Sıkıntı; içimdeki bilmece,
Sıkıntı; her cümlenin içindeki hece.
Sıkıntı; fırındaki ekmek,
Sıkıntı; potadan kalıba demir dökmek.
Sıkıntı; ! sıkıntı verdi, gerdi! .
Sıkıntı! , uzaklardan geldi içime girdi! .
Ustalar olmazsa! yoktur devletin.
Ustalar olmazsa! olmaz ekmeğin.
Ustalar olmazsa! silahsız kalır askerin.
Ustalar olmazsa! yaya kalır milletin.
Eğer yoksa ustan! ve dahi yoksa noksan,
Bir sürü davarın! oyuncak olmuş elinde millet!
Hepsi beter! birbirinden sonu zillet!
İşin kötüsü, gerçekten birşey sanıyor yaptığını,
Bilmiyor! zavallı kendini yıktığını.
Yarım yamalak! şurdan burdan
Her birisi tutmuş bir ucundan!
Kendini arayan, olamaz baş.
Eğer olursa! kafana düşer taş.
Talip çok çok,ama tabip yok
Anlatan çok çok, nafile deva yok.
Ya uğraşırız geçmişle
Ben! dedim dardayım!
Sen! sandın hastayım,
Ben! dedim hastayım.
Sen! sandın yastayım.
Ben öldüm!
Sen gömdün!
Ey gafiller! Türk ölmedi daha.
Atın! tutun! alın! satın! yazın!
Elinizden geleni! ardınıza koymayın.
Bu millet! başını bulur.
Masaya yumruğunu! vurur.
Dut'un dibinde,
En kuytu yerinde.
Yol geçer önünde,
Deniz görünür ötede.
Bize mekan oldu,nicedir burası
Dikenle! doldu önü arkası.
Nasıl sıkılmasın canım
Nasıl akmasın gözyaşım
Nasıl ağrımasın başım
Sen ne dersin! be arkadaşım!
Neden gülmez yüzü milletin
Gördüğüm herkes kaybetmiş, umudu.
Bekleyip duruyor, gözlüyor durumu.
Yalan herşeye kılıf olmuş! .
Doğru artık sapıtmış durmuş
.HÜKMEDEN dersen.! . kaf dağında burnu.
Kapkara gözlükler, görmez kimse onu...
Amcam kızınca, der davar.
Şimdilerde anlıyorum, bu adam ne kibar.
Davar az! herşey duvar!
Duvara ne söylesen! anlamaz davar!
İnsan! insana lazım.
Taş olana! insan ne lazım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!