Gecenin karanlığında yankılanan sesler,
eski anıların gölgesinde hapsolmuş kalbin,
derinliklerine düşen yağmur damlaları gibi,
umutları sularken, hayal kırıklıklarının sarmaşıklarla sardığı duvarlarda yankılanıyor;
nerede, nasıl kaybettik biz bu masum gülüşleri, parıldayan yıldızların altında hayatı paylaşırken.
Mevsimlerin döngüsünde kaybolmuş ruhum,
baharın taze çiçekleri gibi açılmayı beklerken, sonbaharın rüzgarında savrulan yaprakların yalnızlığında kaybolmuş anıları düşlüyorum,
sıcak güneşin ışığında parlayan gözlerin,
bir zamanlar yanımda,
şimdi ise sadece birer hayal parçası olarak yer eden hüzün dolu bakışların geride bıraktığı boşluğu nasıl tarif edebilirim?
Zamanın ağır akışında,
geçmişin özlemi ve geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmış bir kalp,
her geçen gün biraz daha yıpranırken,
yaşamın anlamını sorgulamak,
belki de varoluşun yükünü hafifletmek için kendime sorduğum soruların yankısı,
boş duvarlarda kaybolan yanıtlar misali,
sesi kısık ve derin bir çığlık olarak geri dönüyor.
Bir zamanlar kalabalık olan sokaklar,
şimdi sessizliğin sarhoşluğunda kaybolmuş hayaletler gibi;
hatıralarımda yürüdüğüm yollar,
artık yalnızlığın gölgesinde sararan ağaçlarla kaplı,
her köşe başında bir umut kırıntısı bulmayı arzularken, kaybolmuş olanları hatırlamak,
kalbimde bir yara açıyor; ne zaman şifa bulur bu sızı, bilmiyorum.
Bazen rüzgarın fısıldadığı kelimelerde arıyorum seni, ama her seferinde yalnızlığın derin sularına çekiliyorum; o güzel gülüşün, sanki bir masalın sonundaki kaybolmuş krallık,
varlığı hayal ederken bile parmak uçlarımda hissedemediğim bir sıcaklık,
kalbimle dans eden ruhumun özlemlerinde gizli kalıyor.
Yıldızsız bir gecenin karanlığında kaybolmuş hayaller, gün ışığının her sabah doğuşunda bir nebze canlanıyor ama o günlerin hatıralarıyla yüklenmiş olan içsel çalkantım,
hiç geçmeyen bir karamsarlık ve belirsizlikle dolup taşıyor;
nerede o eski ben, nerede o naif umutlarım?
Her dize,
her kelime,
geçmişte bir parça barındırırken,
şimdi ise ruhumun derinliklerinde yankılanan bir melodinin notaları gibi,
aklımı sarıp sarmalıyor;
zamanın geçiş, bu hüzünlü melodide kaybolmuş anların yankısı,
içimde bir hayalet gibi dolaşıyor.
Şimdi, belki de geçmişe dair bir umut taşımaktan vazgeçmeli...
Salih KüçükKayıt Tarihi : 9.10.2024 19:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!