I. (a)
Evet, insan olmak için; evet, bazen yaratık olmak için
... İnan olmak yeterli; insan olmak için...
: Ay'da yürüyen adımlar, ‘tozu küre-yen-düşünceler’: *
Rüyalar, gerçeği seçerler; selamlar 'gerçek', rüyaları.
İnsanda olmaz ki yığınlar ya da yığın değildir insan:
Kaldı ki, demem; desem bile süprüntü olmazsın sen.
Kaçıp giden -hani ki- başkaca koşul kaldı mı sanki?
(Sanki farklı şartlar mı göründü?)
: Düşüncelerle oynaşırsın, çeliğe şekil verirsin orada.
Çıkardım kibritimi, ilerliyorken bu tünelin içinde.
İki yanımda duvarlar: şeffaf mavi, altımsa boşluk:
Bu “ormanın-dal kıran-koru yolu”nda ve bir korkuluk ilerliyor;
Bir baba hindi çıkıyor çatıya, gecelerin ikindisinde.
Ve bakıyor çevresine, ‘karanlıktaki-uçan kuşları’na;
Celtic-nağmeleri’nde inleyen ezgi, Anadolu türküleri gibi:
Arthwyr ilerliyor Avalon'a, önünde “hareketli-sis duvarı”nın;
… İnleyen-nağmeleri, kanlı-mağrur-ölüm kokan zaferlerin ertesinde:
Ölüm anında konuştu ama ölemiyor, geri veriyor kılıcı tanrıçaya
Kendilerine mal etti, Saxsonlar ele geçirdi Britanya'yı.
(Ve Türklerin ‘Londra Konferansı’nı yaşadığı’ …
Ve Kızılderililerin uygarlığa türkü söylemeye zorlanışları.)
I. (b)
… Okyanusun çeperi yol gösterir, Şeytan üçgenine,
Çevrintinin ortasındaki, sığıntı gölgelerin yenilgiye uğradığı.
Havada birleşir onların parçaları, ve ‘kırık mızraklar’:
Kırılmadan önce onlar, 'şekilsizler' ortaya çıkmışlar.
: Kırılmadan önce birleşmiş mızraklar; oklar atılmış
Gidilmemişken ‘er meydanı’na, kırılmadan birleşmiş mızraklar.
Geçmişe gitmiş oğul, zamanda yolculuk eden katil-
in… türevi ve bir de kurtarmış o, babasını.
Üstelik zaman dalgalanmalarına da sebep olmamış;
Üstelik kurtarmış, durmuş, düşünmüş:
… Farketmiş ne yaptığını, yaptığı şeylerden sonra:
Bunu özümsemesi ise, fark etmesinden önceyken.
“Ay’daki tünel’de dalgaların-şafağı’nda ‘kendisiyle birleşen-düşün”
İçin pek bir ‘bayatlama’ydı, “doğaya armağan-güzelleme’ler”.
Ama kaybolmayan gözüpeklik, ama çevrintinin-ortası,
: Ve ‘zamanı cellada dönüştüren-oğul’, kurtaran babasını.
Bitkilerden daha gür geliyor ‘tacını şafağa uzatan-düşüncede-
ki… duygusu’, (kendi) kalkanını eritti Caesar’ın ordusu.
I. (c)
Saniyedeki frekansları değişen dalgaların enerjisi:
Sınırsız, dalga sayısı -saniyedeki; ama, ‘bu çokluk’ içinde …
Eklembacaklılar türedi, ve ‘yer’ ve ‘zaman’ sormadılar:
’Bir kene’ için, onun gerçekliği
”Çalının hemen dibinden geçmekte olan tereyağı asiti”ydi:
.. Nasıldı, bir tavuk karartı gördü ve siyah-beyaz da gördü, bir kedi.
Ey, “boynuzunda miğfer-taşıyanlar” ve “kukuletasında-‘kalkan-sırıtanlar”!
Çoğunluk, sormazlar, fakat daraldığında damarlar …
… İlerleyen için, geriye gidenin örüntüsü yoktur -onun görüntüsü.
Büzülüşü, bu içinde ter attığın, ilerlediğin tünelin
; Görselledi bana dünün-türküsü’nü,
‘Krallara tapmayan-ülküsü’nü:
.. Ve çıkardım miğferi, ve çıkardım kalkanı;
Öyle gitmek:
Ve değil flamayı sancağa yerleştirmek, sancağı flamaya yerleştirmek:
… Bur’da sancak, oradaysa flama.
Ve değil, başkasının yerine kendini koymak:
… Kendini koymak başkasının yerine.
I. (d)
Görebildin mi bir ‘ağustos böceğindeki-bahar türküsü’ndeki-
‘Akla çağıran-sezgisi’ndeki; aslında kederli,
Çalışmaya çabalayan-dakikliğin, karınca-özentisi’ni?
Ve koşabildin mi bir hipopotam gibi, ya da bir
Denizanası gibi yüzebildin mi; omurgasız, kemiksiz …
Veya bir dinozor gibi gençleşebildin mi?
Dokunan katmerli danteller, kurt örümceği’nin gözünden
(Dev arıların petek gözlerinden seçilebilen bin bir-dünya)
‘Çanakkale virajlarındaki-uçurumu’nda, denize taş sektirdi.
(Kendi) Yalan kancıklığıyla-ilerleyen ‘bir şafağı bereketin’, sancağın;
Uzaylı gözleriyle ve astronot sözlerinde, onlarla temas kurdu:
Bulunduğum otluk, bu koru yolu, bu tünel; oldukça kuruydu.
(Ama) Su barındırmayan bu hörgüç:
Yağmur getirdi ‘merdiven altı’ ve ‘uğursuz on üç’;
Sendelerkendi dalgakıranlar, havaya şarampol patlattılar.
Sahte-şeş beşler’i, delikanlı tavlasındaki düşeş’lerin;
Yer ve zaman kaygısındayken, zar tutarken masasının altında;
Korkutuyor ‘tutulan zarlar’ı: ‘olası tutulacak-olanlar’ı …
Kendi giden kendi söyler ve yer ve zaman kaygısı
Bir havuz kaydırağından kaydırılır;
Zeminin beton olduğu …
Ve para alır ve para satar
Ve geriye kalansa ele avuca alınır, bakılır;
Ve “cenaze oto-söylemi’ndeki-tozlar”a karıştırılır:
Ve şan ve şeref bir kenara bırakılır;
Umutla bakılır doğacak yeni güne:
Yeniliklere de kucak açıp, eskiyi benimsemek …
… Koru yolu tüneli’nin-sonu’nda ‘dünden yola çıkan-
Bir yarın’ var, omurgasının kaburgalarından çekiştiren
-İçine çektiği her nefeste …
Ve ‘kıta sahanlığını belirleyen adalar’
Gibi damarlar oluştu, merkezi ol-
ma-
yan
Bir bölgede, ve adrenalin de
-Dolaşkan-kan’ın içinde suyu pompalayan:
II.
Dokuz dünya ve şekilden yoksun Odin, tahtında;
Sislerin evi Nifleheim’la Avalon birleşti
… Ama -Xanadu’dan- Xanalon’du, ortaya sıçrayan.
Ve dört geyik, demetleri arasında kül-ağacı’nın
(Dünya ağacı, Yggdrasil) Koşuyordu; *
Yurt sağlayan kendisine,
Odin’e der gibi:
“Savaşı sen başlattın.”
-
‘Tozu küre-yen-düşünceler’le anlatılmak istenen, hem ‘bir kürüme eylemi, hem de ‘kürünen düşüncelerde varlığını koruyan ‘bir küre’ anlatılıyor
geniş açıklamayı eklicem..
Niflheim ('house of mists') is the far northern region of icy fogs and mists, darkness and cold. It is situated on the lowest level of the universe. The realm of death, Helheim is part of the vast, cold region. Niflheim lies underneath the third root of Yggdrasil, close to the spring Hvergelmir ('roaring cauldron') . Also situated on this level is Nastrond, the Shore of Corpses, where the serpent Nidhogg eats corpses and gnaws on the roots of Yggdrasil.
-
In Norse mythology, Yggdrasil ('The Terrible One's Horse') , also called the World Tree, is the giant ash tree that links and shelters all the worlds. Beneath the three roots the realms of Asgard, Jotunheim, and Niflheim are located. Three wells lie at its base: the Well of Wisdom (Mímisbrunnr) , guarded by Mimir; the Well of Fate (Urdarbrunnr) , guarded by the Norns; and the Hvergelmir (Roaring Kettle) , the source of many rivers…
Four deer run across the branches of the tree and eat the buds; they represent the four winds. There are other inhabitants of the tree, such as the squirrel Ratatosk ('swift teeth') , a notorious gossip, and Vidofnir ('tree snake') , the golden cock that perches on the topmost bough. The roots are gnawed upon by Nidhogg and other serpents. On the day of Ragnarok, the fire giant Surt will set the tree on fire.
Other names for the tree include: Ask Yggdrasil, Hoddmimir's Wood, Laerad and Odin's Horse.
-
* ‘Ağacın etrafında koşan geyikler’= ‘geyiğin etrafında koşan ağaçlar’ gibi bi şey..
Kayıt Tarihi : 22.7.2004 08:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/07/22/aca-70-b.jpg)
evet yeni bir gün doğacak...
yeniliklere de kucak açarsak,eskiyi unutmadan
her şey yerine oturacak...
sevgiler akın...
TÜM YORUMLAR (1)