SYK-2’nin 2. Bölümünün Oyun’undaki karakterlere dair kısaltmaların
Açıklanışı:
*Cleannette Eryphelia = Rap’ndrell = CE =
Rp (Duchess of Eryclea’ngeth)
*X-Callon = Orphedo = X-C = O
*SBK = Savunma Birliği Komutanı
*JD = Jatdh Desmond (Jon)
Geminin içinde diyaloglar başlar aynı anda; aynı deneyimlerin içinde,
Fakat birbirinin aynısı iki ayrı kafanın içinde de …
-
INTRO
(HAMLET İLE ARTHUR AVALON SİSLERİ’NDEN
DOĞRU XANADU’YA…
Gözün ötesinde bir cennet:
Ne altın sunaklar var, ne de ‘Ölümsüzlük İksiri-Pınarı’.
Ama, her yerde var ışık:
Çok güçlü:
Ne der, onun bu havada kelaynak süzülüşü?
Eyy!
… İki kalpten uzatılıp tek yüreğe varan
Vardığıyla da bakınan:
Bir (tane) uğurlu göz…
Bu uğultulu havada, bu puslu havada,
(Ama) uğurlar ola: Böyle bir töz …!
Ve vardığıyla bakınan bir uğurlu göz
Kuşatılıyor bu şekil, doğasında evrenin…
Yıldızlarca! gökadalarla, kuasarlarca!
Safsatası karanlığı iken kainatın,
İçten yarılıp da kuşatma altına alınan.
Işıldayan-karanlığı, birbirine uzak iki mekanın:
‘Yapışık-ikiz’ uzay-zaman’ın,
Kendiyle barışıklığındaki çoğul ama
İki elin gücünü de kullanamayan bir olgu değil midir?
“Gözün baktığı para, puldur…
Çoğul görünen, göze hoş,
Heyy! ! !
Detay denir mi hiç bu cümbüşe?
Ama detaydır, sen aldanma görüntüye …
Kartallar ışıldayarak yalnız uçsalar da ‘Bulut Yüksekleri’nde
Asıl detay olan yine de bakan gözdür,
Görüp de algılayan, gördüğünce ancak algılayan,
Gözbebeğinden ziyade.
Öyle ki, yalnız değil bunca kalabalık
Birbirine değmeyen ‘gezinti-günceleri’nde
İtişip kakışırken, sokaklarda, sadece.
Sadece…
Bekliyorlar.
Neyi mi?
Belki de, son olacak bir savaş:
Birbirlerine son kez dayanmak için:
Bunu hissetmek uğruna mı çıkartılıyor yoksa savaşlar?
Para, pul, çıkarcılık vesaire..dursun bir yanda:
Bunu hissetmek uğruna mı çıkartılıyor yoksa savaşlar?
Ha?
Hele bak, Laf nereye geldi.
Saçma, saçma! Saçmaladım işte. Kusura bakma!
Sadece bakan gözün ifadeleri (olan) yığınları,
Sokakta debelenen insanlardan!
Dinleyin bakalım:
Ama, o göz yine de sende;
Sendeleye sendeleye: Peki, neden kullanmıyorsun?
Bu, ılımlılık sezilen, neticelendirişim
Ve gerçek iyimserlik arz eden başlangıç dizelerim
Akabinde şunu da eklemeliyim.
“Var olanı kullanmayan…”
Heyy!
Gülüne be bu tümceye…
Ne demişim ben, hele!
Vah bana, ha?
Ya sen ne demişsin, sen?
“Dediğini, olduğu yerde bükülüp
Genleşen, genleşip de bükülen…
Dilinle konuşarak demişsin:
Detaylardır bunlar sezilen
Ve o aynı dille konuşmayarak
Dese idin, bakışlarla bunları,
Sanki, daha iyi ederdin:
…Detaylardır bunlar (ama! ...)
Varlığından tam emin olunan.
PERDE I
SBK: Geliyorlar, Octovil’ler, Whiscorpio’lar
Ve başlarında var… Samara-medy.
Ne yapalım?
X-C: Kendiniz olun.
Kendiniz olmadığınızda kendinize bunu sorun.
Sorgulayın, olanı ve olmayanı
Ya da olan olmayanı, olmayan olanı.
Yere düşen bir cesedin çiğnenmesi
İçin, gerekir onun can vermesi.
Ve çiğnendikçe daha dik ayağa kalkan leşin
Yaşam ile bağından da duyma kuşku sen!
SBK: Haklısınız bu dediklerinizde
Ve haklısınız,
Belli belirsiz yaşayan bu varlığın çoğuna yergilerinizde.
X-C: Ha! Demek ayırdın dediklerimle yergilerimi bir kalemde
Bu basit “ve” kelimesiyle:
Belki de haklısın, ayrıdır bunlar bile birbirinden
Ama bunları ayartan, birbirinden ayıran
Hayat ile sevgimi ayırmışım ben,
[ Hayat fokurdatan bir kazan (!) ]
Yaşam hor gördükçe, kırdıkça sevgimi.
Ve ölüme gitmeyi göze alan, bu koşullarda:
Bu mudur sence, hayatla tekrardan uzlaşıyı sağlayan?
SBK: Anlayabilmekte zorlanıyorum,efendimiz.
X-C: Peki, o zaman... Lütfen susunuz.
Aman ya, anladınız ama
Susunuz dedim, susunuz, konuşmayın- düşünmeyip;
Hatta almayınız, sömürtmeyiniz içinize nefes bile
Dürüst olunca tam dürüst olmalı,
Yemek yiyince de tıka basa yemeli, değil mi yani?
Susun tabi!
Yaşamın size bağışladıklarına az bir çaba uğruna
Ne çelebilir ki insanı, kolay gidişat yollarından?
CE: …
X-C: Eyy…büyülü güzel! ! ! Dinleme sadece:
Katıl! Dinleyişin sade: Dinleyişin berrak…
Daha berrak olmaya niyetin yok mu sanki?
İçindekidir bu ama…
Ya içindeki nedir? O ayna mıdır sana
Ya da biz insanlar mı: Aynasıyız ha bu tiyatronun?
Vay canına! ...
Demek isterdim bunlardan birini ya da hepsini
Ancak ifade etmez dile getireceklerimi
Bunlardan biri veya hepsi:
Sanırım cevap hiçbiri.
Ama, ‘hiçliği anlatmayan bir hiçbiri…’:
Sen ki, ayna olmaya lüzumun da yok
Çünkü anlatmaya fazladan kabiliyet gerekir
Seni sözlüklere.
CE: Dinliyordum, efendimiz.
Bu son laf içinde ayrıca teşekkür ederim.
X-C: Ay, ben de senin o teşekkür eden dillerini yerim.
Berhudar ol şirin yarim.
Şunu ifade etmeliyim:
Bin suskunluğun dili yoktur lakayt geveze bir bağırışta
Fakat,
Bin suskunun dili yoktur
Bilincin ta kendisi olan geveze bir bağırışta:
Ancak suskunluğun bile dili kopar, gelen gerçek öpücükler ile.
Clea, sence?
CE: …
X-C: Dinliyordum, dinliyordun, dinliyordu…
Dinliyorduk, dinliyordunuz, …
…
Heyhat…!
Dinlemekten laf açıldı da
Dinlediğin için midir kendi kalbini,nedendir:
Demin dediğin ilk lafındır ve hiçbir zaman da
Sonuncu olmayacaktır.
X-C: Gelelim şu konuya?
Samara-medy’ye gelelim. Hangi konumda o şimdi?
Buna bakarak topu, tüfeği ateşleyelim.
SBK: Vorsux Derince Düzlüğü ile burası arasında,
Ama giderek, hızla yaklaşıyor
X-C: Bin dile getirişinde bir bebeğin ve bir yavrunun ilk hecesinde,
Neyi paylaşamaz bu ikisi?
Konuşamayan ama çocuğun atası bebek
İle bebeğin konuşanı ama ondan daha kocamışça’sı:
Bu yavru, bu velet?
Whiscorpio’lar ile Octovil’ler bile
Böyle bir sebepten ortaya çıkmış olabilirler
Ya Samara-medy? İşte buna inanmam ama…
Ey, kötülüğün tamahkar elçisi, gözlerin göremediği
Yüreklerinse hissetmek istemediği, korkup da kaçtığı.
Yanlış kişiye çattın ancak
Gözlerini alacağım senin yuvalarından,
O yuvalar ki, Tescilli Karanlık Mührü’dür onlar:
Aydınlığa karanlık düşman,
Karanlığa aydınlık bin pişman:
Güzeli umursamaz şeytan,
Şeytana ılımlıdır yine de güzel:
Mahkeme salonlarıdır en
Büyük suçluyu bile bekleyen.
Halbuki bu bile fuzuli sana, hem,
Bunun aksi gerekli sana.
Yargılamadan asmalı onu, Jon…!
Hazırladı, hazırlıyor o, kendi sonunu.
PERDE II
X-C: Karanlığın anlamı olsa ve böyle gelse üzerine…
Ne! Kime ne?
İyiyi hak etmeye gelirken kötü,bundan iyi bulunur mu bahane?
Dursun cümlesi mızrakların,gürzlerin,
Kalkanların ve okların
Önümüzde,
…Kaldırdığımız bu örtüyle.
Düzsün isterse hepsi de, yeri, göğü
Ve ne varsa her şeyi, her şeyi…
Bununla vururum onları:
Hatırlatmam onlara, unuttuklarını,
Kafalarından ebediyete sildikleri yegane’yi:
Hakları yoktur buna, ben var oldukça asla olamayacak da.
Bunun altındadır gerçekler: Kaldırdığımız bu örtünün;
Gam değil,hak etmeye bekleyen sevinçler.
Kimi zaman delilik belirtisi,
Has tümlüğüdür mantığın kimi zamansa
Yıkılmadan dimdik ayakta kalan,
Böylece yıldızlara selam duran.
Ama yıkılmak var mı? İşte o yok, olmayacak:
‘Baharın güz gülleri delilik’te bile sevgiler solmaz çünkü
Aksine yücelir ve batıya asla gitmez,
Her zaman doğana seğirtir.
SBK: Geliyorlar. Ne yapacağız? Çok kalabalıklar…
Göz görür kalabalık, yürek der buna saçmalık, yürek varsa eğer
Ya da farkındaysa kişi kendinden;
Ve bu an yaylanır fırlar bu adam oğlan, tıpkı yaylarından hız alan
Bir kişi gibi, üzgün bir ayrılık ile soluyan kederli yüreği gibi;
Hoplamaktan kırılmış bu aşk yatağının;
Bahsettiğim kişiye dair, her zaman olacak olan;
Bir şimdiki zaman sırasında, yüce bir sevişme anında.
araya girer
CE: Canımm, iyi ki,gemimizdeyiz değil mi? Emniyetteyiz.
X-C: Hoş dışarı çıksam ya, ama çıkamam işte:
Sana sevgimden, sırf sen korkma, üzülmeyesin diye.
Dışarı çıksam hepsi kaçacak deliği esas o zaman arardı ya,
Bu güçlü silahlardan ziyade,
Onları yapanın ben olmamdan ziyade:
Neyse haydi kalsın, kalsın…
Vesaire vesaire.
Evet,can yoldaşım, sevgilim, canım, her şeyim.
Çok konuştumm.
Haydi budala sınıfına tokat atmaya hazırlanalım.
Fazla bunlar beklemez,
Bekledikçe de ‘bebekler’
Ama bebeklemeyi de bunlar hak etmeyenler:
Bekledikçe neyi beklediklerini artık göremezler…
Neme lazım, kendilerini öldürmeye başlarlar falan.
Üzülürüz değil mi?
“Aman! ” derim buna.
Haydi ama, çok rica ederim, acele edelim.
Bu mezardaki cesetlerin katil-eskisidir Samara-medy
Ve Whiscorpio’ların
Ve hatta Octovil’lerin bile kandırıcısı.
Ve şu Samara-medy’nin daha arka tarafında kalan
O ise mezarcıdır, bu her daim,
Ölüler ölse bile, kan…
Hala kan kokan
Kabristan sahibi, bekleyicisi, baş tacı,
Zindancısı, fırıldak-gardiyanı
Whiscorpio’lar:
Batık insanlığın gizli hazinesi.
Ne var ki, lanet olsun, o doğdu çiğ süt emmişken,
Kış ayının belirtisi ilk çiyle yıkanmış ceset çiğniyor o bile şimdi.
Haydi, lafı fazla uzattım, gidelim.
Huysuzlanır ya…bunlar, değil mi…!
Ve sen Jon! Çocukları topla ve onlara şöyle de: *
Bakmasınlar ok ya da top attıkları yere;
Kök salsınlar onların içine ki, bu savaş da bitsin;
Ebediyete Devrilirken Yekpare Kötülük, iyilik kazansın;
Bakmasınlar bu hedefe, yürekleriyle iyiliği kazısınlar zamana;
Veya duymasınlar gelen emirleri, dinlesinler benlik seslerini-
Doğuştan gelen, hep sezilen,
Görmek ile ele avca geçirilebilen;
Bazılarınca inkar edilen, bazılarınca ise edilmeyen.
Demem şudur, fer gelsin gerçek bakabilen karındaş gözlere;
Kalplerinden baksınlar, her şeye, Nefret Düşmanları’na bile…
Bir denge, peki bu dengeden hariç olan ne?
Gezegenler dönüyor, sistemler ve galaksi kümeleri de.
Aklı yürek ile harmanlayamamak…belası,
İnsanoğlunun, yeterince; peki, ya görüp de, bunları seziyorsa.
Suçsuz mudur o zaman, suçlu mu?
Yoksa yaradılış mı suçludur? Yaradılışa suç bulamam:
Demek deiğildir ki;
Yaratı bize sağlamamıştır bunları başarmamızı;
Ortada olup, şeklen, bunları başaran bir yaratı görememem.
Söyle bu haklı mücadeleye savaşanlara, söyle çocuklara:
İris tabakasından bakmasınlar olaylara, gözün:
Öyle ki, fısıltısı bile yeter, tabiatından gelen sözün.
PERDE III
X-C: Rüzgarken kendisi ve alev iken,
Bir kül birikintisine dönüşmek,
Rüzgarla akıbeti, savrulmak olan.
Bu büyülü çiçek mi tecrübelenecek ve kendinden geçecekti;
Bu uykuya dalacaktı;
Bu gözler bunu mu görecekti, olgunlaşan bu çiçek,
Döşek mi kuracaktı ölüm seferine, şanına:
Avı onun şu güzel mi güzel rengarenk ve gülümser kelebek:
Bu örümcek:
…Şu lanet olası güzide ağını kurup da beklemez bile avını:
Avının üstüne attığındandır bu, onun, ağını.
Çöreklenmez pusuya yatıp ve kelebeği sarıp sarmalamaz bile-
Yeni, yepyeni, kozadan çıkan bebek kelebeği;
Avını bekler ama, üstüne atar onun, bu sefer, ağını.
İşte, insanlardan bir çiçek, bir kelebek ve bir örümcek;
Bu kesit, sarmalayan, düzeni de,
Ama bu bir gün bu da yetmeyecek.
Yetmeyecek: İnsanlık yeryüzünden
Ve var oluş sayfasından silinmeyecek:
Silgi olmayınca aşkın varlığı tarihin yazıtlarında;
…Ve yazıtların dilidir esas, silgiyi karalayan, kullandırtmayan.
Jadh, şu kadına bak bir, Allah aşkına bir bak! ! ! ...
JD: Evet, efendimiz…Saygıdeğer
Prensesimiz gerçekten sevimli ve
Etkileyicidir bence de.
X-C: Yok be, Jadth,
Bundan öte bir şeyler de görmüyor
Musun, Allahın Aşkına! ...
Çekinme, söyle ya da! ! ! ...
Büyülü bir bordo menekşedir o,
Altın süsüne hediye olarak gelen!
Papatya tarlasına konulan bir çiçek,
Hem papatya olup, renk de sağlayan kendine:
Bordo menekşeler, evlenmeye en hevesli hanımelleri,
Kıpkırmızı, kızıl aşk gülleri
Ve nadir pembe, sevgi gülleri..
Şu yüze bak, şu yüze, nasıl da konuşmadan dökülüyor
Sözcükler, ‘konuşmaya hevesli-kiraz dudaklar’dan;
Ama,’bu konuşmayan’! ...
Fakat, bu büyürken küçülen, ufalıp da kocamanlaşan
En berrak göz bebeklerinden! ! !
Kaçmaz benden off, of…
Bir dürtsem, neler dökülecek
Neler, ahh…! ! !
Bilirim:
Bu sefer göz de hem görecek;
Bir dokunsam, ne denli bırakmamaya sarılacak! ...
JD: Kurul bekliyor, Caedorph. Acele etmeliyiz.
(Kurul’un birinci asil üyesi)
X-C: İyi de,acele ederken sakın gitmeyelim ecele.
Bu ne acele yahu:
Sevgisizlikten kaybetmeyecek mi, kaybedecek olan;
E, bırak o halde de, aşkımı bir öpeyim.
Beklesin ‘Uğursuz-Düşmanları’ az
Ve, ve sanırım Jatdh,
Aynalar da ve aynalar: Bu ‘kısa vade istirahatgahlar’;
Hadi, bir aynaya bak da gel hele, gör bir güzel suratını;
Sonra gideriz biz konseye, monseye, kurula…
Kızdırmadın değil beni, tanımasam ben seni…
Şaka yahu, şaka! Ama ballı, kurabiyeli şaka:
Alınmana gerek yok yani;
Afiyetle ye- çok tatlılar ve şekerler- bu kurabiyeleri,
Baldan daha tatlı tartları.
Dostlar da yanılabilir, sakın gücenme;
Fakat unutma da şunu, küpe olsun kulağına:
Aşk kuşanmadan, sevgisiz gider isen;
Böylesine sevi ganimeti elde edilmeye gidilen bir cepheye-
Öyle ki, dürüst elde edilen bir ganimettir mevzu bahis-
Elbet kuşatılırsın, yenilirsin sonunda, düşmana;
Ama, dedim ya, sakın alınma bana.
Öpmek de gitmek istiyorum konseye, cepheye,
Hangi cehennem ise be…! ! !
Az bekle,
Az…! ! !
Köpek itleştiğinde, ışık hızına yaklaşır kaçış hızı;
Bilerek yapan bunu, korumasın da artık onurunu.
Hem bu gece! Elbet Samara-medy de öğrenecek bunu! ...
PERDE IV
XC: Bir günlük bebeklerin gözyaşını kanla suladın,
Sütlerine zehir kattın
En berbat hilelerle! ! ! ...
Sen ki, yanağından yağ damlayan bebeciği…
Fokurdayan yanardağdaki lavla! ! ! …
Gülüşüne acı kattın sen onun
O ağlarken güldüğünü aslında bildin
Ve ona ağladın sende
Bu kadar da zalimsin
Ve/ ama zekisin,
Ama kötüsün, çok kötü ve cezanı vereceğim! ! ! ...
Duam odur ki, evet dualarımı gerçek kılacak sözlerim.
Çıkaran sen, kininden yağlanmış ucu
Dolunayda parlayan kılıfından kılıcını…
Ama bilesin,
Güneş’tir veren kaderine hazmettiğini Ay’ın,
Ona kendi payını, Ay’ın yeryüzüne yansıtığını!
De git haydi! ...
Git de gelesin, gelesin ki göresin;
Git ki kuşanasın, en zorlu cenk bekliyor seni! ...
De ki halkına:Burada yenileceksin sen! ...
‘Güçlü-kötü’nün yenilişi öncesi’dir burası,
Sense hiçbir zamana ait olmayan zavallılık,
Sefillik budalası! ! ! ...
Merhametin gözyaşlarını takınsan kaç para?
Bu ayak takımı tavırları:
Bulutlar gibi dağılır,
Yeni açan gökkuşağının- yağmurun ardından.
‘Varlıkla yokluk arası-müsveddesi’,
Yokluğun kıymetini bile bilemez:
Senin gibi, bitik, yitik, acınası-köle,
Gelecek günlere umut hasat edemez:
Ve nasıl da yıkanır ruhu karın;
Onun çamurunda, güneşin kar’ı, ‘vaftiz töreni’nde.
PERDE V
O: Buraya gel mahzun prenses, buraya:
Dünün mahzun-ürkek prensesi,
Cesur, mutlu kraliçesi ve olgun, bugünümüzün:
Seni görmek istiyorlar, diliyorlar elini sıkmak.
Dilleniyorlar, sıkmak istiyorlar..
“Kimdir”, “görelim” diyorlar,
bu “Peri-Kızı-Mozolesi’ni, ‘Dolun Ay-Işıtan’…
Rp: Evet,doğrudur efendimiz bu..
Icno’ya gün doğurdum,
Olmasına oldu,ama nasıl yaptım bilmiyorum
Bunu …
O: Bir laf vardır, Kraliçem, bir laf!
Hoş bir laf.
Hoş, bilirsiniz ya! …
Derler a …
: ‘Düşünerek içilmiş-testisi’nin suyun, içine onun fareler doluşmuş
Vay ki, vay!
Aman, haber almıştır bunu mendeburlar.
Ne var: Bilincin karışmadığı saf istekte
Hiçbir engel olmuyor, tasa yoktur.
Rp: Yani:
…
Dinledim efendimiz gönlümün sesini zaten artık, yani.
Yoksa kazandırabilir miydim ki bize, halkımıza, bu zaferi?
O: Biraz dinlenmeliyim.
Yorgunum şimdi.
Yol yorgunu.
Nice zaferler vardır ki, kısadır ömrü,
Verilmemiştir çabası içten
Bitmez mayası, niceleri de vardır ki,
İlhamı gelir onun en öbekten.
Emek, verilen, yorar; sebebidir:
İşleyen bilekler habire hamur yoğurur.
Rp: Bunlar ne güzel, ne güzel laflar ediyorsun, jjj
O: gülümser
O: Tılsımı bende kalsın, iletisi sende:
Var ki, ulaş:
Çünkü; getirendir ilhamı ilham vericiye, ileti
Ve iletidir ki, o, yapandır da tılsım, tılsımı.
Rp: Aslında bu kadar çetrefil olan bir konuyu ne kadar
Güzel özetlediniz, ustaca bir dil, ne kadar…
Diller habercisi tek bir dilin ve o dilden
Ulaşılansa, o lisan, daha yekpare
O: Evet çetrefili berrak doruklara, karanlık derin göllerden taşıyan
Biziz o kişiler sevgilim, her şeyim! ...
Ancak bu demek değil ki, inanan, gayret eden
İnsana bu konu çetrefil: Değil, değil! ...
Bu bizim sıra dışı-yalanlayamaz da fakat-
Büyüklüğünü sevgimizin.
O: Evet, bende oluşuyor binlerce dil bir anda-
Coşkunun getirisi- her yerde
Ve / Ama, aslında,bunu başarandır tek bir dil
Ve bu tek dil gelip de seninkini bulur da
Artık, hiç sözü edilebilir mi
‘İki Maddi Ayrık Dil’in, kalabileceğinden çoğul?
Rp: Leb demeden de leblebiyi anlıyorsunuz, haşmetlim!
Deyim yerindeyse…
gülümser
O: Dönsün artık çark, gökkuşakları müjdelesin baharlar:
Görsün artık ‘kardan buzlu-Icnoweasle Zihni’ bir fark;
Yaratandır farkı aşk ve sevenler aşka inanmazken inanır ki,
Bu olsun da artık ‘Icnoweasle’ın sihri! ! ! ...
Yoksa çağırırdım Merlin’i de,
Zor değildi:
Uğurböceğimize bile gerek duymazken biz seninle,
Onu doğal ortamında bırakarak,biz büyüterek:
E, bu büyük büyücü bize faydalı ne yapacak?
Kayıt Tarihi : 1.6.2004 14:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!