Sevmedin beni, lânetlendin, esrarlı bir aşkın kara büyüsüyle
Baktın yüzüme bir daha bakmadın, aptal bir kızın iç güdüsüyle
Belki severdin beni bir zaman, makul bir bayanın öngörüsüyle
Söyledin sevmediğini lakin, histerik bir kadının gülüşüyle
Karanlık sokaklarda dolaşırken yanıyor uzakta bir sokak lambası
Gidiyorum yanına, bugünlerde ısınmak ateş pahası
Koklayıp havayı, çekerim içime, is-duman karışımı
Kurtulmak mümkün değil bu şehirden, kaçmanın da yok faydası
Ölmek
Ürkütür
Ölmemek
Korkutur
Yalnız ölmekse
En kötüsüdür ölümlerin
Şiir yazmam lazım
Yoksası yok
Ben yokum onun ötesinde
Aklım dumanlanmış
Sallanıyor gözümün önünde
Can denen mefhumun ucuz bir portresi
Uzakta ve karanlıkta duruyor Şair, elinde bir tebeşir
Yazıyor ki bembeyaz bir duvara, manifesto gibi bir şiir
Yazılanlardan korkanlar öldürüp de onu ediyorlar teşhir
Yazık ki o güzel sözcükler gassal oldu; duvar ise teneşir
Sözlerinde binbir nakış bugün yapmam gerek Ezber
bozar sözlerin(in) sessizliği bana yankın Yeter
dedim kendime dik dur be adam kal biraz Muteber
Yanımda naçar bir arkadaş var; yorgun, argın ve dargın
Bilmem ki hangi camdan yapıldı neden bu kadar kırgın
İçindeki dalgalar hangi denizin, baya bir hırçın
Çarpıyor kayalıklara, çıkarıyor sudan bir yangın
İndiğimiz inişler dönerken yokuş olmasa
Her güzel yazın ardından kara kış başlamasa
Güne doğan güneş akşam vakti birden batmasa
Sarmazdı bedenimi ne bir dert ne de bir tasa
Aklıma geldin nedense sen vakitten ve hakikatten arınmış bir gecede
Sonra dinledim nefesimi birden ama çoktan gitmiş; yok galiba yerinde
Öğrendim ki nefesim, aramaya çıkmış seni, ta gecenin saat birinde
Soluk soluğa geldi yanıma tan vakti, seni bulamamış galiba bende
Bilmem bilebilir misin: kendi hakkında bilmediklerini,
Gerçeklikten saklayıp da hayal dünyana gizlediklerini,
Üstünü karalamana rağmen bir türlü silmediklerini,
Sen bunları yaparken herkeslerin seni izlediklerini,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!