vardır. Şiir araştırmacıları son ikiyüzyıllık serüveninde Türk şiirinin iki ana damar üzerinden geliştiğini ve günümüze geldiğini kabul ederler.Birincisi Şeyh Galip, Ahmet Haşim, Behçet Necatigil, Necip Fazıl, Asaf Halet Çelebi ve günümüzde Hilmi Yavuz’a kadar gelen içe dönük ve kapalı kendini kolay kolay ele vermeyen ekol; ikincisi Nedim , Yahya Kemal, Nazım Hikmet,Fazıl Hüsnü Dağlarca, Atilla İlhan gibi şairlerle müşahhas dış dünyaya dönük, kısmen baskın ve hedonist şiir. Kişisel kanaatimce o bilgili, görgülü, iyi eğitim almış bir aristokrattır.Şiirlerinde manzara resmeder gibi bir üslubu var.Osmanlı Türk toplumu Avrupa gibi eski ve köklü bir aristokrat sınıfa sahip değildir.Egemenlik ve paylaşım bütünüyle saray çevresinde geliştiği için sanat ve edebiyatta çoğunlukla bu çevrede gelişmiş, Anadoluda ancak yerleşik düzenle barışık bir halk edebiyatı gelişebilmiştir.Osmanlı’nın yıkılması ve cumhuriyetin kurulması ile genç kalemler garipçiler vesaire edebiyatımızda da bir sıçrama, bir inkişaf gerçekleşmiştir.İşte Yahya Kemal bu geçiş döneminde bir nevi geçmişle köprü işlevi görmüştür.Bu yönden trafo benzetmesi isabetlidir. Kendisi her ne kadar çağdaşı Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Yakup Kadri, Halit Ziya, Oktay Rıfat gibi şair ve edebiyatçıları beğenmekte imtina etse de bendenize göre ilk üçü kendisinden çok daha büyük şairlerdir. Açık deniz şiiri de klasik Yahya Kemal şiiri özelliklerini taşıyan bir güzellikle arz-ı endam etmektedir.Son dönem Osmanlı’nın kadük aristokrasisinin parlayan yıldızıydı ruhu şad olsun
Nazır Çiftçi 2: Bir şiir yazıp okuyucusu ile paylaşmak çok güzel bir duygu. Rahmetli yazarın AÇIK DENİZ şiiri bir yerden bir yere yolluğu çok çok şahane anlatıyor Beyitleri o kadar çok uyumlu ve şiir bir bütünlük içindeki ritmiyle çok anlamlı.Böyle değerli bir şiiri okumak okuyucusunu vesveseden kurtarır ve halis duygular sahibi yapar. Beğenerek okudum. Saygılarımla.
Yavuz Said: Yahya Kemal'in şiir söyleyişte takip ettiği lisan anlayışını tek makalede ifade etmek mümkün değildir.Şu bir kaç madde kendisinin Türkçesini meydana getiren anlayışın hülasası sayılabilir. 1.Şiirde yaşayan Türkçeye girmemiş hiç bir yabancı kelime kullanmamak. 2.Yaşayan Türkçeye girmiş arapça ve farsça kelimeleri bizim verdiğimiz ses ve mana içinde Türkçe kabul etmek. 3.Türkçede cümleye verilen mimariye sadık kalmak. 4. Şiirde ritmin lisan haline gelmesi demek olan halis mısrayı bulmak ve böyle mısralardan oluşan manzumeyi ilk mısradan son mısraya kadar yekpare bir ritm halinde terennüm etmek.Böylelikle şiiri nesre zıt bir tarz haline getirmek 5.Sonuç olarak yahya Kemal'in şiirinde göze çarpan şey ' Türkçe duyuş' ve bu duyuşu Türkçe deyiş halinde kalbetmektir. ve buna kendisinin verdiği örnek mısralar ; ' Çok sürse ayrılık aradan geçse çok sene Biz sende olmasak bile sen bizdesin yine' - Kaybolan Şehir ' Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır Hilkatin gördüğü rüya biter,etraf ağarır Som gümüşten sular üstünde giderken ileri Ta uzaktan şafak bir bir açar perdeleri' - Deniz Türküsü ' Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde' - Rindlerin Ölümü Mülakat : Nihat Sami BANARLI -Türkçenin Sırları
3.seviye bilinmeyen
saygıyla anıyoruz
namık cem
şiirimizin çınarlarından....söz haddimize değil
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta