Gittin
Bir lamba bıraktın ardında
Açık
Her gün sen geleceksin sanırım
Yumruklarım körkütük kapıyı
Sonra
Bir çocuk olsaydım keşke
Utanmadan sıkılmadan
Hoplaya zıplaya
Oyun gibi oynasaydım hayatı
Çocuk olsaydım keşke
Miras kalmış uzak diyardan yalnızlık
Gidip almak gerekir vakit geç olmadan
Turnalar tünüyor her akşam pervazına penceremin
Artmasın diye yalnızlığımız bulutlar tutmuş nefesini
Ve bir turna daha vurulup düşüyor pencereme
Başladı yine hakiki yalnızlığım
Ütobik hayallerin içinde
Boğulmak üzereyim
Bir çıkar yol ararken
Kendimi el ele seninle
İrem bahçesinde gezerken buluyorum
Tükenmeden şu deli çaylar
Bir tas su içmek
Nasip olsun bize
Gelmeye el vermese de ömür
Papatyalar içinde cananı görmek
Nasip olsun bize
Pasaportsuz geçtim ümidin dar boğazından
Malım mülküm neyim varsa yüreğimdeydi
Miadını doldurmuştu sevdalar yurtsuzdum
İmkanı yok geri dönemem geride kalanlara
Yalandan yolculuktu rüyadan uyandığımda
Mecnun diyince
Uçsuz bucaksız çöller gelir aklıma
Bir de Leyla
Ferhat diyince
Aşılması zor dağlar gelir aklıma
Bu semtin çocukları
Umurlarında değil
Akıp giden iki zamanın götürdükleri
İyi kötü bir şanstır artık gelecekleri
Ne tuhaf şair adam
Onlarda buluyorum kendimi
Gün akşam oldu
Sarardı perdeler
Eşikte ben
Hasrette gözlerim
Anlaşıldı
Yoksun bu gün de
Biram ve sigaram
Sizsiz yapamam
Dipsiz kadehtir sevgili
Sigaramın yol çeken dumanı
Vazgeçmek ne mümkün bu oyundan
Hangi meyvenin tadıdır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!