Biliyorsunuz Türk edebiyat dünyası son dönemler de bir “Nobel” ödülüyle çalkalandı. Edebiyat ustaları ve dostları bu ödülün Türk Edebiyatına ve romanına verilmediğini, bu ödülün Orhan Pamuk’a verilen bir ücret olduğunu bilmektedirler. Ancak bunu bilmenin yetmediği açıktır. Sanatçı özellikle şair ve edebiyatçılar sadece gözlemci ve izleyici olarak yaşamlarını sürdüremezler.
Edebiyat, sanatçısına sosyal ve toplumsal bir sorumluluk da yükler. Sanatçı aydın ve ilerici duruşuyla halkına yakın durmalıdır. Sanatçı doğası gereği “Toplumcu – Gerçekçi” duruşunu ifade etmek zorundadır. Ve takınacağı tavır ile halkının değer ve kazanımlarına katkı vermek ve o kazanımları korumak zorundadır. Özellikle “Nobel” ödülünün edebiyatımıza ve değerlerimize katkısı olmadığı gibi “Ücret” olma ayıbı nedeniyle de bizleri aşağılayan bir tarafı bulunmaktadır. İşte bu olumsuz ve çirkinliğin farkında olan sanatçı duyarlılığına sahip bizlerin bu konuda sesini yükseltmesi gerektiğine inanıyorum.
Bu amaçla Berfin yayıncılık aylık olarak yayınladığı BERFİN BAHAR AYLIK KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ’NDE bu konuyla ilgili bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır. Dileğim bu duyarlılığı taşıyan arkadaşlarımın BERFİN yayıncılığın www.berfin.net internet sitesine girerek “bize ulaşın linkinden” sözde “Nobel” ile ilgili imza vermeleridir. Ben söz konusu yayıncılığın sitesine girerek ilgili bildiriye imzamı koymuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Saygılarımla.
Kazım BEYSÜLEN
...................................................................................................................................
19 Kasım 2006 tarihli ek yazıdır.
'ABD artık hileye başburma gereğini duymuyor. Kartlarını masaya açık açık ve korkusuzca seriyor, ne Birleşmiş Milletler'e, ne uluslararası hukuka aldırıyor, ne de kendisine karşı yapılan eleştirilere kulak veriyor. Öyle yapmayı bir güvensizlik sayıyor ve yersiz buluyor! Küçük kuzusu, patetik ve miskin. Büyük Britanyanın meleye meleye peşinden gitmesi ona yetiyor.'
Bu sözler 2005 Nobel Edebiyat ödülünü kazanan HAROLD PİNTER'in... Ödülünü almak için Stockholm'e gelmemiş, kasete okuduğu bir sesleniş göndermiş ve Nobel söylevi olarak toplantıda okunmuş! ... Nobel kazanan yazarların yaptıkları konuşmalar her zaman büyük ilgi toplamıştır. Çünkü insanlığı ilgilendiren dünya sorunları karşısında edebiyatçılar asıl durumu birinci derece de insan olma sorumluluğudur.
01 - Dünya edebiyatçıları Nobel almayı bir başarı olarak algılayıp övünüp, böbürlenip ulusu ve ülkesi alehine o ö dülü kendilerine verenlere şirin görünüp onların emperyalist amaçlarına hizmet etmek yerine, tam aksine ciddi ve kararlı bir duruş sergilerler ve Antiemperyalist safta yerini bir kere daha ispatlarlar. İşte nobeli almak de aldıktan sonra taşıyabilmek olgunluğu budur. Oysa Türkiyeli yazar ödülünü almağa oraya gidecektir ve daha önce ki konuşmalarına benzer, kendi ulusunu ve ülkesini aşağılayan rencide eden söylemlerde bulunacaktır. Kendisinden önce Nobel alanların gösterdiği onurlu, antiemperyalist duruşu sergileyemeyeceği kanısındayım. İştesırf bu nedenle bile bu ödül Türk edebiyatına verilmediği gibi Türk edebiyatçısını da onore etmemektedir. Sanırım şimdi karşı tepkilerimizin nedeni daha somut yerine ulaşmıştır.
02 - Edebiyat toplumcu - gerçekçi olmak zorunda değildir, edebiyatın böyle bir sorumluluğu da yoktur. Edebiyat başka bir amaç için kullanılamaz, hele hele ssyo,politik olamaz diyen sayın dostlarımıza nobel edebiyat ödüllü edebiyatçı HAROLD PİNTER'in söylevleriyle yanıt vermiş olalım. Böylece usta edebiyatçıların düşünceleriyle edebiyat ve edebiyatçının yerini ve duruşunu daha net görebiliyoruz.
Bu yazının hikayesi başlıklı alt yazıma sert tepki gösteren dostlarımız sanırım söz konusu alt yazının önem ve vurgusunu bu yazıyı okuduklarında daha net anlayacaklardır. Evet, aynı yazıda ki duygu ve düşüncelerimin arkasında sarsılmaz bir düşünce inancıyla durmağa devam ediyorum, ve edeceğimde. Bu insan olma sorumluluğumun bir gereğidir.
Saygılarımla.
Kazım BEYSÜLEN
(Not: Harold Pinter'in Nobel konuşması Sayın Yalçın Yusufoğlu tarafından Türkçemize çevrilmiş ve TÖMER'in Kültür - Sanat Bülteni'nde olduğu gibi yayınlanmıştır.)
Kazım BeysülenKayıt Tarihi : 14.11.2006 22:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu yazının hikayesi yazının özüdür, ve yazının içindedir. Dileğen kendine pay çıkarır dileğen gider 'Televole' tarzı yaşama yol sürer. Bu birazda sanatçının kendisine ve yaşama bakışıyla ilintili bir olgudur. Tüm düşüncelere sevgi ve hoşgörü ile baktığımızı da ifade etmeliyim. Saygı ve sevgilerimle. Kazım BEYSÜLEN
![Kazım Beysülen](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/11/14/acik-davet-2.jpg)
Sadece planlarımızdan değil başarılarımızdan da zevk almasını bilmeliyiz diye bir söz hatırlıyorum profesyonel iletişim eğitimlerinden...
Nobel Ödülü gibi bir organizasyonu hafife almak, ciddiyetini ve küresel etkilerini görmemezlikten gelmek naif bir toplum bilinci olarak gözüküyor bana.
Bu ödülün kıstaslarında vatan hainliği şartı olduğunu zannetmiyorum. Kaldı ki bu güne kadar devletimiz ve cumhuriyetimiz, varlığımız ya da değerlerimiz hakkında -talihsiz- sözler söyleyen pek çok yazar ve aydınımız varken bu yıl da Türkiyeden bir 'hain'e verelim dendiğini düşünmüyorum.
Seller gider ve kum kalır. Sel ne kadar yıkıcı da olsa en verimli toprak kalan selden arta kalandır. Yani sözümün özü bir Türk Yazar -Alman, Fransız, Afrikalı vb. değil Türk- bu ödülü almıştır; şaşıracaksınız ama bu kişi kitaplar da yazmıştır...
selam ve saygılar.
sağol dost
TÜM YORUMLAR (9)