Fahri Işık, 1938 yılında Tarsusta fatih mahallesinde doğdu., okul çağında, sokaklarda simit satarak, türkü söyleyerek, mayıs sonlarında babası ile ekinlere orak sallamış, harman sonrası düven sürmüş, ağustos sonrasında çukurovanın kavurucu sıcağında, tarlalarda pamuk toplamış.
1950 yılında oniki yaşında, o zaman, Tarsusun sanayi kalbi olan, çukur- ova fabrikasında çalışmaya başladı. Fabrikadan boşta kalan saatlerde gazete, gazoz, simit, şeker satarak aile bütçesine katkı için yoksullukla boğuştu. Kısıtlı boş zamanlarında okula giden arkdaşlarından okuma yazma öğrendi. Sokaklarda, tarlada, fabrikada çalışmaktan çocukluğunu yaşayamadı.
Bütün hayatı çalışmak, futbol oynamak, şarkı türkü söylemek, aşk ve şiir kitapları okumak.. Saz eşliğinde ilk türküsünü 1948 yılında Tarsusta dutlu kahvede aşık Veyselle okudu, karşılığında aşık’a tepsiyle para topladı. (garip bir raslantı, aynı aşık Veyselle 1965 yılında Adana öğretmenler bahçesinde, aynı sahnede türkü söyledi.)
Elli’li yıların başında, uzun kış gecelerinde, babası iki saat süren opera misali, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre hikâylerini türkü ile anlatırdı. Bütün mahalleli o hikâyeleri dinlemek için bizimle koza şifleyerek canlı sinemamıza borçlarını öderlerdi.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta