Evet bugun 4 Haziran Pazartesi...
Kırlangıçların sesi,
Martıların cilvesi
Az ileriye konan
Leylekerin gülüşmeleri
Hep hayatın çekişmezliği,
Hep hayatın...
Yine Pencereme başımı yaslamış
Sokaktaki parke taşlarını sayıyordum.
Kamburu çıkmış yaşlı amca,
Ak sakallı,yırtık hırkalı...
Ellerini yanlış yerlere açmış dileniyor.
Gözyaşlarını akıtıyor,göklere dalıyor...
Bir ekmek parası,
Bir yorgan yarası,
Evlat acısı...
Bir örümcek var tepemde ağ yapmış
Annemin dantelinden ibaret
Öyle acaip sokağımız var ki;
Her gün başka türlü yüz görmen gerek.
Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip
Tiz bir sesle
"Biraz sevgi
Biraz hüzün
Az kullanılmış bakir sözüm..."
diye mırıldanıyor..
Gözlerinden kahredici bir tebessüm okunuyordu.
Sözlerinden dolayı ağlıyordum
Göz yaşlarımın nemliliğinden,
Pencerem buğulanmıştı
Bir film şeridi gibi geçiyordu zaman,
Her daim filmlerde rastlardım oysa
Başrollüğüne soyunmuş,
Aktörlüğün havasındayım,
Hemde figüransız bir aktör.
Off !
Zeliha teyze
Her zaman ki gibi elindeki süpürgesi ile
Sokaktaki top oynayan çocukları temizliyordu,
Bir tezgahtar bağırıyor,
Bir gökyüzü ağlıyor,
Bir ben ağlıyorum...
Geçmiş fotoğraflarıma baktığımda,
Hepsinin bir oyundan ibaret olduğunu
Daha iyi anlıyorum.
Ben anlaşılması güç
Aşklar gördüm
Hepsi labirentten ibaret
Ben naylon aşklar gördüm
Hepsi oyundan ibaret,
Oyun dediğin ne ki;
Sadece çocuk olmak gerek,
Mevsim kokulu,
Yılları soluklu bir hayat gerek,
Ah abı hayat!
Mevsimler içinde mevsimdir adın,
Sen bilemezsin;
Kuş ötüşü ile incinen
İnsanın yüreğini
Çare gösteremezsin ölümü,
Melhem süremezsin üzüntülerime,
Ah ab-ı hayat!
Sahil kenarında nostaljiliğin var,
Bir bebeğin avuçlarında kokun,
Bir annenin bağrıdır hüznün
Mavinin esrarıdır gökyüzün.
Naif Durgun
Kayıt Tarihi : 23.10.2017 13:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)