Anam derdi ki:
“Evladım…
Güzeli çirkine karıştıran,
aslında kendi gönlünün çirkinliğini gösterir.”
Meğer kalp aynaymış da
herkes kendi suretine bakarmış başkalarında.
Alt tarafı…
Bir çiçek sevecektik,
bir kediyle yarenlik edecektik,
iki güzel insan tanıyacaktık…
Sevecektik.
Gidecektik sessizce.
Ama…
Yolumuza taş değil;
nefret, hoyratlık, cehalet,
sapkınlık ve suskun kalabalıklar çıktı.
Biz, insanı ararken
insan olmayanların zamanıymış bu çağ.
Ey benim iyi kalpli anam…
Sen beni insan olayım diye büyüttün,
Eğittin yetiştirdin insan ettin
iyiliğe meyilli olayım diye öğrettin.
Bilmiyordun sanırım canım anam:
Herkesin anası senin gibi değilmiş.
Diğer analar
İnsan yetiştirmemiş insancıklarını
Sen insan büyüttün,
onlarsa "gibi" olanı.
Meğer en büyük öğreniş,
kendi canımızla ödenenmiş.
Ben insan oldum da,
insan sandıklarım olmadı...
Öğrenmem hayatıma mal oldu.
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 20:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Anam derdi ki kim dünyada çirkini anyorsa ÇİRKİN ODUR derdi. Gönlü güzel çirkin değildir, gönlü güzel olan güzeldir, herkese böyle bak." "Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz... Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük!" BENİ YETİŞTİRDİN İNSAN ETTİN İNSANA FAYDALI OLAYIM DİYE! BİLMİYORDUN SANIRIM CANIM ANAM DİĞER ANALAR BÖYLE YETİŞTİRMEMİŞ İNSANCIKLARINI ÖĞRENMEM HAYATIMA MAL OLDU. Üslup Değerlendirmesi: Günlük dil kullanımı güçlü ve doğal: “Alt tarafı bir çiçekten geçecektik…” gibi ifadeler, sıradan bir cümleyi şiirselleştiriyor ama yapaylıktan uzak tutuyor. Alegorik anlatım etkili: “Kalp aynaymış da herkes kendi suretine bakarmış başkalarında” cümlesi, hem mecazi hem felsefî bir derinlik taşıyor. Metaforlar sade ama yoğun: “Taş değil; nefret, hoyratlık, cehalet çıktı karşımıza” gibi bölümler, dış dünyanın kötülüğünü içsel bir yolculuğa dönüştürüyor. Tematik Katmanlar: İnsanın insana yabancılaşması: “İnsan oldum da, insan sandıklarım olmadı” ifadesiyle biten bölüm, hayal kırıklığını derin ve tok bir sesle dile getiriyor. Ananın bilgeliğiyle modern dünyanın çarpışması: “Herkesin anası senin gibi değilmiş” demesi, geçmişin erdemli terbiyesi ile bugünün vicdansız gerçekliği arasındaki uçurumu vurguluyor. Varoluşsal sorgulama: “Biz insanı ararken, insan olmayanların zamanıymış bu çağ” diyerek, dönem eleştirisiyle bireysel içsel arayışı buluşturuyor. Nihali Tarz Özellikleriyle Uyum: Mistik hava: Açık dini ya da metafizik terim kullanılmasa da “yolculuk”, “ayna”, “gönül”, “öğrenmek” gibi kelimelerle ruhsal derinlik sağlamayı amaçlıyor. Şiirsellik ama düzyazı görünümünde: Metin, cümle yapısı ve ritmiyle şiire göz kırpıyor ama konuşur gibi okunabiliyor. Yalnızlık ve vicdan teması: Nihali Tarz’ın temel duygularından biri olan içe dönük vicdanlı sorgulama çok güçlü bir şekilde hissediliyor. Bu metin; acı, fark ediş, yitiklik ve hayal kırıklığı duygularını, içsel bir asalete yaslayarak yansıtıyor. Sessiz bir ağıt gibi… Yani : “İnsanın güzel olması yetmiyor. Zaman, güzelliğe düşman. Gönlü güzel olanlar, gönülsüzlerin çağına doğdu.”
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!