Abidin Dino, Fikret Mualla Ve Dostluk... ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bugünlerde başımı bozulan dolabımın buzluğuna sokup düşünüyorum. Hayır, daha o kadar delirmedim, sadece aldatıcı bir ‘sonsuzluk’ tasavvuruyla avunurken aslında ‘sonlu’ bir varlık olduğumuzu küçük bir buz dağının içinde hatırlamak iyi geliyor bu sıcaklarda. O sırada takıntı halinde dinlediğim bir şarkı çınlıyor evin içinde. Yaşlı bir İtalyan, şarapla yıpranmış sesiyle haykırıyor. Preferisco Cosi... Öyle tercih ettim, diyor. Artık yaşamayan şarkıcı ara verince, kemanların hayatın uçuculuğuna inat iç geçiren kederli sesi, müziğin mucizevî bir lütuf olduğunu hatırlatıyor.

Kimseyi kırmak istemem ama biliyorsunuz değil mi, biz ortalama 80 sene yaşıyoruz. Hayatı ciddiye alıp kendine daha iyi bakanlar ve aramızdan şanslı olan bazıları bunun üzerine en fazla on beş, yirmi sene daha koyabiliyor. Maalesef o kadar. Bütün acılar, pişmanlıklar, hiç unutamadığınız o eşsiz mutluluk anları, kırgınlıklar, “seni değil öbürünü seviyorum” itiraflarının çirkin türevleri, “senden daha zekiyim, yakışıklıyım, zenginim, güzelim, yetenekliyim” böbürlenmeleri, her daim haklılığını savunan, çaresiz sayıklamalar o buğulu ‘rüyanın’ içinde olup bitiyor işte. Varoluş hakikatimize, sevmeyi öğrenerek bazen sevilmemeyi tevekkülle kabullenerek mana katmaya çalışırken, koyu bencilliğimizle paramparça ettiğimiz duygulardan geriye kalanlarda teselli buluyoruz ancak.

Bu aralar bir buz yığınının içine başımı sokup vedalaşmak zorunda kaldığım kibirli bir dostun ardından böyle acayip şeyler düşünüyorum işte... Bir yandan da o hırıltılı adamı dinliyorum. Preferisco Cosi, diye haykırıyor... “Öyle tercih ettim, bu benim seçimim” diyor... Onu dinlerken hiç ölmeyecekmiş gibi davranan ‘meşgul’ dostları bağışlamayı kendime telkin ediyorum. Bu sıkıntılı, zorunlu kabulleniş biraz da hayatın hızla eksildiğini fark etmekle ilgili sanırım.

MUALLA’NIN KORUYUCU MELEĞİ...

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta