Aç Aşkın Mutfağı
Biliyor musun Hayrettin?
Sabah yürüyüşlerimde önümde uzayıp giden gölgemle konuşuyor, yanımdan geçen kedilere göz kırpıp el sallıyorum, bazen beni takip ediyorlar çok şirinler…
Sonra o köprü çıkışındaki incir ağacının yapraklarının kokusunu alabilmek için adımlarımı yavaşlatıyorum...
Çok pis saçmalayasım var bu gece
Belki de hafiften deliriyorumdur kim bilir…
Kendi kendine konuşmak çok daha iyi aslında, yıllarca tane tane anlatmaktan ama bir türlü anlaşılmamaktan yorulduğumdan herhalde sağır kulaklara susmayı tercih edişim…
Lezzetli bir yemek yapabilmek için, önce sebzeleri boğmalı, sonra parçalamalı ve en sonunda da ateşe atmalısın Hayrettin…
Böyle söyleyince bir cinayet mahallinden bahsediyorum sanıyorsun…
Öldüğünün farkında olmayan, kalbini gözyaşlarıyla boğmuş, duygularını paramparça etmiş ve yandığının farkında olmayan...
Düşünemeyen, kendi kararlarını veremeyen, başkalarının hayatını yaşayan…
Dürtülerini aşk sanan, açlıklarını birbirinin teninde anlık doyumlara ulaştıran.
Bir sürü ceset var etrafımızda...
Ve bütün bunlar aç aşkın mutfağında pişen ama ruhu doyurmadığı sürece daima tabaklanacak olan tek menü…
-Peki, sen hiç âşık oldun mu Mine
-Hayır
-Ben sevdim, kendimden bir parça gibi içimde taşıdım ama hiç sahiplenmedim.
Olduğu yerde iyilikler içinde olmasını diledim.
Bir gece bana ”tatlı rüyalar” demişti
O gece o tatlı rüyayı görebilmek için gözlerimi yumdum ama sanırım tatlı rüya saatini çoktan kaçırmıştım…
Hayat zaten kaçırılan anlardan ibaret değil mi?
Mine Kul
Kayıt Tarihi : 5.10.2025 02:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
https://youtu.be/Coc6KoSfAkE?si=ZlT5nz8PX5R5lLcg
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!