Zordan basite gittikleri için anlamsız geliyor… Yerçekimini de buldular, bak: kolaya indirgeniyorlar, zor olanıyken burada olduğu biçim kalmak.
Uyanırken aklıma takılan
-
SONSUZLUK-TEK DURAĞI
Etraflıca bakındım, kimse yoktu uzak ve yakın çevrede. Şatoya götürecek olan vagona bindim.
Gevrek Ana makinası isli kentin.. iletiyor işler durumda kalan bu tek peronu istasyonda, biliyorum.
Şaşırtıcı, heyecan verici bir hikayesi vardı, dolaşırdı dilden dile; garip ölümler olmuş, çözülememiş, burada.
Vagonda tek ben varım, bir de bir kadın.
Pardon iki tane daha var, oturanın sesi tanıdık.
Ama mümkün olamaz, inceden titrek sanki ‘bir sırat’:
Valla ve Valhalla ki onlar bile kol kola! Na’pmalı?
O düşecek gibi taşıyan köprü, canimsi bakışlı; kalktı şimdi adama doğru yürüdü diğer iki arkadaşından birisi çağırdığında …
Geri dönerek koştu ve yeniden, kalkmıştı, oraya oturdu. Fincana benzeyen şeylere bakıyorlar, fal gibi.
Tam da olacak zamandı, işte öyle ışıklar patladı! Kapılar da açıldı.. aynı anda, duyuldu:
“ Son Durak! ” Başka bir uğrak yok …
YEŞİLDEKİ EV(i)
Düşürdüm koşarken, mangırım kalmadı; yola bu yüzden yürüyerek devam ettim. -
Sonsuza götüren bir şerit, tabiat ana’nın kollarında ışıltı heyecanı ile koşu koşu veren! ...
- iyi de nereye? Onun bastığı yere baktığı, yeşilden başlayan fakru zaruri bir tarla
^Kabusun göbeğine giden pençesi bebeğin avcunun,
Kavradı eklembacaklıları şuur dolu ama korkusuz!
Şekillenen koç başı, maymuna ve arslana daha sonra
Hayat verdi ve cennet ağacına en sonunda da …
Adem ve Havva ve o yılan, nerede senin sıla’n?
Söyle bana! ! Bulunduğun yer mi, yoksa benim
bulunduğum yer mi uzakta olduğun yer senin?
Evet, uzaktasın ama sebebi bunun senin kendinden
tekelli ve bu çok belli; uzakta mısın, cevap yok hala?
Bulunmak istediğin yerden uzaktasın değil mi…
Belliydi: Akrebin kılcalı olmasan uğraşmazdım.
Çünkü akrep değilsin. Onun burcusun.
Altyapı iyidir.
YEŞİLDEKİ EV
SICAFSAND
Resim yapan bir dee j serpiyor kumları merceğine ışığın,
uzatıyor parmaklarını orguna karanlıkların ve az ilerideki dev ekranda
gözükmeye başlıyor karmaşık bazı figürler! Dj’in kollarında ipsi kıvrımlar uzanmaya başlıyor..
dikine ikiye bölünen klein bir şişesi’nden meydana gelen iki tane Möbius şeridi’nin..
tekrar birleşerek bir yekpare şişe böyle yeniden oluşturmasıyla! ! .... burun,
bıyık v.s. karanlığa bulanmış maymun’a ki buradan mı ey diriliyor
bir arslan. Hepsinin, gerisinde bütün bu oluşumların orada bir
büyük robot var:Yönetiyor, şevk ile isteklerin
güçlendiği parmakların niyetli, çizdiği
notalardan ulaşıveren
görsel şekillere;
^yeryüzü sineması
perdesine!
Görkemli bir son’dur dileğimiz!
Benzer doğumumuz buna! !
YEŞİLDEKİ EV(ii)
Ufukta baraka gözüktü, yürüdüm yeşildeki tarladan; buz tutmuş ağaçların –birer dal onlar sanki ….
( Yeşilin üstünde ağaçlar, zemin tutmuş kar, ağaçlar ak bürümüş, durdurmuş zamanı, dallar kavramış beyazı, ah alışmış kudurmuş! ...)
Kapı açıktı: Ön alt tarafı kapalı bir masa vardı, ilk kez dikkatimi çeken. Ne var ki, hiçbir tasa onun dokusunda fark edemedim …
Uzandım, masanın altına sığıştım: sesler gelmişti ……….
Dikkatli bakan görürdü, orda bir gülyabani vardı.
Hani itici, odaya giren ses dinlemeden yani!
Tabut gibi bir şeyi itekleyerek sürümeye çalışıyordu.
Ölü bir iskelet bu! ! Adam tabutun içine sığışıyor ……
Gök gürledi, ani bir sağanak dışarıda patlak verdi! Ürkünç ve tuhaf, dönüp bakamadım bile..
altı kapalı masanın küçük bir deliğinden yaratığa bakıyordu. O sağanak, sanırım yağmurdu; gözyaşıydı sanırım:
Anlayacaktı, uyandı, yüz yıkıyorken lavaboda. Sonra yine belli belirsiz şuur geçti adamın gözünün önünden:
Kulaklarından kanatlanmış melek …..
Dik açılardan burgulu abajuru ışığı’n a hazırlık!
Ölü iskelet, tabutun içindeki …
ŞİŞEDEKİ MEKTUP VE DESENLER
Lambanın hayalindeki
Şişenin içinde
görünen notta
şunlar yazıyordu:
'Klein şişesini buldu
kumlarda ve saldı
onu okyanus açığına.'
'Kedi adamların
sonuncusu ve belki
de (onların) son'u, Xaran
geçti buradan.'
İstemindir dileğini,
dilediğince sevdikçe.
İstemindir sevdiğin,
dilediğin gerçek.
Vardır yıldızlar,
gerçek olanlar,
doğru mu onlar?
… Sonra birden tersiniyor gibi
akla yatkın genel geçer denilenlerin karşıtı
Ama üstünkörü değil. İşte, felsefe ve mantık ve bilim bırakıyor yerini
Akıl dışı düşsel büyüsüne, sanat dedikleri! …
Françoise Boucher imzalı La forêt’in içinde ebedi bir yükselişte Parlamento Binaları Claude’den, den, den den, den den..
Neşter doğrultuyor bilincine duacı derin mavi dalgaları Parlamento Binaları! ……..
ve Diane sortant du bain: Oh, estetik! Diana ormanın göbeğinde …
Gölgelerden kaçkın Mehmet Uygun, yarattığı yaratıkların taşıdığı; ulaşıyor yar kenarına Monet’in şemsiyeli kadın’ının durduğu!
Atlamak için hazır bekliyor gibi –benziyor kayın ağaçlarının insan sarkıtışına çıkmak için Cennet’e, Frost’un- Van Gogh Akıl Hastanesi yol kenarı ağaçları …
Selvili Yol selvisi küt ve yabanıl sakal tüyleri deliyor, deliyor kılıç gibi göğü… patates kemirenler, kezzap tükürenler(!) hayatı semirenler! ve odası,
odası; onun düşlerini harmanladığı, uyuduğu odası! ! !
İle Selvili yol’daki o kıvrımlar Yıldızlı Yol’daki kıvrımların aynısı! !
Sarmal! Ucundan içeri itiyor kendini ve gerisi geliyor! ...
Fakat Selvili Yol’daki Gün ışığı,
Buradaki karartı ise mavi ….
Off.. ve sonunda işte Dali …
Ve onun sonsuzluğu tutan duvar saatleri büzüşmüş, kıvrımlaşmış, uzanmış, duruyorlar.. hem de fena sırıyorlar! ! ...
Kara bir zeminin üstünde ki ta ileride aydınlatıyor sarı dağlar,
Yutan buraları; saatler yeni istif çamaşırlar gibi,
ıslak-eskisi gelecek bir bilinmez zamanın –
asılmışlar,
kurumayı beklerler! ! ....
LAMBA PARADOKSU
Siyah lamba ışıkta, kısa bir durup soluklandığında ona ulaştı, büyük uğraş mı? Şu an mı buna karar vermeli? ?
Id Lamp! Kimliksi...
Sapı siyah, ampulü örten siyah ….
Zıpladı, içine girdi!
……………
…
Kabuslar:
Aynanın üzerinde kullanılan akordeonlar, görmemizi istemiyor soluk makinasına bağlı yaşayan bazı önemli oluşumlar, fakat o şey orada ve bekliyor alınmayı.
Geçeceğiz üst kısma doğru yavaşça avuç açarak bu dolaylı alt yüzeyden ve kavrayacağız, yaşamayı ilke edinen.
Aşağıda, dört bir yanımız, her tarafımız ayna, ayna, aynalar, bağırışlar ve çığlık! işlevsellik geçirmiyorlar. Zar! ve virajlar, tek yöne girilen çıkmaz sokağın alnındalar,
alında u dönüşler...
LAMBA PARADOKSU
Ama …
Ak lamba karanlıkta, uzunca süren hareketinde ona ulaştı…
Id & id lamb….
Plus v.s. black lamp…
Blurring, blurring! But i suppose it had been blurred …….
Before what, before what? ?
Işık yandığında daha bir parlaklaştı; e rengi attı, karardı abajurun?
Gamma particules makes him dumb! !
Durdu giden ve düşündü…
Karanlık bir koridorun ortası bir imamın her zamanki görev icabı Türkiye’de geçtiği hastanelerin aşağı katının birinden
Ya da Batı Dünyası’nda yak, yak(!) y’k’l’y’c’kl’r..
şirin robot sahibi yardımcısını Peter Fonda’nın …
Giden sarkıttı kendini ve lamba köprülerden indi.
Arkası dönüktü indiğinde, döndüğünde görecekti bir kapı belirdi çelik desteklerin doğrulttuğu …
Shiieeld! eel’d! ! …….
Ortaçağda din adamı kulaçlıyor karanlığı koridorunda devasa yapıların o ve kürüyor
ne varsa ışığa dair nitro glisrin’inden buz mavisinden değil karanlığın göbeğinden delerek
Çalışıyor seçmeye dalga yapısını yapışkan istenmeyen kısmının ama maddi
bir yapının…. Siyah bir bir kuş izliyor onu, kargaların olmadığı …
Hemen yandaki sisli bölge, umulmadık bir Icno kapısı.
Büyücüsüyle dövüştüğü yer mi Conan’ın,
Budha’nın oklarını fırlattığı yer mi, oluşup yalnızlığına katlanamayan
Atman’a …
Madonna gitmiş olmalıydı Davos’a Sharon Stone’dan gayri;
Hazırlanın, yeni bir ışık, yeni bir dünya mı!
Oh, iyi huycul kadın, hayaleti kardinalin …
..........................
Hurraah! !
SOLYUT MAĞARASINA UZANAN…
Kaya Mağaradan buz köprüsüne yürüdü.
Zaman yontucuyu çalıştırarak
bir fikir üretti: Çemberin üstünde durduğunu hatırladı.
Zaman yontucusunu fırlattı attı. Araçla ürettiği fikir bu olmuştu.
Hem ondan da öcünü almıştı -yani okaliptüs darağacından miğferli
- hem de artık kendi cesaretini kazanmıştı.
Elde ettiği bu bir taşla iki kuş ‘söylencesinden bile’ yeni bir fikir daha üretti:
Kendisi çemberin kenarındaysa dört köşenin hiçbirisinde olamazdı büyücü.
Dairenin ortasına vurdu kılıcını, tüm şiddetiyle indirdi.
Kaya mağaranın buz köprüsünün taşıdığı buzdan gömme aynaları
darmadağın etti ve teflonla, üstünde kir, pas sevmeyen yumuşatılmış,
sürdü örümcek ipi ezmesinden tüm bu kırıkların üzerine.
Çabuk yapmalıydı!
büyücünün eli kulağındaydı …
KESİF BAZI GİRDAP
Garip şekiller görüyorum. Hiçbiri ben değil,
hiçbiri ben değil, hiçbiri sen değil! Bükül, bükül! onların içine eğil.
Kendisini sorsa da, orada yapışık ikiz.
Bak buhran çağı, inşa ediyor o yampiri salı
Ve çekiyor içine, isyan sen ettiğinde …
:El işçisinin ince göz nurundan çıkmış emek gibi insan merkezci bir faydacı: korse giymemiş: “Soruyor biri;
“Şeyler niye göründükleri gibiler? ” “E, bunu soracak biri bulunamasa göründükleri gibi olmazdılar…”
Gibisinden…
Vay Canına!
İşte Vortex işte çalım!
Fakat içinden bir şey çıkıyor
Döndükçe o.
Yapışık ikiz bölünüyor kendinden
Sanki hastalıklı habis bir oluşum dar etmiş de
bu şimendiferi. Onun yalancısıyım: doktor dedi; “Başarılı bir operasyon oldu.”
İşte bebek, geliyor emekleyerek:
Ben, sen yok, “Biz” var;
zar atımı geniş, gömlek yakası dar.
Bir mavi dalga geliyor uzaklardan uzun farlarını açmış ortalığı dümdüz eden..
fazla yakınlaştı ve bir tısladı, iki uğraştı, üç tane kroşe ve dördüncüsünde nakavt diledi
tüm bunların peşi sıra gelecek bir altıncı adına ki kalmamıştı
kendi adına hiç zamanı, vakit bulup diyemedi altı yüz altmış altı –
düşmeden önce! !
Gecenin özü Ay konisi gibi. V harfi açılıyor,
Açılıyor ……
Masmavi! Ve bir çalı gibi bir ağaç kenar yerde …
Zaman Büyük Çöküş’ten içeri geri kaçıyor …..
Mekan ilerliyor, durmuyor o, seken itiyor duvarların karışını!
DÜRT
Bu yük artık ona fazla mı geliyor, ya ne olacak bırakırsa o görevi?
Yerküre’yi sırtlanan Atlas’ı bile kucaklamış sevişiyor yıldızlarla
Oyutlar Kovuğu sökük astar duvağı hayal güdügeçidi’nden zifiri
ama elmas gibi parlıyor o yukarıyı yadsıyarak tanrılaşıp lanetlenenin
hiç şaşmayan zamandan pulsar atıp nabız zıplatan gözbebeği kıvılcımları! !
İşte, o gökdelen beliriyor arz aşağı katmanlarının ta çekirdeğine
dek düşey yarıldığı asansöründen büyüler yaparak merkezkaç etüdünde
çekirgesel bir kanguru hülyası kuruyor, doruğuna ulaşan deliliğinin cadısı! !
Amy of Evanescence! on the other side xomes sixty sushi pence …
Mavilerden doğru hızlıca çıktı ve oturdu çatıya şeritleri gözleyeceği yere! ! -
Hayalet Avcıları mı? - Ebedi mercek geriye doğru yeltendi, hareketlendiğinde,
adam uzaklaştı bizden, gözden; gökdelende gözden kayboldu! !
Bir ses duyuluyor ışıktan hızlı, hamal rayları kendi amacına körükleyen!
Evet, ışık saçarak bindi yine şimdi bacaklanan raylar trene!
Işıktan hızlı ses yine dönüştü yani aslına …
Oh, Tanrım, aç! göğü bana aç da ana rahminden gerisin geri gireceğim
şu Büyük patlama beni son zerremde ilk anıma ulaştırırken de
ilerliyebileyim özgür iradesel tek yönergemin uzattığı bir dümeni
kavramış cinsinden! !
Beg! Beg! ! and your cosmic egg! With yerself, for your hysteriia a! !
Kaybolmadığında asla varolmamış bir tını hiç yitirmediğinde kendisini
kaldırabilir mi çeliğin hassası sarsan aynadan seken yalanlarını
yıldırımlardan fırtına doğaçlayan yumurta çatlamışsa eğer
en başta, sabit dururken küvezinde fakat o an serpilmeyip ve
az bekleyip geleceği milyar yıllarda an be an ancak oldukça
seri çağırarak? Evet! !
evet…..
Ahh, kedi ile geldi köpek bir araya şu sokak pinekleyeni
banktaki adamın sarhoş gözleri önünde de ayyaş anlamadı
neler döndüğünü çok uzakta bir yere düşen şu lüks restoranın
en kral dairesine çöreklenen, arasında zengin bir çiftin! !
Green plants in neonderthal’s inn, but this ain’t a real,
……………………… legal sin!
Teknoloji çekirgesi yarışıyor kendisiyle bu yüzden unuttu
hasmını fakat bilemiyor da tekniğin olmadığı yerdeki
kendi aslını! oh, varlık içinde...........
Düş yılan, düş! Rüküş derya
Flu! ama nasıl berrak,
öyle duru ! ! !
Samimi cebim gel yine bana sen, az bari
elimi dinlendireyim –
Şu çekiç tutmaktan morarmış, yazın sıcağında..
Geçit bilmeyen duvarlara vura vura! …
Hnhnmhoo’s to`mest-Swift;
saf,
Kuru, kupkuru
zeka...
ah, az dinlence! !
Ama! ! !
Apansız süzülerek birleşiyor yap boz görüntüleri durulan bir şeyin ve içime yerleşiyor bu parlak yeşilin ortasındaki o ıssız konağın zoraki-iğreti tutunduğu
uçurumun uzak ara eteklerindeki kayalıklardan çarpıp çarpıp gerisin geri denize yansıyan dalgalar tomarlaşmış da o granit!
aslında onların kendileri ve dalgalar aslında onların çarpıp çarpıp geri döndükleri! !
Bu çarpıp öz yansıyan kayaç dalgalar ateşin yolunu açıyor, tok lav yivleri birkaç nikbin nefes …
Ufukta filizlenmekte yeni bir kor, yeni bir sevi;
Yeni bir dünya doğuyor…
Hep ki aynı şekil …
Oto-terk kederli:
Şatoda olduğun zamanı
keşfetmeye geliyorum Eryphelia!
İşte sessiz gidiyor çölde bir kayık! İşte Amon Ra, Amon Re
Amo Ramses! Uç haydi havaya! Bla
Bla
Ble bleu
blue!
~,’,’,~
--
Sözlükçe:
Kendimce türettiğim kelime, kelime öbekleri:
Amo:
daha büyük bir öncülünün ardından gelen ‘ ama o’ ifadesi.
Burada asıl kastedilen nokta Ramses’ti.
Hnhnmhoos to`mest-Swift: Mest olmuş Swift’e doğru sürüklenen sarf zeka sahibi atlar. Bu atlar Güliver’in Seyahatleri’nde geçiyor.
Oyutlar Kovuğu
Hayal güdügeçidi
Icno=Icnoweasle: türettiğim bir kelime, svegili yaşatan buzlu karlı fısıltısal ıslık şatosu
--
İngilizcelerin açıklamaları:
id lamp: Kimlik lambası, siyah
beyazlaşıyor ama gamma etkisi ile beyazlaştırılıyor vee
oh here comes, Id & id lamb (kimlik ve artı kimlik kuzusu)
dupont and dupont :)
Plus v.s. black lamp…
Blurring, blurring! But i suppose it had been blurred: Muğlaklaşıyor, bulanıklaşıyor, fakat düşünüyorum, durum müphem olmuş idi. Neden önce?
Gamma particules makes him dumb: Gamma parçacıkları sağır yaptı onuuu
Shield: alan
Amy of Evanescence: Evanescence solisti
on the other side xomes sixty sushi pence: Diğer yanda altmış cent geliyor..
buradaki suşi pence demekten kastım rapsellikte bir anti-estetik’le bağdaştırılabilir.
Xomes: Comes kelimesinin x-mas sevincine uyarlaması (bir türetim)
Beg! And your cosmic egg! With yerself, for your hysteria: Dile, rica et! Ve senin kozmik yumurtan! Kendinle ve isterin için senin …
Green plants in neonderthal’s inn, but this ain’t a real, legal sin! : Neonderthal’in mağra sığınağındaki yeşil bitkiler, fakat bu gerçek, yasal bir günah değil …
--
Bölümlere dair bazı içerik:
Yeşildeki Ev: Resim1
Yeşildeki Ev: Bu bölümdeki koç, maymun, arslan ve cennet anlatıları da sıcafsand bölümü dahilinde değerlendirilmeli…
Sıcafsand: sicaf sand adlı kısa bir filmden esin
Şişedeki Mektup ve Desenler: Bu bölümün tersinme ile başlayan kesiti, bir dizi ressam resminden ilham. Resim5 (a, b, c, d,…)
Kabuslar: Alman film’den bazı ilhamlar (cam kafesin içinde)
Solyut Mağarasına Uzanan: Buradaki solyut’tan kastım, buz patenindeki 4’lü solyut. Conan the barbarian filminden esin
Kesif bazı Girdap: Resim 11a, b, c, d, e (maviden girilen gökdelen)
Lamba Paradoksu: resim 6, 7, 8, 9, 10
Dürt: İkinci kıra, resim12
YEŞİLDEKİ EV(ii) :resim 2, 3, 4
Kayıt Tarihi : 28.1.2005 01:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!