Metrelerce dalgayla sahile vurdu gözler,
Kıyıda ki sessizlik sağırlıktan,
Konuşmuyor diller ellere,
Yavaş yavaş ölüyor yürekler,
Ya gel anlat bize çiçek bahçelerini,
Ya da küfrü dinlemeden uzanalım sonsuzluğa,
Gece sabaha çıkıyor mu?
Güneşe bak, aydan sonra doğuyor mu?
Yarına yaklaşıyor mu?
Geçmişte kalıyor mu?
Gözlerini aç!
Sonsuzluğu görebiliyor musun?
yürekte alev alır mı ankara ayazında,
korkuyorum ateşten,
korkuyorum kaynayarak akacak göz yaşından,
korkuyorum uzaklara dokunamamaktan,
ve korkuyorum toprağı ıslatmaktan...
Ağlarla örülmüş kerpiç evden bakan masum yüzler,
Taştan avlu sınırlarında,
Bir bir sıkışan göz damlalarında,
Güneşin sarısını bekliyor,
Apartmanlara gömülmüş şehirler,
Sokak lambalarının söndürdüğü yıldızlar,
Bir kadeh özlem var bardağimda,
Her safhasında son duble hasretim,
Kutup yıldızını gösteren gözlerin,
Samanyolun da onca yıldızın arasında...
Gülmeye başlayan dudakların,
Seni bırakırsam,
Neyi anlamlandırabilirim?
Gülüşüm buz keser çölün ortasında,
Neyi abartabilirim ki,
Evren bile genişlemekten vazgeçerken...
Gündüze yakın tutuyor gülüşlerin,
Zamana meydan okuyorum seninleyken,
Halat atıyorum güneşe,
Haftaları aylara, yıllara uzatıyorum,
Asırlar istiyor bizi ve sana dokunuşumu,
Gel bugün, bugünler ikimizin,
Bir sabaha uyanıyorum,
Günlerden elveda,
Güneş, yine istemsizce çıkıveriyor,
Odaları kemiklerle sarılmış iki blok arasından,
Oysaki yıldızlar hala dinliyor ağızları,
Birkaç güzel cümle kalmış hayatı anlatan,
Bir sabaha uyanıyorum,
Günlerden elveda,
Güneş, yine istemsizce çıkıveriyor,
Odaları kemiklerle sarılmış iki blok arasından,
Oysaki yıldızlar hala dinliyor ağızları,
Birkaç güzel cümle kalmış hayatı anlatan,
Bir adım
ARKA SOKAKLARA
Kısık yanan ve patlamış lambalara
Fitil sıkıştırılmış şişelere
Yanan kalplere
Kırık kalemlere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!