Abdurrahim Karakoç'a Mektup Şiiri - Yoru ...

Ahmet Tevfik Ozan
322

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Karakoç, Karakoç; Koçsun, Karasın! ...
Lakin 'ak'dan, 'Akgünler'den haber ver(!)
Satıp bir 'Yalan'ı, bin bir dolara,
Fakirlikten, Fukaradan haber ver(!)

Kesme boynuzlan, yer yok koyacak!
Sormasan ne çıkar, Millet soracak!

Tamamını Oku
  • Bekir Yalçınkaya
    Bekir Yalçınkaya 01.01.2009 - 20:49

    ESKİMEYEN BİR ESKİ DOSTA
    İlmi, vicdani, imani, ahlâki ve de muhabbetî boşluğu yakaladığı an oraya vâsıl olan, Ey eski ve inkitalı zamanların yeni dostu, sevgili Doktorum, nezih ahbabım Ahmet Tevfik Ozan! .
    Ben; köşesine çekilen şairlerden ziyade dostlarının arasına fikri güzellikleriyle gelip yerleşen kalem ehillerini daha ziyade severim. Sizi de böyle bir manâ içerisinde buluyor ve şiirlerinizin yer aldığı sayfaların keyfini sürdüğümü ifade etmek istiyorum.
    Bir google Tık'ına; 'Şair Bekir Yalçınkaya! ' cevabı veren Yeni Ufuk, Sondakika ve Hedef Ankara gibi gazetelerin yazıişlerinden ve de KTV'den tanımış olduğunuz dostunuzdan Selâm ve dualar.!

    www.bekiryalcinkaya.tr.gg

    Cevap Yaz
  • Durdu Şahin
    Durdu Şahin 04.06.2007 - 13:48


    Muhterem Ağabey,
    Affınıza sığınarak Abdürrahim Karakoç ağabeyimizle ile ilgili yazdığım üç-beş satırı sizle ve okuyucularınızla paylaşıyor bu vesile ile saygılarımı iletiyorum.
    Allah yar ve yardımcınız olsun
    Selamlar...

    Abdurrahim Karakoç Kimdir?

    Ömrünün her karesinde,
    Söylediği türkülerin bestesi de,güftesi de,
    Özü de, sözü de hep gerçeklere ayarlı olan;
    Notasında kulak tırmalayan ses,
    Rotasında insanı ürküten
    Ve endişeye, kuşkuya sevk eden bir işaret,
    Cümlelerinde yerini sevmeyen,
    Çiğ ve iğreti bir kelime olmayan;
    Sırat-ı müstakim üzere olmayı
    Ve hep öyle kalmayı
    Kendisine en büyük şeref,
    Şan ve baş tacı bilen,
    Yönünü de yorumunu da kıbleye dönük tutan,
    Ömrü boyunca yatan taşları mesuliyetini idrak etmiş,
    Manevî değerlerle kendini donatmış
    Vatandaş haline getirmeye uğraşan,
    Maveraya ve mâneviyata
    Sırtını bir kere olsun dönmeyen bir insandır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Yüklü duygularla yazdığı yazılarda da,
    Sözü en keskin
    Ve etkili bir şekilde
    Muhatabının anlayacağı bir biçimde dillendirdiği
    Buram buram vatan,
    Millet ve memleket kokan,
    İnsanı yüreğinden yakalayıp
    Yükümlülüklerini kuşandırarak
    Yükseklere kanatlandıran şiirlerinde de
    Hep akıllı bir cesaretin bizzat kendisi görülen;
    Kutsala ve kutsiyeti olana,
    Hak ve hürriyetlere,
    İnsanî ve İslâmî olana saldıran
    Ve salyalı ağızlarıyla leke bulaştırmaya uğraşan,
    Fikirleri bozuk,
    Fiilleri art niyetli,
    Düşünceleri yenilenmeye yenilenmeye küflenmeye,
    Bakterileşmeye başlamış,
    Dileklerinde bir tane olsun
    Millet ve memleket eksenli iz bulunmayan,
    Konuştuklarından asla ve asla haz alınmayan,
    Aynı küflü nakaratları tekrarlaya tekrarlaya
    Birbirini yiyip bitiren dişliler gibi
    Kendi kendilerini bitiren
    Ve sonu karanlık,
    Geriye dönüşü olmayan dipsiz uçurumlara götüren
    İnsan suretindeki yılanlara karşı
    Bir defa olsun geri adım atmayan bir dik duruş örneğidir,
    Abdurrahim KARAKOÇ

    Yüzlerinde,
    Yüreklerinde,
    Bahçelerinde,
    Bohçalarında hayra yönelik tek bir desen,
    Tek bir lisan bulunmayan,
    Bulundurmayan;
    Fakat yalanla gerçeği,
    Şapla şekeri,
    Sapla samanı birbirine karıştırıp
    Kafaları bulandırmayı çok iyi bilen densizlerin,
    Dengesizlerin,
    Değersizlerin karşısında dut yemiş bülbül gibi
    İnsanı utandıran bir sessizlikle kalmamış,
    Millî ruhun insanı cesaret abidesi halinde tutan
    Ve mukavemet gücünü besleyerek
    Onu herkesin imrendiği
    Ve örnek aldığı,
    Dostlarının öncü bir uç beyi bildiği,
    Düşmanlarının ise fikirlerine karşı olmakla birlikte
    Prensiplerine,
    Vakarına,
    Yiğitliğine hayran kaldığı bir gönül eridir,
    Abdurrahim Karakoç.

    İmanla eylemi hayatın teknesinde yoğuran,
    Fikir çilesini çeken,
    Okuduğunu hakkıyla okuyup değerlendiren,
    Sloganların tuzağına asla ve asla düşmeyen,
    Hep kendi değerleriyle
    Ve kendi gibi yaşayan,
    Gölgede duranların gölgesinin olmayacağını haykıran,
    Madenî olanı değil
    Gerçek manada medenî ve manevî olanı
    Yüreğine ilikleyen,
    Eğitimi yaratana dönüş
    Ve yaratılanı terbiyeye yöneliş olarak algılayan,
    Batılda inat eden kafaları değil
    Hakka itaat eden kafaları kendine yakın bilen,
    İlimde,
    Fikirde,
    Sanatta derinleşip temelli değer yargılarını
    Teferruatıyla bilmeyi önemseyen bir çile adamıdır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Kendini de,
    Kendine güvenenleri de aldatmayarak,
    Ha¬kikate kavuşmanın çetinliğini bilerek
    Ve bu çileyi göze alarak,
    Yalancı vaat ve umutlara kapıl¬madan,
    Ruhunu ve kalbini
    Her türlü yabancı
    Ve yalancı fikir akımlarına karşı uyanık tutan,
    Bu yalancı
    Ve yabancı fikirlere kapılıp
    Yörüngesinden çıkanları hakikate döndürmek için
    Olanca gücünü sarf ederek yazan, konuşan,
    Doğru kararlar alarak yerinde sabır göstermenin,
    Yerinde en soylu bir direnişin
    Ve şahlanışın örneklerini veren bir mücadele adamıdır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Maarifi de,
    Marifeti de,
    Erdem ve fazileti de çok önemseyen,
    İç bünyesinde özümseyen,
    Kendini aşmaya cehdetmeyenleri yaşamıyor sayan
    Arif ve âkif bir şahsiyettir;
    Her şartta ve her zamanda
    “Fırtınaya karşı yaprak değil,
    Kökünü toprağın derinliklerine salmış olan çınar dayanır.”
    Gerçeğine inanmış olup
    Ulu bir çınar örneği sergilemiş,
    Her türlü fırtınaya ömrü boyunca kahramanca direnmiştir,
    Abdurrahim Karakoç.

    İçinden geleni içinden geldiği gibi dile getirmiş,
    Desinler diye hiçbir şey söylememiş,
    Hiçbir şey yazmamıştır.
    Allah’tan başka hiçbir varlıktan korkmayan
    Bu yaşayan alperen,
    Bütün icraatlarını da
    Sadece Allah rızasını düşünerek
    Ve umarak gerçekleştirmiştir.
    Ahmaklara ve alçaklara
    Allah’ın izniyle hiçbir zaman boyun bükmemiş,
    Oyunlara gelmemiş,
    Kendisini yolundan alıkoymak için sunulan
    Oyuncaklara kanmamıştır.
    Derin düşünceyle,
    İleriyi gören,
    Olacağı sezen zekâsıyla,
    Tesirli kelamı
    Ve bazen gül gibi uzattığı,
    Bazen gülle gibi attığı,
    Bazen de mızrak gibi tuttuğu kalemiyle
    Mazlumun savunucusu,
    Tek kaygısı para, menfaat,
    Tek düşüncesi üçkâğıt,
    Tek işi zulüm olan zalimlerin hasmı olmuştur,
    Abdurrahim Karakoç.

    Okumadan yazmadığı,
    Bilmeden söylemediği için
    Yazdıkları hep okunmuş,
    Söyledikleri tutulmuştur.
    O halk edebiyatının yaşayan en büyük şairi,
    Nefi’den sonra en büyük hiciv üstadıdır.
    Şiirleri insanı uyandırır,
    Koşturur,
    Coşturur,
    Düşündürür,
    Dillendirir,
    İnsana mukavemet gücü kazandırır.
    Aslını, atasını hatırlatır,
    İlmi artırır,
    İmanı kuvvetlendirir,
    İnsanı yüreklendirir.
    Ülkü,
    Ülke,
    Vatan,
    Millet,
    Bayrak,
    Maneviyat,
    Onun şiirlerinde gerçek anlamını bulur,
    Okuyanlara yitirdiklerini buldurur.
    Maziyi hatırlatır,
    İstiklâli önemsetir,
    İstikbalin nerede olduğunu gösterir,
    Abdurrahim Karakoç.

    “ Ezanlar ebediyen okunsun,
    Bayrağımız kıyamete kadar
    Güzel yurdumuzun üzerinde dalgalansın,
    Vatan bölünmesin,
    Camilerimiz,
    Kışlalarımız kapanmasın,
    Hürriyetimiz elden gitmesin,
    Birliğimiz dağılmasın,
    Gücümüz zayıflamasın,
    Dostlarımıza umut ve güven verelim,
    Düşmanlarımıza korku salalım” diyerek,
    Olması gerekenleri,
    Herkesin anladığı dilden
    Olanca samimiyetiyle muhataplarına iletir,
    Abdurrahim Karakoç.

    Türkçeyi en iyi bir şekilde bilen
    Ve şiirlerinde,
    Yazılarında hizmetimize sunan,
    Millet şuuru gibi
    Dil şuurunu da vazgeçilmez bir değer olarak gören,
    Milletiyle ve bu milletin hakiki evlatlarıyla
    Tam bir kafa ve gönül bağı kuran,
    Sanatını ezelî
    Ve ebedî gerçek sanatkârın hizmetine veren,
    Benini yok saymasına karşılık
    Benliğini her zaman var kılan,
    Zalimlere karşı bütün vakarını kuşanan,
    Tefekkür sahibi olduğu kadar
    Tevekkül sahibi de olan,
    Dünyada dünyalılara değil
    Dünyayı da yaratana bağlanan,
    Dostuna tam dost,
    Hakkın ve halkın düşmanlarına ise çok yamandır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Düşünmek,
    Fikir üretmek,
    Fiillerini daha bir disiplinli hale getirmek,
    İdealist ve insanlığa faydalı olmak,
    Her zaman yüksek fikir ve düşüncelerle yükseklerde uçmak,
    Yüreklerde yeşerip açmak,
    Bütün zamanını güzellik ve erdem üretmekle değerlendirmek;
    Çöl kuraklığındaki gönüllere yazılarıyla,
    Şiirleriyle hayat kaynağı olmak,
    Gerçeklerin yoluna sular gibi çağlayıp akmak,
    Dostları ve yarenleri için kendini unutmak,
    Maddi ve dünyevi ihtiras nedir bilmemek,
    Bizleri ötelere doğru umutla taşımak,
    Sorumluluk,
    Soyluluk ve saygıyla yoğrulmak,
    Aklıyla duymak,
    Yüreğiyle bakmak,
    Bilmek için gayret gösterenlere
    Her zaman bir ışık yakmak,
    Dağıtan,
    Bölen,
    Parçalayan değil toparlayan olmak,
    Az sözle çok şey anlatmak,
    Mükemmelliklere,
    Orijinal güzelliklere
    Etik ve estetik özelliklere kucak açmak,
    Bilmediğini de bildiğini de çok iyi bilmek,
    Bildiklerine uygun yaşamak,
    Laf değil icraat,
    Şamata değil, faydalı işler gerçekleştirmek,
    Vakarını ve ağırlığını sürekli korumak,
    İnsafı,
    İdraki,
    Saygıyı,
    Seviyeyi inadına yeşertmek,
    Mazlumların yanında olup
    Konuştuğu zaman yüksekten değil
    Fakat yürekten ve yürekli konuşmaktır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Kısacası,
    Örneği pek fazla bulunmayan,
    Dostluğundan emin olunan,
    Sözlerine güvenilen,
    Dürüstlüğü örnek alınan,
    Gayretine gıpta edilen,
    Ahlakına hayran kalınan,
    Mertliği dillere destan olan,
    Şiirleri ezbere bilinen,
    Ferasetinden,
    Cesaretinden övgüyle bahsedilen,
    Doğduğu günden beri
    Hep sırat-ı müstakim çizgisinde yürüyen,
    Yükümlülüklerini çok iyi bilen,
    İlmî,
    İnsanî,
    İslamî,
    Yerli ve millî özellikler taşıyan,
    Ahdine sâdık kalan
    Ve sadece kendine benzeyen bir güzel insan,
    Bir büyük şair-yazardır,
    Abdurrahim Karakoç.

    Durdu Şahin

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Celil
    Hüseyin Celil 12.06.2006 - 09:27

    Yüreğine sağlık hocam çok güzel bir taşlama saygılar

    Cevap Yaz
  • Mehmet Baş
    Mehmet Baş 10.05.2006 - 00:10

    Gelip gidip bu şiire takılıyorum. O kadar beğendimki tarif edemiyorum. Bir miknatis gibi ha bire beni kendine çekiyor bu şiir.Tabi ki yazarını kutlamakta bizim asli bir görevimiz oluyor. Saygılarımla hocam. Mehmet Şükrü Baş

    Cevap Yaz
  • Kuba
    Kuba 18.04.2006 - 02:41

    amca sizi buralarda görmek ne kadar güzel... şiirlerinizi okumaya devam inşallah...
    inşallah herşey gönlünüzce olur...

    selam ve dua ile...

    Cevap Yaz
  • Zülfikar Yapar Kaleli
    Zülfikar Yapar Kaleli 26.03.2006 - 13:22

    Harika bir taşlama
    Yüreğine sağlık.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Baş
    Mehmet Baş 12.02.2006 - 16:00

    Bir taşlama ancak bu kadar güzel olur hocam sizi ketlarım

    Cevap Yaz
  • Durmuş Kaya
    Durmuş Kaya 07.02.2006 - 23:46

    Merhaba üstad,
    Sizi burada buldum ve ilk şiirinizi okudum. Çoktandır özlemiştim zaten. Tebriklerimi selam ve sevgilerimi sunuyorum.
    Durmuş Kaya

    Cevap Yaz
  • Durmuş Kaya
    Durmuş Kaya 07.02.2006 - 23:35

    Merhaba üstad,
    Sizi burada buldum ve ilk şiirinizi okudum. Çoktandır özlemiştim zaten. Tebriklerimi selam ve sevgilerimi sunuyorum.
    Durmuş Kaya

    Cevap Yaz
  • Durmuş Kaya
    Durmuş Kaya 07.02.2006 - 23:17

    Merhaba üstad,
    Sizi burada buldum ve ilk şiirinizi okudum. Çoktandır özlemiştim zaten. Tebriklerimi selam ve sevgilerimi sunuyorum.
    Durmuş Kaya

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta