Sivas ili Kangal ilçesi Avşarören köyünde doğmuştur, ilkokulu köyünde, ortaokulu Gürün'de okuduktan sonra Sivas İlköğretmen Okulu'na parasız yatılı öğrenci olarak girmiştir. Başarılı görülerek Yüksek Öğretmen Okuluna seçilen A. Tüylü, Ankara'da Hazırlık Sınıfı'nı okuduktan sonra, A. Ü. D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girmiştir. Fakülteyi ve Ank. Yük. Öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Muğla Fethiye lisesi'nde beş yıl öğretmenlik yapmıştır. 1983 yılında Hacettepe Ünibersitesine Türk Dili okutmanı olarak girmiş ve bir çok fakülte ve yüksekokulda Türk Dili dersleri vermiştir. 1987'de Ürdün-Amman'da bulunan Türk Kültür Merkezi'nde 'Türk Dilini ve kültürünü öğretme, yayma ve yaşatma' faaliyetlerinde bulunmuştur. 1992 yılında sınavla Dışişleri Bakanlığına Bölge Uzmanı olarak intisap etmiştir. 1994-1998 yılları arasında Özbekistan / T.C. Taşkent Büyükelçiliğinde, 1999-2000' de Azerbaycan / T.C. Bakü Büyükelçiliğinde Ataşe olarak görev yapmıştır. 2001-2005 yılları arasında yine Bakü Büyükelçiliğinde görevlendirilmiştir.
Halen Dışişleri bakanlığı Bölge uzmanıdır.
Gazi Üniversitesinde Prof. Dr. Bilge Ercilasun rehberliğinde hazırladığı 'Mehmet Akif'in Şiirlerinde Sosyal Meseleler' teziyle masterini tamamlayan A. Tüylü, aynı üniversitede başladığı Azeri Şair Dramaturg 'Hüseyin Cavid'in tiyatroları' konulu doktora tezini hazırlama çalışmalarını Yard. Doç. Dr. Mehmet Önal Yönetiminde sürdürmektedir.
Yazarın, Türkiye'de ve yurtdışında, birçok gazete ve dergide, Türk Edebiyatı, Azeri Edebiyatı, eğitim, kültür, çağdaşlaşma, Türk Dünyası, Filistin Türkleri ve Azerbaycan konularında makaleleri yayınlandı.
A. Tüylü, Azeri üniversitelerin, Türk edebiyatı ve özellikle Millî şairimiz Mehmet Akif hakkındaki kaynak yetersizliğini görmesi üzerine Bakü'de 1995 yılında 'Mehmet Akif Ersoy'un Şiirlerinde Sosyal Meseleler' adlı eserini, 2005 Azerice yayımladı.
İngilizce, Arapça ve orta düzeyde fFarsça bilen Abdullah Tüylü, Özbekçe ve Azerice Türk Lehçelerine de hâkimdir. Emekli öğretmen Nurten Tüylü ile evli olan A. Tüylü iki çocuk babasıdır.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!