Aça-76a - Zagros'daki WiOf Şiiri - Akın ...

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Aça-76a - Zagros'daki WiOf

ZADOZ’U YÜKSELTMEK –ICNO ÖN HAZIRLIĞI A
YEŞİL HAYAT & MAVİ YOL
(CONSUELA’NIN ELİ TEBERNACLE’DAN, VORSUX 6-2^’DEKİ ZAGROS’TAKİ WIOF)

intro

şİmŞeKlEr ÇaKtI nErDeN gElDiĞi BiLiNmEyEn;
GöRüNeMeYeN, eNgİnE dUrDu BiTeN oRtA yErE
ZeD vE fRiEnD oKyAnUsUn AtLaSıNıN yÜzÜnDe
KoL kO(a) La YüRüDüLeR, nİcE tOpRaK aŞtILaR;
kÖyÜnDeN sOnSuZlAr’In, EdEbİ hUzUrA eRdİLeR –
BuNuN EbEdİsİnİ bUlUnCaYa KaDaR, aTıLsIn ZaR.

1.
PRUVA
a.İdam pruva’sı
İdam provasındaydılar az evvel,
Dediler ya, büyük hüner:
“Islak sünger, ıslak sünger! ...”

b.ve gerçeği
“Acaba sence bir insan yanlış yaptığı şeyden pişmansa, hayatında en mutlu ana geri dönüp sonsuza dek orda yaşayabilir mi?
Cennet dedikleri bu mu dersin? ”
“Benim inançlarıma göre de böyledir.”

“Hm, 18 yaşımdayken genç bir karım vardı…
İlk yazımızı dağlarda geçirmiştik her gece sevişirdik…
ve sonra.. öylece.. çıplak göğüsleriyle ateşin önünde yatardı…
Bazen güneş doğana kadar yürürdük… Onlar en güzel günlerimdi… “

“Merak etme, o kadar da kötü değil…”
(Yeşil Yol)

‘İdama gidiyor,
Mahkum sövmüyor! ...’
*

‘Paul, hikayesini dinledin:’
Bak şimdi, başının arka kısmını traş ediyorlar.
Sandalyeye oturttular…
Islak sünger koydular üstüne onun kafa yapısının …
Ve onu köpek kayışı gibi bir deriyle kapadılar
Sıkı nefes alıyor, heyecanlı, korkuyor; halbuki..
Demin her şey bitmişçesine hayattan bezmişti –
Şu ansa elektrikli sandalyede:
‘Tanrı seni affetsin ve bağışlasın Arlen Bitterbuck; *
hiç değilse, en yüce sevgiyle:’

‘Yatağa kon, saat 22:00…’
“İkinciyi verin! ”
ZzZz …
Olmamış:
‘Doktor, sessizce stetoskop’unu
yüreğine doğru mahkumun dokundur.’
Yapacak öyle sessizce …
kafası ve yüzü Arlen’in, kapalı.
fark etmedi bile!
“O kadar da kötü değil”..ha?
“İkinciyi verin” demişlerdi
henüz demeden “ilkini verin! ”;
ama Arlen fazla
acı çekmesin diye …
Yeniden şalter kalktı havaya,
aşağı inmesinden az önce!

Bz
Zz
ZzZzZzZz…………..

ZzZz Zz
Zz
Zz …

*
Biz susuz muyuz?
Fare dostuma …
“İkisini birbiriyle! ! ! ”
Bay Jingles *,
“İkisini birbiriyle! ....”
‘Üçüncü bir pısırığa bile gerek duymaksınız:
Değil mi Percy? ’ *

*

Ve Limon büyüklüğünde beyin tümörü,
Çok derinlerde ve bazen çok yerde –
alakalı olarak- Yaşlı adam karısına söyleyemedi.
Coffey kadını gençleştirecek, hastalığını iyi edecek.

2.a
VORSUX 6 -2^
i.
Bazen iyidir bilmemek ilk’ini, seçebilmek ikinciyi;
güç toplayandır da tali, insanoğlu-bireysel örgütü, seçiciler!

-
“Beyond Love,
Beyond Death …”

“It was I! I bred you! I led you!
Stay behind my aura!
We’ve all been used and reused…
And abused! ...
And amused!

“I want the truth! ”
- You must give THA truth if you wish to receive it..
“Then burn me! ”

“Zardoz! Zardoz speaks to you! …
The gunn is good! (!) ...

“Go forth! ...
...

My name.. is Zed

I’m an exterminator.”

He..brought..the..gift..of..death

I..have.. seen.. the future
And it.. doesn’t.. work

… And then,
created GOD
… And in the end,
Re-crated man'
(zardoz)

ii.
Bitmeyen şatonun konuşlandığı bomboş, sonu gelmez düzlüğü düşselin!
'Arthwyr Frayn died: Reconstruction has begun...': iyi ölçün, biçin!
Görünmüyor bir şey fakat, kapkara; Art. Frayn sana mı yola çıktı?
Sezgilerle bilinebilecek bir ışık bulunmazlık değil, göremiyorsun da ayrıca,
bildiğin şey o yalnızca: orada duran şey...
Ancak bir önsezi, o seçtiğin, öğrendiğin sırf bildiklerinden;
o hep sana yaklaşacak, mütemadiyen;
uzaklaşmalarında bile senin kendinin, kendi bilincinden senin.
'I'm Arthur Frayn and i'm Zardoz. I've lived three hundred years
and long to die but death is no longer possible... I'm immortal...'
Kütüphanede Zed, yine kütüphanede, ve 'Wizard of Oz' ile asıl;
sayfaları onun ellerinde 'Alice Harikalar Diyarında'nın...
Cennete bir türkü bu.. ‘barbarian, barbarian; “’Penis is not evil! '’
- ‘But are you evil too, in front of the watcher's thoughts;
he who’s gonna have been watched by the real watcher? ’
geleceğin öncesinde …….

İlkel barbarlar için koşuşturan kölesi tanrılarının bu ölümsüz diyarın;
('Arthur Frayn died: Reconstruction has begun! ...')
uçacak yeniden, uçan kaya baş Zardoz'un içinde, -
yalpalayarak- uçup bıraktığı gibi bedenini -kumların arasından
Zed'i görüşünde, korkarak...- Zardoz'un uçurum kenarından …
'The Tabernacle, vote please, vote please! ', - ‘.. a bit null disease...’
İşte, mağara duvarının yüzeyi çıplaklığında ama eller, adet iki;
kavramış birbirini, öldükleri vakit o önünde o mağara duvarının:
örümcek ağları örtmüş bahtsız kafataslarını; Consuela ile.. sözleşmişlerdi …
Alfred(o) Tenysson’dan.. Mort d'Arthur, yeni bir başlangıç uğruna,
Güneş döşendi, o doğuyor; bilemedikleri bir olguya merak ile karışık,
öldürmek ile meşgulken diğer tanrılar, kendi cesetlerini

Artık, Zed, 'Wi' ile 'Of' hecelerini 'Wizard of Oz'un kapayarak,
foyasını meydana çıkaran Zardoz'un; hayaletvari dışarı çıkıyor …
uçan kaya baş tanrı’sının içinde ummadan bulduğu esas tanrısını,
keşfettiği … ki onun da bir kukla tanrı olduğunu,
esas göz’ün içinde, anlamakta zaten gecikmeyecekti..
Ve bu sefer, öldürdüğü Frayn'ı canlandırmak istedi;
tıpkı tavuk gıdaklayan köyünü yıktığı gibi,
onu kalkındırıp kılan tanrılarının bir barbar:
Kütüphaneye giderek tekrar açtı bu sefer 'Alice in Wonderland' sayfasını, okumaya başladı.
(Zed’in, onu okuyan meraklı gözlerinde, sanılır ki Alice deliliğe deneyimlendi;
tapınırken o tepindiği şu çay kaselerinin üstünden..
doğru onların içlerine … fakat o çok mutlu, ah görüle!)
'Al' ve 'In' hecelerini ve kapattı parmaklarıyla;
daha önce tatbik etmiş olduğu üzere, 'Wizard of Oz'da.
'Ice Wonderland', geriye kalan, her şeyin; buzda arıyor şimdilerde ateşi,
azami hörgüçlenen, şüphesiz suya varışlı kıvrımları bu beynin.
En büyük hatadır tanrı rolü oynamak barışın insanlarına kuşkusuz; -
işin özüt’ü- tanrıları da, ebedi sessizliğe giden bir döngüden
koparıp kendi sonları için ektiklerini biçtirten.
Metabolizmalarını ayrımsamaya doğru yönelmişler kulübü:
en büyük hatadır nerden geldiğini –ruhun nikbin özünü bile
- unutup da aramak; değil mutluluğu, sessizliği;
“arzu ettiniz” denir ya, sonunda bundandır sizler ölümü.

Buzdaki bebekleri suya ılıman suya koyacak
Ve şalter inerken, onlar yine oynamaya başlayacak.
Emeklemeye başlayan bebekler dalın içine girecek,
Onlar dalı evirecek mutluluğa, mezarlıktan geçerek.

2b.
BUZA YÜRÜYEN ADAMLAR

Sonsuzluk iniyor
bu basamakları
buzun göbeğine,
hunharca...
ses çıkarmadan
öldürecek onu!

Bir gemi durdu
ufukta,
belli değil
aslında ne olduğu...
Sisler içinde
Sanki bir tren
kalktı!
Bak işte kovuk! ! ...

Buz dağına yürüyen üç adam,
ellerinde kazmalar,
buzun yüreğini deşiyorlar:
ağladı o bile; kazıyorlar,
onun gözyaşlarına uzanan
çiçek-evi damarları

derinde, çok fazla kuytuda..
Buz adamlar, dinlemiyorlar
buzun haykırışlarını;
O can çekiştikçe, hevesliler
onun arızasını gidermeye...
Kuşlar havalanıyor, korkup!

Organizmaya girince
iyi huylulaşan virüsler gibi
yayıldılar..
onlar
dört tarafa! !
Kuzey ve Batı'ya
Çinliler ve Orta Doğulular yayıldılar;
Avrupalılar, Doğu v Güney
kısmını zapdetti.....
Kuşlar, korktu havalandı! ! ...
*

Kozadan çıktığında kelebek olan bir tırtıldır bebek,
vakitsiz solan
delişmen yaprakları gibi evriminin güz vakti ömrünün, ağlayan güneşlerin
-bilinen yaz vakti

Ve tırtıldır kazdığı yoldan ilerleyen,
bir köstebek..
ki ağlayışların ötesinden, ardından, hep,
hep, gülücükler
verecek; ışık –
sureleri saçacak yumurta-tavuk hikayesi bilim dengiyle örtüştüğünde
aslında, öttürdüğünde sûr, İsrafil;
fikir yansımalarıyla öngörülerini insani duygunun ileri götüren
-ebedi pınarların içine hem de …
İsraf olamayacak hem o zaman, olanlar sarfiyat;
Güneşe bakmak için güneşe bakılacak!

3.
BALON İLE BEBEK VE KELEBEK

Annesinin kucağından düşerken ellerini açmıştı.
yere düşünce canı yanmadı.
hemen emeklemeye başladı sanki otomat bir örümck gibi,
çiğnediği sakızı sündürmekle yapış yapıştı elleri.
bir baloncu gördü. balonları çok güzeldi.
balonlara nasıl ulaşacağını bilemedi.
onun bacağını ısırdı. ama düşündüğü gibi olmamıştı.
balonları yakalayamadı.

bir apartman gördü karşısında. sürünerek çıktı hemen basamaklardan.
çatıya vardIğında balonu aradı gözleri
ama balonun havası sönmüş yere konmuştu kendisi.

bir kelebek gördü bebek aşağı asfaltta.
kelebek uçtu uçtu balona erişti onu tuttu ve
yukarı gelerek bebeğe teslim etti:
bebek anlamıştı. hayatının daha başlangıcındaydı
ve esas o, bu balonun içinde yaşıyordu.
bundandır ki böyle tuhaflıklar olmuştu.

4.
NOKTA GEÇİT

Camın arasından geçti
kumda oynaşmasından öte,
aynaya bakan dikine
İki taraflı olduğunu fark etti artık bu aynanın.
Arasından,
iki tarafa birden bakabilmiş.
Şimdi,
arka taraftaydı karşıdan bakanlar;
demin buradaydılar

5.
ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLENLER-a

Dallarına tutunarak kendi ağacının köklerinde;
sallandı geçiş noktası o köprü gövde'nin yüzeyinde.
indi, kıpır kıpır.. sıkı kavramış ve bakındı etrafına
~Koskoca uzanıyor bir dünya artık onun önünde!
Son’un, başlangıcı da görmüştü, bu çıktığı …
Dedi çiçeklere' Kavuşun etrafımda!
Çevirin beni! .. ve yine de gururlu...
~savrulun kendinizle: bencil de olmayın, bilinçli olun!

Başlangıcına koşuyor sonraki gün'ün.
Kanıksanmış bilimkurgu tarzındaki bir sıra dışı.. budamak için hevesli,
havadaki bit ve pire gibi şeyleri; koyundaki yün'ün....
Ve bağlamaz onları serbest bırakır;
bir-takır: takır tukur;
..... bayram da nedir? her günü bir sonraki ürünün,
bunu bilmez.

Adımlamaya alıştı ve, uyum sağladıkça erişim parametresi ona.
Anlamaya başladı çölde gittiği böyle koru'yu, tasvirsizcesine geçerek sorunsuz,
bebeğin adımları; ufka varmayı amaç edinmiş; belli uğruna döndürüldüğü şey için asla gerilememiş:
Döndürüldüğü, ama vazgeçmeyişten ileri gelen bir sürüncemeler topluluğu..
(sanırsın ki Avrupa Topluluğu) ve ele geçen bundan, gölgede barınmayan mutluluk meyvaları....

Sınırını durdurmayan tatlı-sert insan-izdüşümleri;
tomruk-alaca şeffaf-küreler gibi, dopdolu ancak...
alaşağı bayırdan yuvarlanıyorlar tepetaklak
ve olağanüstü boyutlarda şu nur-huzmesi;
ki hem dalga, o bir zerre hem de.
ama durduğu yer de belli, konumu; sürati de!

Selam durdu kartoplarına, şu an yerinden kalktığında -
Miço-tayfaları misali...
Alabildiğine capcanlı bir tersanenin umuda açılan yolculuğu-başlangıcı..
sonrasında gelen sergüzeştin seriveren sirenlerile buluşuşun arefesindeki argonautluğu....
*

'Love Cats' from 'to the forest”, here comes the probable rest: 'cut here! '
~Boyun bükerek sırıtan odağının da öbeğinden bir göz hücre karanlığın,
kokuşmuş cesetlerin arasından ulaştı o yemyeşil dallanıp budaklanmışlara!
Yosun gibi yüzüyorlardı okyanusta ve rıhtımda ve her ikisinin arasında;
yüzlerini yalıyorlar kayaların, açılıp saçılıyorlar üstlerinden onların!
ne yakın okyanusa, ne de rıhtıma uzak... açıklarında denizin;
Devasa bir şekilsiz şekil veriyor, ya da meltem; ama bulutlarız, yeliz ki yosunları biliyoruz hepimiz
~Sinema mevkinde yangın çıkmıştı, bir kişi oturuyor karanlık içinde bir yerde; bir yerler görünmeyen..
var, sinema bu nerede? Ama boşluk hava verdi başlangıcında,
sarkacı ilerliyor yelkovanın; gongu vuruyor büyük duvara kilitli-gömme saatin,
akrep sevgi serbest bıraktığında!
~Çiçekler var etraflarında koşuşan minnacık körpe kelebekler;
katışıksız kozalarından, ve kimse yok, yapayalnız kozalarından çıkmışlar!
Rengarenkler ama çimen yeşilini, ve mavi ile gül-kırmızı ve sis sarısını
saf haliyle sunmuş doğa burada ki sonra demiş 'prizma ulu gelsin! '
*

Şah mat! here, cut here, cut! whilst & hath: 'For a few dollars more! '
............
Winch of the cemeyard, told Lynch; about the sea of the west shore!
.......
Will not die, Darth; for Luke, he wants much more! ....
...
Pek iyi bilirsin, Okyanuszümrüt şarap tılsımı ve ötesi göğün;
on birinci denklemde bitişti karmaşa, on iki tane gördüğün!
Bir kuasar sundu tırtıl deliği, hiç de değil inandırıcı;
göbeğinden deldi kara deliği, dışarı değil, böyle içeri ışık yaydı!
Seni bu şık fakat içerikli ışık iletmişti dışarı, parçalarına ayırıp;
İşte şimdi dışarıyı da fethettin, bu şekil fırlıyor senin için!
*

Artık evcil-tanrısal sorunsalı’nda çehresiz mat yüzü donuk zamanın
bakışları içinden şemalsiz Odin'in
Ve tahta atları girinti ve çıkıntılarının Ege'nin
ile seyreyleyen Truva yıkılmasını bekleyemeyecek Apollo'nun, muhtaç değil!

6.
(DAL İÇİ GEÇİŞİ’NDE) GARİP BİR YER

Som altından minareler, -ta ki değin göğe– ve yaprak yaprak bitkiler, yabani, onların da üstünde;
bu yeşilin doğası anlatan ve kızılı; ve cüsseleriyle onlar devrilmezler, bu som altından kuleler …
Ey, ruby ve ağacın yemyeşili! mavisi takozun, ama ıssız bir yerde yine de döne, burgaç getire! ...
:Devrilen, hareketli kan pıhtısı gibi koyu yakutları bir araya getirmiş ve oldukça yekpare …
inşa etmişler bazılarını bu kulelerin; diğer çoğunluğuysa, tek bir zümrütten mütevellit, devasa! ...
İletişiminde kırmızıyla yeşilin, köprüler yok, yok aralarında hiçbir bağlantı; ne ki mavi rengi çıktı;
Evet, gökyüzü mavi, derin bir mavi …
dönerek ve yükselerek..
çöküyor kendisini bitki ve kulelere
doğru aşağıdaki…
ve büyük dev başını sulara damıtıyor yukarıda, görebilmek için berrak toz zerrelerini! ...
Derken gözbebeği zerreleri küçülüyor daha onun boyu’ndan, gıcırtılı harekete geçiyor kuleler yeniden!
Şehvetli uzanan dallar girerken gözbebeklerinden; dev’in yağmur suyu sarnıcı, artık bitkilerin hörgücü!
………….
…… Ağacın köklerinde duruyor bu kuleler dalların, yani yapraklarında! !
ama yeşil rengi bulandığında derin maviye ve ruby’e, ne olmuştu, ne olmuştu?
Alaca bulaca, rengarenk, sanki susmuştu
Gökkuşakları, olmak için canlı bir ton’un has yemyeşil’i, has doğasından gelen hamurundan un’un …
Yeşil yapraklar üzerinde yükselen kubbeler; en üst mevkiinde arşa ulaşan, kulelerin! !
Suya atılan taşın ilk an’ında, tabakalar üste üst binen; denizin, halkaların genişlemesi durmayacak!

7.
EVRİLİYOR DAL

Dört boyutlu zamanda, böyle vaka’dan oluşan ışık
ama oluşturamadı bir koni, üç boyutlu;
yine de, bu olayın geleceği oluştu -gelecekteki ışık konisi …
geçmişteki ışık konisini ancak artık kaybetti,
Vortex 4’ün sonlanışı vakası’na ışığı erişebilen geçmişteki olaylar dizgesini …

Yine de, değiştiremedi zamansal bu karışıklık, tanrıların köyünü:
her şey aynı, konumsal; ve çok sade …
(ne ki, bu demek değil tekrardan, işimiz zaman değil diye.)
Nedeni-zamansal bazı adamlar görünüyor bazen, veya kadınlar ancak …
Karşısında ağladığı küçük kızların…
Sessizce yürüyen tipler tarihten akan …
yürürken bacaklarını gürültülü sürüyen..
‘iki boyutlu donmuş,
havada asılmış..
bir üçüncü boyuttaki
karmaşıklaşan dördüncü boyut’tan aranan …
.. döngünün vazgeçilmezi …

Tüm bunlar aslında ama, zamanda;
köyün içine şifreleyip, gizledikleri -
kristalinde dev doğa çadırının
- mirasyedi boyutlararası
kapıda …

8.
MASUM DEVİN GİDİŞİ

Korkunun gözüne
bakarak geçiyor
ilk etap koridorlarından
korkunun,
böylesine en hızlı
akan zamanın bile
başkalaştığı;
Ve şimdi vakitsizlik
durdu! ...
Saatler değil,
Onlar zaten
vardı …

Fakat görebilirsiniz:
Parçaları sağda solda serpili şarapnelin parçalarının -
Etrafta- ve her yerde, tavanına meraklı’nın vardığı ana salonun;
Dikine aşağı uzanan, et astığın –
uzandığı çengellerin …

Devam ede dursun,
başlıyor olan ikinci koridorun saptı ikinci sapağına..
bir adımda küçük bir kafile …
bu sefer, patikamsı dar bir tünel gördü:
(dağ deviren yolcunun harmanladığı,
güneş zerrelerinin şenlik edebiyatı olduğu …
ama şekilden uzak bebek “viyak! ”
deyişlerinde …)
- “Yüksel! ” dedi kendince … ve
daldı tekrar, bu seferki
moloz anılara, gelecekteki;
karanlığın merceğine …

9.
ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLENLER-b

Bu karanlık koridordan geçerek ulaştı dinginleşebilen şuurun da karıştığı kayıplara
ama iki boyutlu olmuştu havadaki vakum yaşadığımız dünyanın gerçekliği içinde
ki soluduğunda o havayı daha hızlı hareket etmeye başladı onun bacakları;

hızlı ileterek onu vardırdı bir büyük salona, kuytu mu kuytu ve
her taraf kaplı aynalarla.
Nasıl iş, bu cam aynalar dışarıyı göstermiyor da?
Ancak kendini görüyorsun onlarda,
açık bırakılmış tek pencereden dışarıdaki bahçeye bir bakış fırlattığında...

sonuçta, ayna göstermiyor dışarıyı, pencere gösteriyor dışarıyı.
Dışarıdan girmedim, içeriden gördüm, belki de bundandır böyle tuhaf oluşu.
şaşmadan ilerledim de fakat. bunu bile ama bilemedim: büyülenmiş gibiydim.
Pencereyi kapadı: kaparken! ! ! ! ! ! ! ! .........

Bir yaratık geçti karanlığın içinden, dişleri telli, gözleri kanlı
ve arazlı ana ve ata erkilleri ile... temas etmeden, önümden! ! ! !

Cyrano'nun kendi aşkına yardım-elli serenatı bu deli çocuk aracılığıyla,
uzandı balkonun ardından suflör dudakları onun, şu çalıların yukarısındaki küçük kıza

Pencerenin yanında ve gizli bir bölme açıldı kendi kendine,
B-tülü’nü biraz hareket ben ettirdiğimde.

Ve tanık oldum; Ay en son yörüngesindeydi göktaşlarının ona doğru yaklaşan,
kümeleşmişlerdi durdukları selamlarında ve krater denizinde
de fark ediliyordu şıpırtıları suyun, B-tül’ünü çektiğimde Ay'ın.

Outro.

Sürrealizmin resmi bu, kendi genel geçer İzafiyetlerinde,
böyle-detay sırıtan bazılarına!
Böyle bir resim bu, anlamadığını sanıp bunu itiraf etmekle mükelli *
İken sırf bunu yaptı diye gurur bundan duyarak
açıklamalarını kendi vakur süredurumları ardına saklayanlara! !

Aether! !
Einstein mı yanıldı, yoksa yanılmak istemediği
içindir mi ki bir defa daha sûr borusu’nu üfledi ve ayırdı boynuzlarından
öküzün dünyayı böylece, olması gerektiği üzere?
Kocamışların kreşi’nden terfi ederek meclisi’ne çocukların;
diğer taraftan, Zardoz –6 nokta
2’si ile Zagros, Baltası’nda
Darkwood mağduru Baltalı İlah’ın
ve espirisi batağında Çiko, Felipe Ceyetano’nun..
ile de- ve “içki adı gibi…”, değil mi, John Coffey’nin?
nefesi kulaçlarında gidecek
bundan böyle! ! !

-

açıklamalar:

Türetilen: Vorsux

“intro” ksımındaki “kO(a) La” sözü, “kol kola” demek olup “koala” adlı hayvanları çağrıştırması bakımından
daha samimi bir ifade biçemi bulunması kabilinden buraya eklendi.

Biçem=biçim+anlam

Mükelli: şans eseri bir türetme oldu, ben de olduğu haliyle bıraktım.
yazarken bir kelime üredi limon sinekleri gibi. Mükellef olmak anlamınca= mesulün eli..
=mükafatı eli
-

The Green Mile filmindeki bazı karakterlerin açıklamaları:

arlen bitterbuck: Graham Grene
Doug Hutchison - Percy Wetmore
“İkisini birbiriyle”=Sam Rockwell - William Wharton
Coffey:Michael Clarke Duncan - John Coffey
Bay Jingles: Michael Jeter - Eduard Delacroix’in hapishanede dost olduğu fare
Paul=Tom Hanks - Paul Edgecomb

B-Tül’ü: tül perde anlamında, buradaki benzetme,
Sevgili şair Betül Akdağ’a atfen ve Ay’daki kraterden bahsettiği şiiri sebebiyle
-

Çift tırnakla yazılanlar filmden.

Darth: Darth Vader
Luke: Skywalker from Star Wars
Lynch: David Lynch
Hath: ‘Have’ fiilinin geçmiş zamanı olarak geçiyor

Mort d’Arhur: Tenysson adlı şairin şiirinde kullandığı Arthur karakterinin ölümü
Consuela: Zardoz filmindeki tanrı karakterlerden biri.
Bir tanrıça.ve baştan, Zed’e kötü davranmış biri ama sonradan durum değişiyor.
-
şiirin izdüşümsel arkaplan’ı:

Bölüm I: Bu bölümde, >Zed ve friend dalın saplı olduğu ağacın içindedirler. Gizli bir kovuk.
Burası kapıların geçit kapısıdır.

Daha sonradan kurgulanan zardoz filmi şekli hesabınca, öncesinde yeşil yol filminden geçerek
ulaşılan bir geçit köprüsü olan –ki aslında burası Zardoz’un uzantısı bir konaklama mevki- Vorsux 6 -2^’de
verilen uzunca bir nefes molası ve sonrasında ulaşılan Yeni Hayat filmi –yeni bir hayat…

kurgusal deneme şiiri olmaya namzer giderinden başlanan
-
İNGİLİZCELERİN AÇIKLAMALARI:
Şah mat! here, cut here, cut! whilst & hath: 'For a few dollars more! '
............
Winch of the cemeyard, told Lynch; about the sea of the west shore!
.......
Will not die, Darth; for Luke, he wants much more! ....
-

'Arthwyr Frayn died: Reconstruction has begun...':
-
'I'm Arthur Frayn and i'm Zardoz. I've lived three hundred years
and long to die but death is no longer possible... I'm immortal...'
-
'The Tabernacle, vote please, vote please! ' (Oy verin lütfen, oy verin!)
-
“Beyond Love, (aşkın ötesinde)
Beyond Death …” (sevginin ötesinde)

“It was I! I bred you! I led you! (Öyleydi, ben yavruladım ve besledim… Hayvan yetiştirdim! Ona kılavuzluk ettim!
Stay behind my aura! (Gizemli ışığımın ardında durun!)
We’ve all been used and reused… (Hepimiz kullanıldık ve yeniden kullanıldık..)
And abused! (..ve suistimal edildik)
And amused (ve bundan eğlendik)

“I want the truth! ” (Gerçekliği istiyorum)
- You must give THA truth if you wish to receive it.. (Sen, gerçeği de vermelisin, eğer almayı (da) dilersen)
“Then burn me! ” (Öyleyse, yak beni! !)

“Zardoz! Zardoz speaks to you! … (Zardoz konuşuyor size!)
The gunn is good! (!) ... (Silah iyidir!)

“Go forth! ... (Gidin!)
...

My name.. is Zed (Benim adım Zed)

I’m an exterminator.” (..ve ben bir yokediciyim..)

He..brought..the..gift..of..death (O ölümün hediyesini getirdi, yani ben)

I..have.. seen.. the future (Geleceği.. gördüm…)
And it.. doesn’t.. work (.. ve çalışmıyor)

… And then, (..ve sonra)
created GOD (tanrıyı yarattı
… And in the end, (..ve sonunda)
Re-crated man' (insanı yeniden yarattı)

-
ÖYKÜLENDİRDİĞİM ŞİİRİN ARKAPLANI:
VORSUX 6 -2^: kendilerince anlaşılmayan bir süreçten geçerek ölmeyi isteyen ve ölümü reddetmeyen
ölümsüz tanrılar, öldükten sonra Vortex Dört’ten düşerler. Ama düştükleri –aslında her zaman
yaşadıkları ve karşılarında, göz önünde bulunan-yerde bilinmeyen öte’nin, Vorsux 6 -2^ yi bulurlar.
Burası Vortex 4’e benzemekle birlikte, artık hem üretkenlikle ilgili rüyaları gerçek olabilecek, hem de
sonsuz ömür sahibi olacaklardır. Bu şansları vardır. Ölüp de düşerken bile, iki basamak daha yükselip
Vorsux 6’ya –ummadıkjları biçimde- ulaşmışlardır. Fakat anlamakta gecikmeyeceklerdir: Vorsux 6-2^’deki
“2”nin de bir anlamı vardır. Hiç “yin” “yang”dan ayrı düşünülebilir mi? Ama artık tanrılar bile bu hataya
düşmeyecekler. Böyle bir karar aldılar. Fakat yeniden ölümsüzlüklerine dönerek, bu farklı mevkinin
zevklerinden de yararlanarak hem de üretken olabilecekler:Artık burada ebedi erbunaklar yok, o çeşit
bir hastalık yok…

6 -2’nin anlamıysa, iki yükselirken, dört düşmek anlamında. Ama olaya öte yandan bakıldığında;
artık hem üretkenlik var hem de yeniden- ölümsüzlük, Vorsux’da.

Zagros’u keşfederler ve onlar irtibata geçerler… çünkü “6 -2”nin (kendiyle) birbiriyle, sebep olduğu
kaotik durum, onların hem üretken hem de ölümsüz olmaları durumunu köstekliyor gibi. Fakat aslında
2-2 durumundan çok, 3-1 galip olma durumu gibi. Yani enselerinde bir orak taşıyorlar fakat şu an için
tehlike yok. Vorsux’un “6” sı ve “2”si ”yin” ve “yang” gibi birbirine karşıt. -öte yandaysa,
üretkenlik ve ölümsüzlük birbiriyle barışık.

ZAGROS’TAKİ WIOF: Zagros denilen yer, Vorsux 2 köyü’ndeki odun ağacının içinde ancak bu köyün
artık yer ve zamanla bağlantısı kesik. Yani artık zaman olarak algıladığımız zaman, Zardoz filmindeki
2293 senesi değil, nerede olduğu ya da hangi zamanda olduğu belli değil. Wiof ise, Wizard of Oz kitabını
okuyan Zed, “Wi” ile “Of” hecelerini kapayarak ortaya çıkarıp bulduğu “Zardoz” ismiyle taş tanrı Zardoz’un
foyasını meydana çıkarmıştı, bu bağlamda. Uçan kaya baş tanrı Zardoz’a girdiğinde ise, esas tanrının
içerideki Arthur Frayn olduğunu kavradı. Ama onun da kukla bir tanrı olduğunu anlamakta fazla
gecikmeyecekti.

ARKAPLAN HİKAYESİNDEN ÖZET:

Vorsux 6 ile Vorsux 2 bile zaten ayrı ayrı yerler aslında. Birbirlerinden ayrıklar.
Vorsux= Star Trek-Generations’daki (türettiğim dişi) feminen Nexus’la Zardoz’daki (türettiğim ataerkil)
ataerkil (olan ama penis düşmanı gözüken ve bence de bundan dolayı tanrıların kendini öldürtmeye
yanaştığı.)
Vorsux: Vortex’in birleşiminden ortaya çıkan …

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 1.1.2005 20:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Akın Akça
    Akın Akça

    uzun bi zaman dilimi sayılabilesi bir dönemde yazmıstım bunu diğerlerine göre en azından. teşekkürler Barış. Zardoz hakkındaki konuya egemen olmak için aynı isimli filmi önerebilirim. belki biliyorsundur da.

    sağolasın yorumuna Barış

    Cevap Yaz
  • Barış Aluk
    Barış Aluk

    İlginç, abi sen bu sitedeki en farklı yazan adamsın.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Akın Akça