bir yerim hasret 
bir yerim gül bahçesinde 
benim gibi bölünemezsin sevgilim zamanda 
kar göğüsleri dağlar 
emzirir serin kayalara 
seslensem ürker sesimden 
çeker göğüslerini 
yaramaz çocukluğuydu zamanın 
rüzgar 
yerdi kayaların serinliğini 
elmalışekerce enfes 
- esen rüzgarda 
serinlenilmezmiş ikinci kez 
benim dilimde 
döngüsüz olur zaman 
biçimi bile aynı kalmaz şiirimin 
Çekip de yaylalara konulmaz 
Gövkırından ak atlara binilmez 
O dağlarda hükümdarlık sürülmez 
Geçivermiş Köroğlu’mun zamanı 
benim gibi bölünemezsin 
sevgilim zamanda 
çoçukluğumda 
bir çemberim olsaydı zamandan 
ön tekerine cant olurdu 
bisikletimin 
İsmet'in bisiklertine binerdim ödünç 
ve ben ona 
borçlu kaldım çoculuğumdan 
benim gibi bölünemezsin 
tüketirse aşkı aşk 
öperken esnerse aşık 
sevişmeler zevksizdir 
ur büyür zaman nikahında 
diken gibi acıtır 
içe düşen pişmanlık 
seviyorum desem de şimdi 
alışkanlığıdır yılların 
hukuksal bir sorunum ben 
zaman aşımlı 
sayfa sayfa bölünüp kaldırılır günlerim 
yatağında eskir 
göremem düşüncemi 
çıktım ucuna acımı görmek için 
yediuyurdum 
duymayan zaman aşımımı 
bahçesine boşalttım yılları 
yaşamın nefes nefes 
-“ akan suda yıkanılmazmış ikinci kez” 
Sait Açıkgöz
ACIDA ZAMAN AŞIMI
Bazı şiirler hayatı, doğayı ve insan ilişkilerini ‘anlatmayı’ seçer. Kimi şiirlerde ise damıtılmış bir hayat ve duygular… Bu şiirde dış dünya ile iç dünyasının dengeli bir iç içeliğini veren şair, kendi iç dünyasının şiirsel bir anlatımını ortaya koymuş; iç dünyasını somutlamış:
bir yerim hasret 
bir yerim gül bahçesinde 
benim gibi bölünemezsin sevgilim zamanda 
Daha sonra doğadan yararlanmış kendi hayatından izleri somutlamak için. Dağlarda karların erimesi, yavrusunu emziren bir ana… dağlarda koşturan rüzgar, yaramaz çocuktur gözünde.
kar göğüsleri dağlar 
emzirir serin kayalara 
seslensem ürker sesimden 
çeker göğüslerini 
yaramaz çocukluğuydu zamanın 
rüzgar 
yerdi kayaların serinliğini 
elmalışekerce enfes 
- esen rüzgarda 
serinlenilmezmiş ikinci kez 
Şair, kendi zamanını, zaman anlayışını ortaya koyar. Ne var ki “döngüsüz zaman” deyişi şiiri aksatan bir ifade olmuş. Tam tersine “bitimsiz bir döngüdür zaman” olmalıydı belki. Bu devinim ve hız her şeyi değiştirir, öyle ki şiirinin biçimi bile değişir zaman içinde… “Döngüsüzlük” durağanlık demektir. Ama “donmuş bir geçmiş zaman”, “eski bir fotoğraf” gibi kalıveren zamanlar, dökülüveren kuru yapraklar… zaman ve geri alınmaz saatler, anılar… birlikte düşündürülmek istenmiş belliki..
benim dilimde 
döngüsüz olur zaman 
biçimi bile aynı kalmaz şiirimin 
Çekip de yaylalara konulmaz 
Gövkırından ak atlara binilmez 
O dağlarda hükümdarlık sürülmez 
Geçivermiş Köroğlu’mun zamanı 
Şairler, bir gurbeti yaşar çoğu kez. Bu gurbet gerçek anlamıyla yaşanabildiği gibi, kendi evinde sokağında, sevdikleri arasında bile olsa bir “gönül gurbeti” veya “düşünsel ve düşsel bir gurbet” de olabilir… Bu ise “bölünmedir.” Yiğitliğin artık dağlarda ve bilek gücüyle olamadığı saptaması ise ustalıkla çevrilmiş şiir diline.
benim gibi bölünemezsin 
sevgilim zamanda 
çocukluğumda 
bir çemberim olsaydı zamandan 
ön tekerine cant olurdu 
bisikletimin 
İsmet'in bisikletine binerdim ödünç 
ve ben ona 
borçlu kaldım çocukluğumdan 
Yılların çözülememiş ilişkileri ve sorunları birikmiştir. Hayat muhasebesi yapıldığında berraklaşmayan konular, gerçekleştirilemeyen sözler, projeler, beklentiler… Birçoğu şiirlere dökülmüştür… Hayat “büyük bir dalgınlıktır” bazen… Yıllar sonra uyanıverirsin daldığın o bitimsiz telaşlardan, ve o yoğun uykudan… Anlamlandır bakalım şimdi yaşananları, çöz bakalım sırları çözebilirsen… Son dize ise yaşananların akıp giden bir su gibi bizi terk ettiğine işaret ediyor ve akıp giden zaman karşısında büyük çaresizliğini düşündürüyor insanın ve insanlığın…
hukuksal bir sorunum ben 
zaman aşımlı 
sayfa sayfa bölünüp kaldırılır günlerim 
yatağında eskir 
göremem düşüncemi 
çıktım ucuna acımı görmek için 
yediuyurdum 
duymayan zaman aşımımı 
bahçesine boşalttım yılları 
yaşamın nefes nefes 
-“ akan suda yıkanılmazmış ikinci kez” 
Yedi uyurlardan söz ederek bir telmihte bulunuyor şair, aynı zamanda bir benzetme yapıyor hayatla kendisi arasındaki ilişkiye… Acıda Zaman Aşımı, elimizden kaçıp giden hayata, fırsatlara ve güzelliklere bir ağıttır, geç fark edilen…
Sedat Demirkaya
Yoruma İlişkin Yansımalar
Emek vererek irdelediğiniz şiirimle ilgili yorumlarınız için teşekkür ederim. Sedat Bey ve Sibel Hanım'ın ve tüm grup arkadaşlarımın şiirle ilgili yorumları o kadar güzeldi ki ben de bu yorumları büyük bir şaşkınlıkla okudum. Şiiri yazana 'bunu mu dedin ya da demişsin şunu mu dedin/demişsin' yaklaşımları için Berna Moran'ın Edebiyat Kuramları adlı yapıtından anımsadıklarım oldu. Şiir çözümlemelerinde şairlere şiirleriyle ilgili 'şu dizede bunu mu söylemek istemiştiniz' sorularına şair,'hayır ' yanıtını verirmiş.
Sonuç olarak okuyanın ve yorumlayanın yorumladığı neyse o oluyor şiir. Yorum ne kadar zenginse bu, şiir kadar yorumlayanın birikiminden kaynaklanır. Bu yönden yapılan yorumların güzelliği ve okunurluğu bana grubumda ne kadar birikim zengini arkadaşlarımın olduğunu gösterdi ki şiirle,sanatla uğraşan biri olarak aranıp da bulunamayacak kadar büyük bir şans benim için. Sizlerin yorumunda gözlemlediklerimse şöyle sıralayabilirim:
Henüz pek az da olsa, usta şairler bir şiirin nelerden,nasıl doğduğunu söyleyebilecek cesarete ulaşıyor.Şiir oluşurken karalamalar, düzeltmelerden çok bir takım mahreme sahip bulunuyor. Bu şiirde de mahreme çok yaklaşılmış gördüm yorumlarınızı.
Bildiğiniz gibi, biçimle içerik birbirinden ayrılmaz bir bütündür.Her içerik kendi biçimini,her biçim de kendi içeriğini yaratır.Söz ve sözcük öbeklerinin oluşturduğu kalıp biçim; bu biçimin taşıdığı duygu ve öz de içeriktir. Şairler, sözcükleri seçip kullanırken onların anlam değerini, ses özelliğini, çağrışım gücünü, duygu yükünü göz önünde bulundururlar. Onları bir dizede yan yana getirerek alışılagelmiş bağdaştırmanın dışına çıkarlar. Bu bağdaştırmalar da şiirsel söylemi kurmadır. 
Şiirin imgesel örüntüsü yine şairin dış dünyadan duyu organları ile yani duygu gözüyle algıladıklarını dilde yeniden biçimlendirilişidir. Bir çeşit zihinsel resim oluşturmaktır. İmgelere yaklaşımlarda ve çözümlemede çok başarılısınız. 
Bu imgelerimden biri “zaman”dır. Ahmet Hamdi Tanpınar zamanı bir çembere benzetir. Bu ise “Geçmişin tekrarı” anlamına gelir ki idealist bir yaklaşım olur. Bu yüzden geçmişe, Osmanlı dönemine özlem duyar. Bense onu, eğer çember olsaydı yani zaman akıcı ve geri gelmez olsaydı, bisikletime cant yapacaktım. O hep ileriye akar. Bu durumda akıp giden bu zaman, döngülü değil döngüsüzdür. Çünkü diyalektik gerçektir bu. Devinim ile döngü farklı birer kavramdır. Zaman akıp giden bir sonsuzluktur. Bu değişimdir. Ama her insan zamanın karşısında çaresiz olduğu kadar direnendir de. Bunlardan biri de ben ve benim bu şiirimdi ki çok güzel ve özel tespitlerinizle şiire eleştirel bir bakış kazandırdınız. 
En derin saygılarımı sunarım.
Kayıt Tarihi : 20.11.2008 23:47:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



TÜM YORUMLAR (4)