Vakit yaklaşıyor toparlan ahbap
Yarın bir gün bu meydanda talan var
Nasıl olsa görülecek şu hesap,
Sanma bu dünyada baki kalan var!
Nic'oldu ticaret,hani karımız?
Yağmaya gidiyor bütün varımız
Görmesek,şahittir kulaklarımız
Duymasak da kapımızı çalan var
Haramdan bir eksik tartıp helalı
Dengeye getirdik zehirle balı
Has diye yutturduk en sahte malı
Sanki kendimizden başka alan var.
Ne haklı iş tuttuk ne doğru sanat
Ayağa baş dedik,kuyruğa kanat
Komaz yakamızı şol meşhur inat
Ağızda gem,arkamızda palan var.
Bir kuru mantıkla kalmışız yayan
Menzile varır mı yerinde sayan
Bu dünyada ab-ı hayat tatmayan
Beklesin,ahrette kevser falan var.
Bekir Sıtkı'm kalem banıp özüne
Uykuları haram ettin gözüne...
Oysa kim aldanır şair sözüne
Sende dokuz köyden dönmüş yalan var!...
Kayıt Tarihi : 3.6.2001 19:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

[email protected]
BEKİR SITKI ERDOĞAN DA HAKK’A YÜRÜDÜ
“Güç bela bir bilet aldım gişeden;
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan!”
**
Ülkemizin yetiştirdiği çok önemli bir edebiyatçı, gönüllerde taht
kuran cumhuriyet dönemi Türk Şiiri’nin çok önemli bir şairi Bekir Sıtkı Erdoğan dün Haydarpaşa (Gata’dan) aldığı biletle ahiret yolculuğuna çıktı.
Umuyor ve diliyorum ki onun yol arkadaşları meleklerdir.
Çünkü o vatanını, milletini, tarihini, kültürünü çok seven birisidir.
Çünkü o seksen sekiz senelik ömür güzergâhında karıncayı bile incitmeyecek kadar beyefendi, nazik ve duygusal birisidir.
Çünkü o Türk edebiyatının, Türk şiirinin çok önemli bir temel taşı, yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kuran bir şairdir.
***
Bekir Sıtkı Erdoğan;
1926 yılında Karamanda doğdu.
Kuleli Askeri Lisesi’ni ve Kara Harp Okulunu bitirdi. Kıta subaylığı, akabinde Heybeliada Deniz Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı.
Yetinmedi bunlarla…
Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesini bitirdi.
Albay rütbesiyle ordumuzdan emekli oldu.
Yayınlanmış onlarca eseri vardır.
Cumhuriyetimizin 50. yılı münasebetiyle kaleme aldığı 50.Yıl Marşı ile birinciliği kazanarak ödül almıştır.
Bu eseri ile birlikte pek çok eseri bestelenmiştir.
***
20 -21-22 Eylül 2006 tarihlerine kadar eserleriyle tanıdığım Bekir Sıtkı Erdoğan’ı bu tarihten sonra koluna girerek, aynı ortamda sohbet ederek, aynı masada yemek yiyerek ve aynı güzergâhta yürüyerek tanıdım.
Ben onu 14. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında tanıdım.
Kazak Edebiyatının ölümsüz Şairi Mağcan Cumabay adına yapılan bu etkinlik Hazar Şiir Akşamları içerisinde çok önemli bir yere sahiptir.
Çünkü;
Bu etkinliğe Türk Cumhuriyetlerinden, Kıbrıs’tan, yurt içinden biri birinden değerli ve duayen diye tarif ettiğimiz şairlerimiz katılmıştır.
Başta cennetmekân Bekir Sıtkı Erdoğan olmak üzere geçtiğimiz senelerde Hakk’ın rahmetine kavuşan Rıdvan Çongur ve Emekli Vali Rıza Akdemir ile Yavuz Bülent Bakiler, Bahaeddin Karakoç, Cemal Safi, Yahya Akengin, Halil Soyuer, Muhlis İlyas Subaşı, Bekir Oğuzbaşaran, Bahtiyar Aslan, Şemsettin Ünlü, Yağmur Tunalı ve Feyzullah Budak gibi ünü sınırlar ötesine taşan şairlerimiz katılarak ölümsüz bir hatırata imza atmışlardır.
BÜYÜK ŞAİR OLMAK KOLAYMIDIR?
Bu değerli şairlerimizle birlikte yurt dışından ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden gelen şairlerimizi Hazar’ın o muhteşem kıyısında yer alan DSİ kampında ağırlama kararı aldık. Manas Yayınevi ve Hazar Şiir Akşamları Etkinlikleri Genel Koordinatörü Şener Bulut’la birlikte DSİ dinlenme tesislerinde hangi şairimizin hangi odada kalacağını tespit ettik. Her şairin kalacağı odanın kapısına ismini yazdırdık, amacımız hizmette kusur etmemekti.
Şairlerimizi dinlenmeleri için odalarına yerleştirdik, çay ve kahve ikramında bulunduk.
Cennetmekân Bekir Sıtkı Erdoğan’la odasında dinleniyoruz. Söz Hazar’a geldi, şaire ve şiire geldi. Bu değerli şairimize “Hocam, ben de sizin HANCI şiirinize hayranım. Okudukça okumak istiyorum.” deyince o büyük usta kendisine yakışır bir büyüklükle:
“Hancı şiiri benim vasat olan şiirlerimden birisidir” demez mi?
İşte o zaman anladım ki şiir yazmakla şair olunmuyor.
Şair olabilmek için mütevazı olacaksın, edepli olacaksın, nezaketli olacaksın. Bizim gibi yeni yetme şairler karaladığımız bir iki dizeyle veya çıkardığımız elli kuruşluk şiir kitaplarıyla kendimizi şair sanıyoruz.
Oysa bütün bu güzel meziyetleri uhdesinde barındıran bu büyük usta böylesine muhteşem bir eserine vasat diyebilecek kadar nezaket sahibi olabiliyor.
Bu da bize gösteriyor ki kişi ne olursa olsun önce Bekir Sıtkı Erdoğan gibi edepli, önce faziletli ve güzel ahlak sahibi olmalıdır.
Mekânın cennet, ruhun şad olsun büyük usta. Seni unutmayacağız.
Çünkü sen unutulmazlar arasındasın.
***
Bekir Sıtkı Erdoğan’ın hafızalarda silinmeyecek şiirlerin şairidir.
Onuncu Yıl Marşı, Hancı, Kışlada Bahar ve Kaybettim şiirleri bunlardan bazılarıdır.
Sizlere o büyük ustanın “Bizim Türkümüz” başlıklı şiiri ile veda ediyor, Cennetmekân Bekir Sıtkı Erdoğan’a Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Atlarımız aldan, kırdan, yağızdan,
Akıncılar kopmuş gelmiş Oğuzdan,
Küçüklü, büyüklü hep bir ağızdan,
Dünyaca söylenir türkümüz bizim.
*
Kanundur, değişmez dünyanın seyri,
Kimsenin kimseye dokunmaz hayrı,
Savaştan yılmayız, Allah’tan gayrı
Hiç kimseden yoktur korkumuz bizim.
*
Üç laf etsem Türküm derim, üçünde,
Sana cevabım var bana niçin de,
Yetmiş iki buçuk millet içinde,
İşte budur gerçek farkımız bizim.
***
“Üç laf etsem Türk’üm derim üçünde” diyen bir vatansevere,
ölümsüz bir şaire ben “Öldü!” demeyeceğim.
O, Hakk’a yürüdü.
Seni de, koluna girdiğim o unutulmaz günleri de özleyeceğim büyük usta özleyeceğim.
Mekânın cennet, ruhun şad olsun.
Yüce milletimin başı sağ olsun.
***///***
Mehmet Şükrü Baş 28 Ağustos 2014 Elazığ Nurhak Gazetesi
TÜM YORUMLAR (1)