Acemi Ressam Şiiri - Resul Üstün

Resul Üstün
'Sıkılmış Yumruklarla El Sıkışamazsınız.'
65

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Acemi Ressam

Ilık bir mayıs ikindisi.
Akşama iki kala
ressamlık yanım depreşti.
Bir resim çizmek geldi içimden.
Önce konu,
sonra uygun bir mekan bulacaktım.
Derken
bir leylek havalandı.
Kulaç boyu kanatları
ölüm tellerine takıldı.
Yaşama,
umuda doğru yol alırken
hiç yoktan ölüme yakalandı.
birkaç acı çırpınışla
hem geçmişine,
hem de geleceğine veda etti.
'Tamam, işte bu ' dedim.
Konuyu bulmuştum,
ortam ve mekan da tamam.
Resmin konusu;
doğanın ölümü olacaktı.
Ölümün,
yok oluşun resmini çizecektim.
Adı soğuk,
kendi soğuk.
Ölüm! ...
Leyleğin,
kelebeğin,
ve çiçeğin ölümü...
Sonra kaldırıp başımı,
yeniden baktım leyleğe.
Paramparça bir gövde,
ve tiksindiren,
zamansız bir yok oluş.
Dayanamadım.
Ellerim titredi,
yürek atışlarım hızlandı.
Dünyam da,
düşüncem de tersine döndü birden.
Caydım ölümü resmetmekten.
Ölümü ölümsüzleştiremezdim.
Bu kez yaşamı seçtim.
Resmin konusu yaşam olsun dedim.
Biraz yürüdüm,
belki de kaçtım.
Zamansız ölümden,
ölümün çirkef yüzünden...
Bir sağıma
bir soluma bakındım.
Aslında biraz da yutkundum.
Suskundum,
hatta soluksuzdum.
Karşımda boyalar renksiz,
fırçalar isteksizdi.
Yine de heybetli Aras'ın
yosunlu bir kayasına
kuruverdim acemi tezgahımı.
Bir başkaydı tepeden bakış.
Öyle güzel işlenmişti ki...
Doğanın her karışı bir başka nakış.
Yemyeşil saçlı bir ova,
kara gözlü al laleler,
sanki bir Acem Halısı mübarek.
Altımda keklik gibi şakıyan
kudurmuş azgın sular,
suda idman yapan alabalıklar...
Ve tüm bunlara boyun eğip,
secdeye varan söğüt dalları.
Bunları aktarmak için,
inanın bir de
çatal yürekli bir şair gerek.
Hani derler ya;
'Zevkimden dörtköşeyim'
işte ben de aynen öyleyim.
Bak babam,
bak dedim kendi kendime.
Bak işte yaşam bu!
Zulüm yok,
kıyım yok,
ölüm hiç yok diyecekken;
çimenler arasına takıldı gözlerim.
Takılmaktan öte
çivilendi bakışlarım.
Sol yanımda
kurbağalar kelebekleri,
sağ yanımda
yılanlar kurbağaları yutuyor.
Tiksintiyle irkildim.
Usulca kaldırıp başımı
baktım nehrin karşı yakasına.
Asırlık bir çınarın üstünde
hırçın bir atmaca,
oryantal gibi raksetmekte.
kuyruk tempolu alkışta,
tırpan gaga nara atmakta.
Katil pençeler arasında bir serçe,
acıyla can çekişmekte.
Yaşamla ölüm arasında
çaresizce mekik dokumakta.
Yine irkildim.
Yine tiksindim.
Kahroldum,
utandım acizliğimden.
Güç yeter miydi ölümleri yok etmeye.
Velhasıl yaşamın tam odağında
yaşarken ölümün,
ölürken yaşamın
bir resmini çizemedim gitti.
İyisi mi dedim,
sen bu sevdadan vazgeç öğretmenim.
Bu amatörce yanın da
şimdilik eksik kalsın.
Boyaları fırlat Aras'a,
Kır fırçaları gitsin.
Uygun adım öğretmenliğe devam.

Resul Üstün
Kayıt Tarihi : 22.10.2005 09:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ACEMİ RESSAM Yıl 1989, yer Erzurum İli, Hınıs İlçesi Şahverdi köyü. Öyle sıradan bir köy değil elbette Şahverdi. Hani 'cennetten bir köşe' diye övülen yerler var ya; burası da aynen öyle bir yer. Muhteşem Aras'ın bir kolu köyü ortadan ikiye ayırıyor. Köyün yarısı kuzeyde Varto Hınıs yolu üzerinde, diğer yarısı da Muş sınırı tarafında, Torik Ormanları bitişiğinde yer almakta.Torik Ormanı el değmemiş bakir bir orman. başta ayı olmak üzere, hemen hemen her türlü yabani hayvanla karşılaşmak mümkün. Hele o yabani meyvelere ne demeli? O kadar güzel tatları var ki... Köyü ortadan bölen nehirde de onlarca çeşit balığı bir arada görmek mümkün. Alabalık, sazan, yayın... gibi. Okulum da nehirin hemen yanıbaşında. Teneffüslerde bile oltamı alıp balık avlama şansım vardı. Oltayla balık avlama hastalığı, bana bu köyde bulaştı. O günden bu güne olta balıkçılığı (spor olsun diye) bende vazgeçilmez bir tutku yarattı. İlkbaharda yüzlerce çiçek kokusu ve cıvıldaşan değişik kuş türleri arasında oltayla balık avlamanın insanda yarattığı güzel duyguyu sözle anlatabilmenin olanaksız olduğunu biliyorum. ama kısaca değinmek istedim. İşte doğanın o muhteşem güzelliğini bir resimle kalıcı hale getirmek gerektiğini düşünerek resssamlığa soyundum. Ama şiirde de anlatıldığı gibi, ressamlık işi zor geldi. O cennet mekânda neyi nasıl resmedeceğimi bilemedim ve 'bu senin işin değil' diyerek, kucak kucağa olduğum cenneti bir şiirle anlatmaya çalıştım. İşte bu şiirim öyle bir günün eseri olarak siz şiir severlerle buluştu. (Zaman Pusuda - 2005 Diclem Sahaf yayınları)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nurettin Bozgeyik
    Nurettin Bozgeyik

    gönülden kutluyorum güçlü ve etkili dizelerinizi.

    sevgiyle..

    Cevap Yaz
  • Nurten Hürel
    Nurten Hürel

    şiir farklı...

    anlattığınız şeyler doğanın birer parçası...

    acımasızca tabii...

    hayat böyle...

    saygılar...

    nurten boz hürel

    onlar sadece yaşama savaşı veriyorlar...

    Cevap Yaz
  • Türkân Böcü
    Türkân Böcü

    acemi ressam;diclenin, diclenin çiçeklerinin, böceklerinin, yasamin kendisi olan diclenin siirini resimlesin bence..

    ölüm olmasin resimledigi...
    sayin üstün e saygilarimi gönderiyorum..

    TÜRKAN SAHiN

    Cevap Yaz
  • Ömer Taşoğlu
    Ömer Taşoğlu

    tebrikler abi kalemin hep yazsın................

    Cevap Yaz
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    Güç yeter miydi ölümleri yok etmeye.
    Velhasıl yaşamın tam odağında
    yaşarken ölümün,
    ölürken yaşamın
    bir resmini çizemedim gitti.....güzel bir anlatim ve okumak keyifliydi sayin bay Üstün! kutlar sevgi-saygi ile....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Resul Üstün