Absürtmüş Gibi Görünen Şiir

Mehmet Ali Selamoğlu
9

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Absürtmüş Gibi Görünen Şiir

Bir sabah uyandım, çay bardakta yüzüyor,
Bal, kavanozu terk etmiş, saksafon çalıyor.
Kedi kravatı bağlarken, toplantıya geç kalmış,
Gökyüzü maviyle değil, limonla boyanmış!

Elmalar rüyada samba yaparken,
Tavşan, pizzayla satranç oynatmakta...
Ay, tost makinesinden seslenmekte bana:
“Gel birlikte uçalım, kanat verdim. Al sana!”

Dalgalar tost severmiş bu yeni evrende,
Yastıklar sır tutamaz, konuşurmuş herkesle
Mantık uyuyunca, düşler girermiş devreye,
Bu şiirde her şey olabilir, yeter ki gülümse!

Maymun markete girmiş, almış bir dosya; muz yerine
Fişi de almamış, çünkü güveniyormuş, çekmeceli makineye.
Bir tost makinesi piyanist olmuş bu arada,
Ekmekli besteler gönderiyormuş kalp atan fanlarına.

Kalemler greve gitmiş, imza atmamış,
Mantarlar dans etmiş, gökyüzü alkışlamış.
Saç kurutma makinesi, filozof gibi konuşmuş:
“Evren bir tosttur aslında, ama biraz yanmış!”

Toplantı düzenlemiş uçan balıklar küçük bir karada
Gündem maddesi: Deniz neden bu kadar ıslak?
Gölgem bile benden kaçmaya çalışırken,
Evdeki sandalye benden borç istemiş, çok saçma!

Buzdolabı seçime girmiş, vaatleri çok net:
“Her sebze mutlu olacak, yoğurtlar özgürce terleyecek!”
Çoraplar sırayla şiir okumuş salonda,
Bir tanesi âşık olmuş prize, kanepenin kenarında.

Tavandan sarkan saatler geri saymış neşeyle,
“Dün yarın olmuş” demiş biri, diğeri uyuyakalmış hayretle.
Merdiven yukarı değil, içe doğru çıkmış,
Çaydanlık filozof olunca, “Var olmak demlenmektir” diye fısıldamış.

Kurabiye canavarı başlamış meditasyona
“Tatlı hayaller için önce iç huzur” demiş.
Kırmızı balon doktora yapmış kuantumda,
Her zıpladığında yeni bir evren yaratmış havada!

Saksıdaki kaktüs sabaha karşı rap yazmış
“Dikenlerimle Dans!” adıyla birinci albümü çıkmış
Klavye kendini gitar sanmış, tellere bastıkça
Ekranında “Aşk” yazmış ama dili Tayca!

Bir salyangoz gazeteci olmuş, haber şu:
“Bugün kaplumbağa maratonu kazandı, şok şok!”
Çamaşır ipi yıldızlara mektup yollamış,
Satürn’den yanıt gelmiş: “Sakın bana umut bağlama.”

Bardaklar tiyatro yapmış, Romeo bardak Juliet fincan,
Sahne sonunda hepsi kırılmış, gözyaşları limonlu.
Hapşıran bir bulut yağmur yerine konfeti yağdırmış
Ve gökkuşağı bir DJ gibi ışıklarla remix yapmış.

Rulo halinde zaman satılmış bir manavda,
“Yarım kilo geçmiş,” diye bağırmış bir kurnaz da
Para yerine gül dağıtılıyormuş bankada,
Faiz oranı: Üç defa gülümsemeymiş bir ayda!

Kalem kutusu siyasetçi olmuş, vaatleri renkli:
“Her çocuk pastel düşler kuracak!” çocukluğunda
Armut yetkili seçilmiş, yemin töreninde şöyle demiş:
“Güzel kabuk şart! Meyve olmak yeterli değilmiş.”

Kuşlar okula gitmiş, eğitimi görmezden gelip zorbalık öğrenmiş,
Sınavda “adam nasıl çarpılır diye” soru beklemiş.
Bir sinek ressam olmuş, kanatlarıyla tablo çizmiş,
Adı: “Uçuşta Felsefeye Soyut Bir Bakış.” imiş.

Kanepe, terapi seansı başlatmış evde,
Sorusu: “Bugün kim kendini koltuk gibi hissetmekte?”
Klima aşk ilan etmiş buzdolabını eriten sıcağa,
Kediler bile gülümsemiş bu sahte aşka.

Mikrodalga evlenmiş bir tabakla, düğün çok sıcakmış,
Nikâh şahidi kettle, bir damla buharla ağlamış.
Gözlükler caz çalmaya başlamış sokak lambasında,
Dinleyiciler: Üzgün saksılar ve kahve kupası üzerinde bir panda!

Bir çekiç resim çizmiş, sergisi lavaboda açılmış,
Konuklar arasında çamaşır deterjanı ve bir de askılık varmış.
Kalorifer şiir yazmış, teması: “Yanmak ruhsal bir yolculuktur”
Ve perdelik kumaş ağlamış, çünkü eski flörtü ütüymüş.

Kurbağa astronot olmuş, Ay’da kahve dükkânı açmış,
Menüde “Uzayda latte” ve “Meteorlu cheesecake” varmış.
Bilgisayar faresi marangozluk öğrenmiş,
Özgeçmişine de “duygusal destek birimi” yazmış.

Karpuz dedektif girmiş sahneye: gözleri lazer gibi,
İpuçları bulmuş ekmek kırıntılarında, bu çok manidar
“Bir tabak eksik bu hikâyede,” demiş, aynaya bakarak:
“Aynalar yalan söylemez, sadece ters bakar!”

Çekmece açıldığında içinden Mozart çıkmış,
“Ben aslında bir çataldım,” diye sözlerine başlamış.
Geçmişte-şimdi ve gelecekte, kutular müze yapılmış,
En çok ilgi gören paylar ise ekranda: “Bir fırının duygusal krizi!” imiş.

Trafik lambaları stand-up gösterisi yapmış,
“Yeşil düşün, kırmızı geç, sarı... Biraz dans et!”
Bir halı uçarak podcast yayını yapmış:
Haftanın konuğu: “Dondurma ile geçmişe yolculuk.” muş.

Takvim günleri arasında tartışmış:
“Ben pazartesiyim diye, sen niye hep bana sinirli oldun?”
Saksıdaki fesleğen aşkın ustası olmuş,
Fikri ise: “Kokla ve bırak, hayat bir yapraktır. Solarsa solsun.”

Ve karpuz dedektif yeni bir dosyayla geri dönmüş:
“Bir kayıp tabak, son kez mikrodalgada görülmüş!”
Gözlerini kısmış, lazerlerini hafif titretmiş...
“Bu evrende hiçbir kırıntı tesadüf değildir,” demiş.

Tavuklar satranç turnuvası düzenlemiş çatıda,
Ama taşlar yumurta, kurallar mayonez kutusunda.
Bir bardak kendini filozof sanırken:
“Dolu olmak mı zor, yoksa boş kalmak mı?” diye sormakta.

Yorgan karaoke söylemiş gece yarısı,
“Dört Köşe Bir Hayat Ve Yumuşak!” mış şarkısı.
Elektrik süpürgesi aşk mektubu yazmış duvara,
“Sen varsan tozlarla bile dans ederim!” demiş gözyaşıyla.

Kapı zili müzikal hazırlamış,
Başrol: Makarna ve kaşık, aşkları hem sıcak hem karışık.
Bardaklar protesto etmiş çay partisini,
“Bize hep sıcak muamele, biraz serinlik isteriz!” diye bağırmış.

Karpuz dedektif dosyaları incelemiş lazer gözleriyle,
Yeni gizem: Kırılmış bir kurabiye ama kalbi hâlâ taze.
Ve tost makinesi geri dönmüş, şöhret peşinde:
“Ben artık DJ Toster, tanıttım kendimi evrendeki her ekmeğe!”

Son dizeleri yazarken tost makinesi dans etti,
Karpuz dedektif lazerle “Hoşça kal” çizdi.
Mikrodalga ve çaydanlık alkışlarla vedalaşırken,
Gözlüklerim sahneden jazz notalarını hediye etti.

Pencereyi açtım, güneş patenle girdi içeri,
“Günün anlamı: Her şey, gülümsemekle başlar!” dedi sempatik peri.
Çekmece Mozart’la kapandı, çatal da ona selam verdi
Ve halı, yayınını sonlandırdı: “Hayal gücü sınırsızdır,” dedi!

Karpuz dedektif son kez aynaya baktı, derin:
“Şiir tamamlandı ama gerçeklik hâlâ saçma bir oyun,”
Tavuklar yumurtalardan sahne kurmuş olsa da insanlığa,
DJ Toster yeni albümünü duyurdu: “Sonlansın Artık Evrensel Zulüm!”

Ve şimdi sessizce gülümsüyor
Ozan Selamoğlu Mehmet Ali
Okuyana bu anlamsız şiirini
Bu şiir eğlence değil… bir yazarın hayal gücü

Mehmet Ali Selamoğlu
Kayıt Tarihi : 18.10.2025 03:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiir, gündelik nesnelerin ve olayların deliliğe göz kırptığı bir evreni anlatıyor. Şiirde, gerçekliğin ayarlarıyla oynayıp hayal gücüne alan açmayı denedim.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!