Sen istemesen dahi, gerçekler hep acıdır
Kendini bilmeyen der, bugün ayın kaçıdır
Elindeki ise, sevmediğinin yolduğun saçıdır
İyileştirmek için, sana sunulan ilaç acıdır
Âşık olduğun kişiye, seni seviyorum diyememek
Sevdiğin öldükten sonra, neye yarar demek
Sevgiyi sunmak bence, çok ama çok ister emek
Önemli olan, kalpteki pır pır edeni yemek
Özlem duymak, ona kızsan dahi, onu hatırlamak
Sevgi duygu sözcükleri, teker teker satıra almak
Gerçek sevgi, sana çektirse dahi, yine ona varmak
Canını yakmak için, var mı dır? Ona soru sormak
Bunların hepsi, anlayanlar için, birer ipucudur
Nerede olursan ol, hayal ettiğin onun vücududur
Aşkı omuzlayan, damacana satan gibi bir sucudur
Kalplere hükmede biliyorsan, gerçek sevgi işte budur.
19.01.2012
Fikret GÜRSOY
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-RADYO VE TV PROGRAMCISI
İSTANBULDA BULUNAN BÜTÜN ADLİYELERDE DÖRT DALDA
UZMAN BİLİRKİŞİ
Kayıt Tarihi : 19.1.2012 06:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır... Nasıl bir meyvenin çekirdeği; kalbi Güneş’i görebilsin diye kabuğunu kırmak zorundaysa, siz de acıyı bilmelisiniz... Ve eğer kalbinizi, hayatınızın günlük akışını hayranlıkla izlemek üzere açarsanız; ... Acınızın, neşenizden hiç de daha az harikulade olmadığını göreceksiniz... Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi, aynı doğallıkla, kalbinizin mevsimlerini de onaylayacaksınız... Ve kederinizin kışını da, pencerenizden huzur içinde seyredeceksiniz... Acılarınızın çoğu sizin tarafınızdan seçilmiştir... Acınız, aslında içinizdeki doktorun, hasta yanınızı iyileştirmek için sunduğu “acı” ilaçtır... Rahip mezarlıktaki işini bitirmek üzereydi. O anda elli yıllık karısını kaybeden 78 yaşındaki adam: ' Onu ne kadar çok sevdim.' diyerek çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Yaşlı adamın yaşlı sesi törenin asil sessizliğini bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok olmuşlardı, utanç içindeydiler. Yetişkin çocukları alı al moru mor babalarını yatıştırmaya çalıştılar: 'Tamam, baba. Seni anlıyoruz.' Yaşlı adam gözlerini dikmiş kazılan mezara yavaş yavaş inen tabuta bakıyordu... Rahip törene devam etti. Törenin sonunda, aile bireylerini ölüm töreninin kapanışı olarak tabutun üstüne toprak atmaya çağırdı. Yaşlı adam hariç hepsi sırayla toprak attılar. Yaşlı adam hala: 'Onu ne kadar çok sevdim' diye sesli sesli konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek istediler, ama o devam etti, 'Onu sevmiştim! ' Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazırlanırken, yaşlı adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiş bakıyordu. Rahip yaklaştı: 'Kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum, ama gitme zamanı geldi. Buradan ayrılmalı ve kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız.' dedi. Yaşlı adam çaresizlik içinde bir kez daha 'Onu ne kadar çok sevdim.'diyerek söylendi. 'Beni anlamıyorsunuz,' dedi rahibe 'ama ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim.' Zil çalmadığı sürece zil değildir. Şarkı söylenmediği sürece şarkı değildir. Sevgi gönlümüzde tutsak olsun diye yaratılmamıştır. Sevgi insanlara verdiğiniz sürece sevgidir... Babamın küçük kızıydım ben. Elimden tutup bakkala götürdüğü, şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı. Küçücük bir kızdım ben kanayan dizleri olan. Yetmedi bana bu mutluluk, Büyümek istedim ve bir gün geldi büyüdüm. Babam artık elimden tutmuyor, Şekerle alınacak bi gönlüm bile yok. İnsan kanayan dizlerini hiç özler mi? Ben Özledim. Seni de çok özledim baba.

İlaçlar da acıdır
Tebriklerimle üstad
tam puanımla+Ant.
değerli dost,
Şiirinizi beğeniyle okudum.
Yüreğinize salık.
Kaleminiz daim olsun.
Olsun ki;
Yolumuza ışık tutsun.
Kutluyorum+10 puanla
Selam ve saygılar şairime......
TÜM YORUMLAR (14)