Aça-80 - AiW ile K.E.D.D.İ.,sürüklüyor a ...

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Aça-80 - AiW ile K.E.D.D.İ.,sürüklüyor aynı gemiyi

BİLEŞENLER:
I.hasret gülücükleri (eski’den, kenarda kalmış bir şiirdi)
II.AiW - alice ve cheshire kedisi olayın içinde (diyaloglar)
i. 1.AŞK'A, DİREKT BİR ADET TANI ile başlayan… şiiri
III. Bağlayıcı Akordiyon
IV. Ormanda duyulan ses (ve getirisi)

-
I.
Hasret gülücükleri,
çoğaltan sıla.
Ve susuşlarda.. gülücükler
arasından –
puslu-körpe-kırağı
- bir dem, karşısından
söz bekleyen, bekleyen!

Sezinlersin bir süre;
bende kazak yok,
durmak yok:
Deli Dumrul, üre.
*

Bin bir şüphe arasından
ağartışından başlayan
yeni günü, sündürdüğünü
Fırlatıyorsun ileri; piri
bu işin biliyorsun orda:
bulunduğum yerde..
(orda, yani aslında egolarım bana
çok uzak anlamında)
sen ile Ve koşan bahar;
beyaz karlı kara kış
bile onla coşar.

Gülümsüyorsun ona buna,
biliyorsun ama melodisini;
atadığın kendisenin cep telefonuna:
Beşiktaş Marşı & Mareşal
bir paşaların paşası Marşı,
kanaryanın uçuşunda
ölüm sonatı’ndan çok daha çok.
Arkadaş da olan bir süre,
bir gülümsemedir çünkü
biliyor musun;
kızdıklarında bile,
sokaktaki birine bir gülümseme,
benden doğru.-
doruğu …

II..
A: Biz neden buradayız? Aynanın gerçekten içinde miyiz?
K: Evet ama bu bağlı senin ne yaptığına. (üstelik hem şekilsel, hem manasal. Yani ‘bu, senin
ne yaptığına bağlı’; hem de, senin ne yaptığına sonsuza esnek kenetlenmiş ‘bir bu’.
A: Yani benim seçimlerimin her zaman bir başkasını bağlayamayacağını mı demeye
çalışıyorsun kedi?
K: Evet, onun gibi bir şeyler diyorum. Ama ananlam, parantez dışında saklı o yine de.
A: Parantez dışında olması şaşırtıcı geldi ancak saklı bir şeylerin kalır olması da normalize
ediyor.
K: Yanılıyorsun, bence senin böyle olmandan şaşırtıcı olanı, benim nasıl kedi olmuş olmam
çünkü bıyıklı sen olmalıydın, değil mi?
A: Yani benim hala kibritçi kız olmamı garipsemiyor ama kendi 9 canlılığını acayip
bulduğunu söylüyorsun. Fakat bir şeyi gizleyemedin bu bilinçaltısal cümlede: İlk, kim
danışmıştı sana onu?
K: Neyi?
A: Yani, yaptıkların’ı senin için yapman (da) gerekliliği(n) gerçeğini …
K: O.k. Anladım.
E, hakkın var…
A: Bu kadar mı yani?
K: Yo, dahası gelecek. Asla bitmez. Ve göreceksin.

A: Kendinden çok emin görünüyorsun ama garip olmalı ki bu beni bazen rahatsız ediyor?
K: Nedenmiş o? (Bak, bir soru sordum; ben de her şeyi bilemem asla ve neyi biliyorum ki ya.
(Üstelik düşün ki, her şeyi bilen bile olsaydık; mütevazılığı elden bırakmamız anlamına
gelmemelidir bu ki ve bu yine, bir gereklilik de değildir çünkü aslında, aksine, mütevazılığı
gönül gözümüzü yükseltmemiz rica bizden edilmektedir.)
Bunca laf kalabalığını, olayların tam aslı’nı bilmek san(a) ma)
Senin, gün geceye yaklaşırken parkta yan yana uyuyan Kuğuları gördüğünde gözünden yaş aktı mı, akacak gibi oldu mu; ya da bunlara kendine fırsat hiç tanıdın mı? Yanlışın var. Mantıksal derler ancak böyle düşünmek de gerek –çünkü hayat bazı noktalarıyla izafidir. Ancak bu beni gizleyen bir perde, ne var ki perdeyi çeken ben değilim. Fakat zaman zaman da perdeyi çekenle konuşurum, onun da kendine göre gerekçeleri var. Kötü biri değildir.

K: Aslında bu bulunduğumuz yer neresi biliyor musun? Baştan beri Caedorph*. Ve bu uzay gemisinin içinde UFO’lar da var. Onlar bizim dünyaya kendimizi nasıl gösterdiğimiz.. Hele bir gel de, bak nasıl ortaya çıkarlar. Dilersen Whiscorpio,* dilersen birer melek olarak karşına devrilirler. Gene de ve ille, illa antenli ve yeşil olarak görünmek zorunda da değiller. Mantığınla iyi ve kötüyü dengelemelisin, içindeki kör ve görür arzularını. Yoksa yıkmak için kullanmamalısın asla arzularını. Aman ha, bunun ardından sürüklersin yıkıldığın bir cehen-
neme, kendini ve başkalarını

K: Senin gitmeni istemiyorum?
A: Neden?
K: Bunun sebebini kendine sor.
A: Bir alışkanlık?
K: ‘Hiç sanmam’ diyeceğim, ama dedim ya kendine sor bir. (Eğer sigara olsaydın, son gittiğin
yer bir kültablası olurdu)
A: Ama hala içiyorsun?
K: E, dedim ya, sebebi sor kendine. (Bir elin nesi var, ikisininse sesi.)
A: Böyle laflar etmeyi çok mu seviyorsun?
K: Senin izlemeyi sevdiğin oranda …
A: Kırmızı Başlıklı Kız Kurdile Kız konuşmalarına dönüyor, yarılacak ve kül olacak dağa
kaçan inek durumlarına; biraz uyumak istiyorum.
K: Uyumaya merakınla gitmen gene, güzel. Fakat rüyanda fazla sorgulama çünkü ölüm gibi
davranabilir –ya kabus ya da tatlı rüya olarak. Aynanın içindeyiz unutma. Uyanınca gene
ama dilersen sınırsız sorgula. (Hayat güzel bir beldedir, bu iş için sınanan)
A: :) Olmadı şimdi bu. Kaçırdın uykumu.
K: Gülümsetebildiğime sevindim. Ama ya şu an kızıyor olsaydın. Tanrı ondan korusundu :)
A: İyi iyi.. Gel hadi biraz gezinelim.

A: Aynanın içinde çekilecek bir uyku ölüm, aynanın içiyse hayat mı demek istiyorsun?
K: Bazı bazı.
A: Nasıl yani?
K: Değindiğimiz gibi…
A: …
K: Rüyalar da kabuslar ve tatlı rüyalardan oluşur.
A: Ölüm için bir şans var mı?
K: Aynanın içinde alınacak bir uykudaki görülen rüya bile bir çeşitlilik arzettiğine göre …
Bunun cevabını kendin bulmalısın.
A: Buldum sanırım. O zaman, dediklerine bakılırsa uyumam korkutucu asla olmayacaktır, çünkü bu olasılıklar sınırsız. Ne var ki, herkes göremiyor aynı ışığı.
(K: Hım, zaten herkes için aynısı geçerli olsa, aşk aşk olmaktan çıkar; dünya gezegeni,
herkesin telepati ile aynı anda mahkemeler şeklinde buluşmalarıyla zalimlerin yargılandığı
bir mezra olarak son bulurdu sanırım. Yaratıcılığın sırrı burada mı yatar?)
K: Hıms.. Miyav
Güzel bir bakış (açısı)
A: :) Neyse dur, benim yine uykum geldi. Haydi, görüşürüz.
K: …
Görüşürüz

*
‘Kadir Gecesi’nde kendimle bir sohbet etmek lazım bir köşeye çöküp çekilip, bilhassa sıkı bir seks sonrası, elinde bir rakı bardağıyla; dilemelisin: “Ruhlarına acı sen ey Tanrım bar kaçkınını linç edenleri. Onlar gafildir, gavur kalacaklardır; insan neyse odur –haşa. Ver elini, şerefe! ’ (1)

A: Ooof. Ne biçim bir kabus gördüm …
K: Ne oldu Alice? İçerden bağırışlarını duydum, koştum! …

Anlatır ve anlatır.
Derken…
Cheshire Kedisi Alice’e bunların bir kabustan daha çok bir rüya olduğunu anımsatır.

K: Hatırla! demeyeceğim sana ama hatırlasana güzelim, ne demiştin. Kötü şeyler kötüdür. İyi
olanlarsa iyidir.
A: Di mi?
K: Evet, evet! ...
Tıpkı kabusların da rüyaya yeğ tutulamayacağı gibi, (bunlar da bir kabus olmaktan çok
bir rüya.)
A: (Neyse, bence bırr-rüya)
A: Ama hem kabus hem rüya, ikisi de aynı rüyaya dahil değiller mi?
K: Evet, öyle Ve ben de ama bunun sebebi, gizini aramaktayım. Kolay bir iş değil nü. Ama
bunları ararken seni buldum. Sence iyi bir şey değil mi bu? Sanırım ‘ohepsi’nin dahil
olduğu tek bir rüya seni bana göndermiş olamaz mı Ki durum buysa, elde edeceğimiz sonuç
mutlaka iyi bir şey olmalıdır.

i.
Bu kadar hızlı gitme bitanem
hele bir gel
haykır gene düşüncelerini
ve paylaş
öyle ki, göreceksin
paylaşmamışsın,
danışmamışsın;
paylaşım bile
senin için olmuş.
ama sakın yanıldığımı
da sanma:
(o.k. haklısın senin adına
ya da dükkan adıma,
ama hadi benden de bir beyanat
olsun, yaw biz'im adımıza)
Hayır da, acele etme;
açıklayayım, şundan:
paylaşım denen
asıl budur, değil mi,
bu olmalı zaten.
Git de bir yüzünü yıka
Allah aşkına
Bak, güller de
açmış birtanemin yüzünde
Ah bilsen ki,
ne güzel görünürsün
(bıcı bıcı
ayrımlara varmış, bırakmamış,
sıkıcasına yapışmış)
bu halinle ya
da bu halinde bile...
bilsen ki, kanmazsan -
zorlayıp da kendişini
- bir başıbozuğa;
kanarmış benim
güzelim (bilakis,
pardon şş bilakiş, canoş..
pilakisi, eh ebe sobe
epope) kendine,
kendi iç derinliklerine.
hanimiş de aa gelmiş
duygular akla bak rastgelmiş -
'rasgele! ' takacı Dursun, ey!
heyamola! veya asta
la vista, cadı
avına yağmur
duasına çıkmış
koyu Püritenliğe.
Pış pış ya,
n'olursun az dinle
kendini dinle
doğayı dinle
ya da zaten her ikisi bir.
Ve sen ki hep
sadece dinlediklerini
düşün: bilirsin
ki düşüncelere
verilmiş cevaplar
hep bunlar olacaktır
ve hep olacaktır bunlar
Ve sen ki, sadece bir dinle.
ve düşün.
hep haykıracaksın
nefreti değil sevgiyi
nefreti değil sevgini
anlamsız küslüğü değil aşkı,
sevgilim deyiş'ini
ve bunun uzantısı bir kişiyi.
sonra istersen
gene hızlan
ve koşmaya başla
bilirsin küçük hatalar
ki o da varsa eğer -
tık tık yine de
bunda bile marşa :)
: nazar değmesin diye değil
büyük lokma yiyip
büyük konuşmama için
- hatalar insan içindir
ama suç desen
o işte yoktur bizde
ve hep olmamasına çalışacağım
öyle ki;
başkasına dirayetli
bakabilir misin, bilirim.
Bakamazsın;
suçtan yoksun
bir hediyeyi
'seni tutan sevgili,
o, 'sen'den diğer' eller'e
bilinçsiz uzattığın
avuç içlerindeki
nur parıldayan
gözbebeklerinle şen çocuk.
bunun için;
tek başına gitmeyeceksin
Karayiplere,
o hep özlediğin (!)
Bir kişi daha vardı
o bindiğin trende
yan kompartımanda.
hayır hayır, iyi bak!
göreceksin.
evet, evet. Az dur!
İnşallah bir şey
olmamıştır bab'a,
elim sende;
ama başın sağolsun
hayat devam ediyor
olmuşsa da.
Ne olursun bitanem
dur da az dinle kendini
hanimiş çocuk oyun hamuru
hanimiş Şekerkıs Candy
hanimiş ayı. hayır hayırr
ya, yani o küçük ayıcık;
yastığının içine
pamuklara sakladığın

2.NEREYE?

Saklanmakla olmaz
Teflonu çelikle karıştırmakla
penye yemek pişmez
Delişmen gönüller
tan ağartır da yüzer
onlara durmak yaraşmaz
susmak onların
durgunluklarına bile nakşetmez.

(Kaldı ki
nereye saklanacaksın?
Hem de demin dediğimiz gibi,
o kadar anlamsız ki bu:

Onca bahsettiğim,
bulunamamış evrenin neden
başladığı sorusuna
denk düşüyor, referans.
Burda az değindiğim,
Nereye saklanacağın
konusu ise,
biraz biraz bulunmuş,
keşfedilişine mukabil
nasıl'sı hali'nin evrenin.
Ama bilinen bir şey
ki bundan koyuyorum
işte bunu,
başlığa.
Bak, duymana
sarıyorum böyle,
binbir nida)

3.

Kirin gözbebeklerin de mi buldum seni. Ama
bir mutant gibi
duruyordun orada, çelikten panzer...
Yumuşacık açmış bir serçe gözü yumoş
ve yan yan, ıslakça ekmek parçaları bıdaklayan
o güvercinlerin mutfak camı arkasındaki gözleri
bir yumuk bebek eli
ve çocuk plastrinleri bıdılayan
Ve şimdi her şey paramparça mı?
Kahretsin, bilir
beni tanıyan herkes:
engel bazen zor olurum çok kendime:
kendime bile;
asıl, kendime:
Artık kendimde seni taşıyorum
ve ama ayrılmaz bir bütün de artık bu
ondan
kendime engel olamamam
senin dönüşlerindir hepten,
ve hepp!
bilirim
tastamam

Acayip biri olmanı
değiştirmiyor tüm bunlar –
genel geçer’e.
Seni bana vermiyor
uzak mesafeler
O halde mesafeleri kısaltırım
o halde yüreğini yumuşatacağım,
anlamanı sağlamalıyım.

Nur yüzlüm,
sen desen ki 'bir',
o ikidir.
Sen desen ki 'iki',
bilirim o bir'dir -
kötü zamanlar'da...
Dedim ya, balçıkta buldum:
Sen değilsin balçık,
seni orda buldum.
Bu yüzden yalanların yalan değil,
tam bunun zıddı üstelik.

Ayrılıkları önemseyişlerimizin
hep tek bir gerekçesi var
ve bu olacak hep,
bunun dönüşleri! ! !

Meğerse, daha önce uyandım sandığı paragraf; hala görmekte olduğu rüyanın devamıdır. Rüyasında gördüğü şiir ise: işte demincecik, şimdi uyanmıştır. Zamanın karıştığı, kamaştığı, ama boyutların hala değişmez olduğu nokta burasıdır:


K: Eee, anlatsana Alice?
A: Dedim ya, neyse, bunları haykırıyordu işte! ... Bu bir kötü rüya olmalı.
K: Kötü rüya var mıdır ki? Rüyalar vardır, bir de kabuslar.
A: Önceki neydi, bu son gördüğüm ne?
K: Önceki hayattı, pasifize hayat; bu ise yaşam ve de hayatı yaşamak.
(Önceki bile kötü değildi, iyinin kötüsü, iyi içindeki sığ bir örnekti Ki adı üstünde hayattır
bu. Sonraki örnekse iyi idi.)
A: İyi içindeki sığ bir örnek’ten bahsettin; sonra da bu ‘iyi’ içinde olduğu anlaşılan bir bileşen olan ‘yaşam’dan’. Ee? Demek ki her şey birbiriyle bu derecede bir …
K: Büyük olasılıkla, sanırım.
Şu halde hayata sessiz kalmaman gerek.
Sebep kendini sürükler, kend’in kendi ilerledikçe, ve ki ulaşılır erek.

III.

Olsun da Tek çiçekler ve böceklerle doğsun Avalon Göktürk’lerin üzerine!
Yoksa baltalarla değil,
Kılıçlarla değil –
Bazı(larının) aşırı uçlar(ı) ’ın,
İnci araşmaya fırlatılan yarlar baş aşşağı köleler üzerli töhmet altlığı bir zaman.
Bir süreliğine boyut kapısı daha güzel, daha anlamlı –zamana göre.
Çünkü ayrı evrenler olasılığında bile,
Daha dürüst, hem de içten pazarlıksız bir kansız meydan savaşı bu.
Bak nasıl hareket halinde pür neşe, elektrik akımı!
½ Lepton sınıfıyla, Güçlü Nükleer Kuvvet’i reddetmeyen Mezon’lar, tıpkı, aynı yerde!
Güçlü bir manyetik alan her tarafı sardı.
Tut ki, neredeyse çok daha hızlı hareket haline salınacak,
Yörünge atlaşıp duran elektronlar.
Böylece, zaman nehri, daha bir suçluluk duygusuna gömülüyor gibi.
“Billy The Kid 4 kişiyi daha öldürdü.” (2)
“Billy The Kid 5.’yi öldürdü”

Devekuşu ne zaman çıkaracak boynunu?

Ve devekuşu ki boynunu çıkarmaksızın dedi ki, gevelemesi çöl deliği içinden dışarı doğru boğuk yankılandı:
“Hep hareket halinde olmak en güzeli, ama en kararlı bir sabırda devam eden iyi niyetli bir sistemin içinde.”

*
Buzul-doğurgan,
şu gökten giriyor olan kuyrukluyıldız
ne zaman gezegen sınıfından çıkarılmış yahu?
Ne güzeldir Plüton’un ışıması,
halbuki onu şimdi bir kaya parçası yaptılar.
‘Bakar mısın Alice, ayna nerede?
Ordayız biz ve aslında orası biz.
Dışarıdan biri aynayı iteklerse,
gene gezegen olacağız.
Ama bu yine de
değiştirmeyecek
kuyrukluyıldızın ilerleyişini.
Ne kadar güzel döngü!
Ne kadar değişirse değişsin,
anlamlı olan baki –
ve ki sevgi ışıldıyor.’

IV.

_ Ağaçların altından kıpırdamaya yavaştan başlayan salyangoz kökleri çok güzel görüntüsünü veriyor meltem gibi hoş bir çağrışın.
_ Öylesine ilerleyen salyangozlar yavaş yavaş ilerliyor göğü yaran bu ağaçların kahverengi dalları üstünde.
_ Sanki gök çiçek açmışçasına derinden süzülen gün ışığı da yavaştan ki derinden, ama çok güçlü bir ışıyışla gözünü saklanmış ve ürkek sincapların gözünü alıyor ve sair tüm oynaşan yaratıkların bu ormanda.
_ Böylesine sade ama üretken, böylesine her yerdeler ama saklanmış; nerde görsen bakarsın ama mink kürkü niyetine olmayacak da…
_ İşte kan çağırana ve kan çağıran bir çıkrığa inat çınarlar ve onların kökleri fiberoptik gibi değil odana koyduğun şekilsel sıra dışı bir lambadan sallanan ışık kolları; çünkü bu asıl ışığın altında kolay hatırlarsın yapmak isteyip yapmak istemediklerini Ve daha güçlü kollar yaratır an be an bu; fiberoptikle zıtlaşmayan ama ona da pek benzemeyen, çok daha iri fakat çok daha naif, narince bir alım.
_ Nasıl sızıyor da sızdığı yapraklarla dalların az aşağısında bu denli güçlü netleşiyor bu ışın katmanlaşıyor bir buhur ama nemi ince ve duyarlı kendi de işte odur kılı kırk yaran bir istenilen ki amacıdır hep aşkın sevgi.
_ Ağaçların gövdelerinin az yukarısında ve ağaçların yapraklarının güruhlaştığı pilot bu bazı bölgelerin az aşağısında …
_ Buralardan güç alıyor olmalı o sincaplar, şu diğer, geyikler, yaz olmasına rağmen dayanamamış uyumuş ayılar ki şu an ormanın daha derinliklerindeler ve diğer başka canlılar…
_ Bir kedi ne arasın burada ama işte, şehirde gibi dolanıyor ve gözleri yukarı devrildikçe sanırsınız kınından çıkmış şehrinin:
_ Kent kedisi duydu ışığın ve yeşilin sesini ve indi ormana, kılı kırk yarıp paket servisi yapmak için havuza atılan bir akçenin, ki imece …
_ Pizza almaktan çok, çehresi gibi olmalı bu motorsikletli pizza çocuğunun: Gülümsüyor ağzı kulaklarında.
_ Bir ayı ürküntü vadisinde uyanmışçasına dev-gerindi bu orman içleri, derinden, ve çevresindeki dağcıl ve üç yüzlük çınarları sırtlandı kendi omuzları ile sırtına pay, kah Samson kah Atlasvari –ama bunun masaldaki gerçek örneğiyse Atatürk.
_ Dumura uğruyor ve ululanıyor sessizden bir şeyler gerçekten şimdi. Bu, ön bir hazırlık mı, daha çoğunda? Ve Kanada’da fok sopalayan beyzbolcu vahşilerin çöküşünü görüyor gibiyim. Sevindirici…
_ Ayı koşarak ormanın başka bölgelerine yöneliyor; Pamukkale Efsanesi’nde(3) görülen Ayı olmalı bu. Canhıraş varıyor parlak bir şeyin önüne! O vardıkça benim gözlerim de netleşiyor Ve, bu bir ayna! Çok fazla büyük olmayan ama ayaklıklı ve döndürüldükçe dönen -işlevsel. Ayı pençeliyor onu, cibinliğinden biberon ya da mikrofon dürten bir küçük bebek gibi ki dişleri olacak kaşınmış aman! Döndürüyor aynayı çarkıfelek.

K: Hareket ettik Alice, bakar mısın.
A: Evett.
Harikaymış.
Hakkın varmış.
(K: Bir şiir okuyayım mı sana Alice?
A: Aman, dur bi Dakka.
Uzundur onlar …
Olur okuu,
Öğret banaaa)

(K: Ne kadar sahiplendik biz Alice kendilerimizi? Kendi öz asıllarımızı?
“Biz” biz demekten gayrı… Hep dedik bunu.
Hep de olunmaz ki Oz’dan Dorothy, Clementine’den Clementine.
Seviyor musun gerçekten şeker kız Candy’i (de) ?
Bir daha söyle n’olur
Bir daha.
İyi ol canım, iyi.)

[A: …
Ki dinne sayıyoruz şimdi 1,2,3, …
Yüzüm soluyor
her gün hallettiğim günlük işlerimde
ama Papa da görünmez belli zamanlarda halka elam ettiği onun o kendi penceresinden,
yukarıdan.
Yani solmuş, içi karartılmış zoraki, tıkış pıkkış şey’ler ve; öte yanda, yine hayattan solgun geçişler.. gibi
geliyor bana.
Nedir bunlar?
Ama güzel günler var. Güzel günler var –kendileri ile bütünleşik.
Bir zamanlar düşünmezdim. İkii üç dua ile yetinirdim. Okuma yazmam yoktu.
Sonra içimde bir şeyi keşfettim. Karşı koyamayacağım bir şeyi.
Puhugözübekleyişi sizlere, bu yakut; okyanusözzümrütü de diğerlerine…
Koyun kırpmam lazım, bir bebek koyun. O kuzunun dökülen meleyişlerinden öyle bir cami
yapmalı ki tüm kesilmekten kaçışkan duayı da bu imdi söz edilen doğa kapsamalı
K:Nelere gittin yersiz yere gene…
A: Bilmem
K: Sarılır mısın. Tek, yaslan bana.
A: ( Tadı alınmış bir porsiyon mücvercesine ‘şen pamuk şekeri’ bu. Ne dersin?
Henüz yenmemiş, bakılmış, seyredilen. Az sonra ham edilesi
Safran ve zerde.
Penye ile merserize …)
Sen de.]

AÇIKLAMALAR
I açıklamaları:

I’deki asteriksli kelimeler, eski türetme
-
(1) son 2, 2.5 senelik iç olaylara bir kınama (ama şiir içindeki genele yayarsak, Alice için de bir edinim.) ((bu kısım, Alice’ce görülen 1.rüya aynı zamanda)
-
(2) tv’den alıntı laf

II: açıklamaları:

II. i. Aşka bir tanı (II.nin “i” kısmı ise, Alice’ce görülen ikinci rüya aynı zamanda)
Açıklama:

1.
bazı yerleri yazmıştım ama sonra elektrik kesildi göz açıp kapayana
kadar hakkaten bir saniye geçiyormuş ama gözümü de kapamadan anladım
sonra elektrik gelince gene yazdım aynı yerleri çünkü aklımda kalmış
:))))))) ,,,,,,, neler dedik şimdi ya pof
bir çocuğun dipnotları_Josef'ten hehe şaka şaka benden bu oldu, bendne oldu bu anlamında
:))
hatırlamak güze şey vesselam

IV: açıklaması:
(3) Buna göre daha eski bir şiirim

I ve II’deki iki şiirsel bölüm önceden bağımsız yazılmış olup diyalog yazılırken şiirin bütününe eklendi.

Daha kurgusal platformda gelişmeye olanak buldu bu şiir genel anlamda. Mesela bahsettikleri aynayı pratik de ediyorlar şiirin sonunda. Mesela, Alis’in gördüğü ki rüyalar olarak adı geçen önceden yazılmış ve şiire katkılandırılmış şiirler Alice’in bazı şeyleri anlamasını sağlıyor Ve v.s. aklıma gelen iki örnekti ilk anda. Sizce?

Başlık açıklaması:
Önceden birkaç şiirimde yazdıklarımı kaçıranlar için, AiW alice in wonderland, K.E.D.D.İ. Kuantum elektrodinamiği -asıl olarak K.E.D.İ. denir- (ve ondan geçişle Chreshire Kedisi yani ama alice harikalar diyarında’yı yazan Lewiss Carroll da bir matematikçiydi hikaye yazmasının yanı sıra, ona da bir atıf anlamları kazanıyor bunlar)
Kedi’nin ikinci bir ‘D’ harfi kazanışının ve Alice’in sadece başlıkta kendi adıyla denmeyip şu an daha bir ‘Alice in Wonderland’ yani “Alice Harikalar Diyarı’nda”yı kastedişi ardındaki gerçekliğin, Kuantum elektrodinamiği tarafınca yaşanan bir ayrılık olduğu döngüsüne referans geçirildiğinde; pek çok alanda, geri dönüşümlü olsa bile, bu zamana yayılarak mükemmelleştirilebilir sanırsam.
Yani K.E.D.D.İ. K.E.D.İ. olduğunda tekrar, AiW’in de ‘sadece Alice’leştiği bir vakit; ikisi de birlikte aynayı içeriden de döndürmüşler demektir herhalde. Bakalım göreceğiz hepbirlikte: ;) pP

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 10.10.2006 02:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça