İçimdeki bu karamsarlık ne zaman biter bilmem
Yüzyıllardır susuz kalan toprakların ahı var sanki üzerimde
Gelmeyecekmiş gibi dururken güzel günler
Düşürmek üzereler maskelerini mutluymuşum gibi görünenler
Sahi ne zaman bitecek bu maskeli balo
İhanet edenlerin seviyorum demeleri
kaldırımların kirli yerlerinden yürüyorum
düşünüyorum
yaptıklarımı yapamadıklarımı ve zorbaları
evet zorbalardır bizi hayata küstüren
bazen bir ölüm bazen bencilce bir tutum
deli gömleği misali benliğimizi çepeçevre kuşatan
o kahveyi severdi bense çayı
güldü mü, güllere öğretirdi en güzel şeklide açmayı
ağladı mı, hüzün kaplardı semayı
o bir gülümsese şekersiz içirirdi çayı
aşk rengine boyardı asık suratlı Ankara’yı
Biliriz yaralı yüreklerin acısını
Gönüllerine düşen her bir gözyaşının isyanlarının bir parçası oluşunu
Geceyi dost bilip tebessümü unutuşunu
Yaralarını gizlerken ki dik duruşunu
Biliriz satırlar arasına saklanmış bin bir parça kırgınlıkları
Yararken ruhsuz kalabalıkları
Pes ettiğim yerdeyim
Son hecedeyim
Kelimeleri seçebilsem
Cümleleri kurabilsem
Belki haykırabileceğim
Fakat bir adım ileri gidemiyorum
Ben kimsesizler mezarlığının merhamet dilencisi
Yalnızlığın bir başımalıktan öte gitmediği bu çorak diyarda bir sefil
Sesimi yükseltecek sessizliğimi bölecek bir söz çıkmaz madem
Bu diyarda kalsın düşlerin en derini
Bu diyarda diğer umutların yanına gömülsün en temiz en çocuksu hayallerim
Size parıltılı yarınlar söylemek isterdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!