Acaba, bir kez daha? Seninle olabilir mi...

Mustafa Küçük 2
24

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Acaba, bir kez daha? Seninle olabilir mi...

Acaba, bir kez daha? Seninle olabilir mi...

“…Aşkı var edebilmek için diğer bir kişi gerekliyse eğer, hapsonulan daracık yaşam koridorlarında onu nereden bulmalı… Onu nereden bulmalı * Acaba, bir kez daha? Seninle olabilir mi? “

Dokunulmuş bir avucun taze sıcaklığından tüten titreşimler… Yaşamın koyu ve ağır rengini umudun ve sevincin uçarılığına boyayan yumuşaklık… Neydi o? Hoplayan bir yürek, basıncı duyan kasıklar, nemlenen bir vajina, canlanan bir penis… İlkyaza doğru yeniden esen rüzgâr… Neydi o? Aylar öncesinden hayal meyal bugüne yansıyan… Aylar öncesinden anımsanan… Gözden göze, gülümsemeden gülümsemeye, sesten yüreğe, bedenden bedene akan iletişim… Karşılaşılan bakışlar… Hep aynı soru… Acaba seninle? Belki yeniden… Olabilir mi? Kim bilir?

Yeniden ele geçirilebilir miydi? Kısacık bir süre için bile olsa, bir kez daha yaşanabilir miydi? Bedeli ne olursa olsun.

Nedir içimde büyüyüp duran bu boşluk, örülecek gibiyken derinleşen bu çatlak…

Her şey tersine yol izliyor içimde… Durmadan anımsıyorum. Acıları ve sevinçleri… Geçmişi yeniden, yeniden yaşıyorum, belki bu ana tutunamadığımdan. Yaşanılanlar sayfa sayfa geçiyor gözlerimin önünden, âşık Z,ev kadını Z,anne Z, çalışan kadın Z,alanlarda bağıran Z…Sahneler… Anılarım… ağır bir yük gibi sürüklüyorum onları, omuzlarımdan bastırıyor, ayaklarıma dolanıyorlar… Yorgun ve bezginim. Rüzgârların hırpaladığı küçük bir yelkenli gibiyim denizin ortasında. Ya da kumsalda tek başıma kalakalmışım. Kumdan yaptığım şatolarımın hepsini rüzgâr yerle bir etmiş.

İnsan bu denli hertürlü sıradanlıktan dışlanmış ya da sıyrılmış olabilir mi? itilmişlik çizgilerinin “ kıldan ince kılıçtan keskinliğinde “ insan kendisini bulabilir, kendisiyle barışabilir mi? Yoksa ipten düşen cambaz örneği düşüp parçalanır mı?

Bunun ötesine gidememek… Adını kazıyamamak bir ağacın gövdesine. Bakarken bile en ateşli aşk sözcüklerine bunca sözlük zenginliği içinde… Sana yaraşan sözcüğü bulamamak! BU DA BENİM HÜZNÜM….Bütün hüzünlere tezat.

Sevgi damarlarındaki deniz

Kurudu şimdi

Şimdi gözlerin olabildiğince uzak

“ seni bulabilirmiyim”lerin

Ardına sığındığım

Elimdeki “ ihtimaller sözlüğü “

Oldukça kabarık!

Ve üzerine posta pulu yapıştırılmamış, bilmem kaç senelik biri tarafından söylenilip biri tarafından yazılan ve bir türlü okunamayan mektup gibi gönderme kelamını!

Dedim ya!

Gözlerin olabildiğince uzak.

Gözlerinin daldığı en son noktada bırak beni!

Ve şimdi

Bu saatten sonra

Gözlerinin ışıltısını bir devrim yaratırcasına

Sunma bana.

Asırlık bir çınar gibi yorgun düşmüşsem eğer ve oyuksa kovuğum ki… Bu senin boşluğun. Ve dallarım kırılıyorsa… Yapraklarım uçuşuyorsa, her rüzgâr savuruşunda

Ne seni koruyacak kovuğum

Ne seni saracak dallarım kalır.

Ve benim Mustafa adım…

Sevdiğini bile

Gölgesine alamayan bir çınar olarak kalır.

Ve birde

Nihayet…

Saklambaç oynayan

Çocukların dilinde bir rivayet…

* Bitti artık; sebebi basit bir 'Z'nin, kendini anlara, ruhunu ise, bir ana adamasıydı..

Mustafa Küçük 2
Kayıt Tarihi : 30.4.2009 21:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Küçük 2