Hadi eniştem. Kocaman adamsın. Boylu-poslu… Babayiğit… Yakışmıyor o yatakta öyle yatman.
Aç gözlerini bir bak teyzeme. Bekler durur başında. Canım çok yanıyor demeye çalıştı telefonda. Dağıldı sesi titreşimlerle… Doluştu içime. Kabarıverdi yüreğim. Tıkandım. Dua edeceğim teyzem demeye çalıştım taaa kilometrelerce uzaktan. Haykırmak istedim… Geceyi parçalamak. Uzun bir ses çıktı gırtlağımdan. Kanıyordu sanki! Balkona fırladım nefes alabilmek için. Çiçekleri suladım gözümün yaşlarıyla. Hani acıdan tümden solarlar mı bilmem sabaha kadar.
Benim de canım çok yanıyor teyzem. Bilirsin sülalemde sevdiğim çok az kişiden biri eniştem biri sensin.
Babam hastalandığında bu yaz, önce Yaradana karşı sorumlu olmamak için sonra kendi içimde sıkıntıya düşmemek için gelmiştim ya… Anlatabilmek için babam diyorum işte biliyorsun. Hak ettiğinden değil. İlk defa bedenine ellerim değmişti o zaman. Kız kardeşimle beraber yataktan kaldırmak ve yatırmak için. Bir de çok terlediğinden çamaşırını değiştirmek için. Öfkelendim o anda biliyor musun teyzem. Ne işim var burada dedim. Zaten gitmem için arkadaşlarım da zorlamıştı. Beni tanıyorlardı. Madem hasta… Ölüm var. Olsun varsın bir gör dediler. Bu olsun varsın lafına çok kızmama rağmen yine de işte ölürse rahat ölsün diye alelacele bilet alıp, akşam yola çıkmış sabah Düzce’ye inmiştim. Depremden sonra dümdüz olmuştu şehir. Çoban Restoranın karşısında imiş yeni terminal. İndim ama eskilerden kalma bir yer göremedim. Uzun sürer şimdi o sırada hissettiğim yabancılık ve ne işim var burada, niye geldim sanki düşüncelerinin çatışmasını anlatmak. Sokakta yürüyen herhangi bir adamdan daha yabancı babam bana. Hep düşünmüşümdür. Öldüğünde eğer ben sağ isem ağlar mıyım? Bilemiyorum. Ateş düştüğü yeri yakar derler ama o düştüğü yerde ben var mıyım orası belli değil işte.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
:(
Kış geliyor... Kuzineyi yakmalı... ısıtmalı yürekleri...
Gözlerini açması dileğimle... duamla..
Acil şifalar diliyorum.
Sevgimle
Şifa dileklerimle, Paylaşımınıze teşekkürler bacım
Selam, sevgi ve saygılarla
Seyfeddin Karahocagil
mükemmel bir paylaşım...
duygusal ve örnek olacak bir yaşam penceresi...
rabbim acil şifalar ve güzellikler bahşetsin...
sevdiklerine ve kendisine...
Bir kaç kere bu yazıyı gerçekten sen mi yazdın diye adına bakıp durdum.Okudukça,kanadım.Bildiğin gibi de tele sarıldım.
İki insan portresi ,iki ayrı insan biri kanından ,canından ''baba'' demekte zorlanılan biri,diğeri enişte..teyzenin eşi..
Karşıdan bakınca garip bir duygu sarıyor insanı.
Aslında çok fazla yazıp da ne kendi ne senin canını yakmak istemiyorum.
O koca yürekli,koca bedenli ve koca kafalı insana dualarımı gönderiyorum şimdi.
Geçmiş olsun diyor,sevgimle öpüyorum canım.
Etkilendim.İnsan gibi insan oluşundan..Ender rastlanan 'eş' meziyetleri olduğundan ve en önemlisi de senin enişten ve teyzene hissettiğin sevgi duygundan..
Duyguların daim,ilhamın bol olsun..
Sevgilerim yüreğine...Selamlarımla..Hatice Güler.
Rabbim tez zamanda sağlığına kavuştursun.
Dularımız sizinle.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta