Abdullah elinde Saz ağlasın
Ey şehir ey gurbet
Zelihaların zalim ey mısır
Işığım var benim
Valizim köyümün ışıklarıyla dolu
Ve annemin dualarıyla
Abdullah elinde saz ağlasın
Yaz şiir ağlasın...
Gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Gurbet üvey annedir abdullah
Gurbet vefasız sevgili...
Gurbet ateştir yakar
Sıla nehirdir akar
Abdullah elinde saz ağlasın
Ak yangınlarıma köyüm
Gurbetteyim
Bir hasretle ölür her yusuf gönül
Gönlüm de gurbette
Ağla yakup
Gurbette hiç yüzü güleni görmedim
Sıla sıla...
Diyor ve ağlıyor garipler
Gurbetim cimri
Öleceğim köyüme hasret
Yare hasret
İş mi benimkisi..
Güneş batar çöker karanlık
Uzakta yar...
Gurbettesin abdullah
Abdullah bir şiir yaz ağlasın
Abdullah elinde saz ağlasın
Abdullah yolunda kış ağlasın yaz ağlasın
Ana uzakta
Yar uzakta...
Nasıl yaşanır bu dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Sıla yar
Gurbet ağyar
Abdullah günlüğünde gurbet türküleri yansın
Sıla yar
Gurbet ateş
Elinde saz
Sıla için ağlasın gözün
Yüzüm gülmesin
Sıla yar
Kara kuru ekmek uğruna düştüm bu gurbete abdullah
Gurbet kuru ekmekten başka ne verir
Sıla yar
Sıla dere dere gönlümün kuraklığına akar
Abdullah
Gurbet ateştir yakar
Hiç eksilmesin bu ateşli türküler
Ağlasın hep elinde saz
Kaderine gurbet yazılmış
Kaderine ateş yazılmış
Abdullah
Bitsin artık bu gurbet
Diyorum ve ağlıyorum gurbette
Kara kuru ekmek sofranda abdullah
Dertli ellerin dertli sazında...
Bırak sazı elinden sazın yandı abdullah
Söylenmez "gurbet" kelimesi dilim yandı abdullah
Gurbet ateşten bir parçadır
Sıla yar
Gurbettesin ağla abdullah
Somurtkandın gurbettim
Dilimde gurbet türküleri
Çekilir şey değildin gurbetim
Garip ettin gurbetim
Dertli ettin gurbetim
Gurbetteyim sazım dertli...
Gurbettesin ağla abdullah
Gönlümün derdi de az değil abdullah
Gönlüm de gurbette
Gönlüm ateşte
Gurbet ateş
Dünya gurbetinde gönlüm
Gurbettesin ağla abdullah elinde saz
Abdullah günlüğünde ateştir gurbet türküleri
Hiç eksilmesin bu ateş bu gurbet türküleri...
Köyüm yıllar sonra geldim sana
Karşıma dikildi yeni beşikler yeni mezarlar
Dedim ve ağladım
Hiç eksilmesin bu ateşli türkülerin abdullah
Ağladım
Gurbete düştüm abdullah küçük yaşta
Yakubu andırıyor kanlı gözleri sılanın
Günlüğümde gurbet türküleri
Günlüğümde yanık türküler...
Gurbet ateştir çöldür...zeliha mı var her gurbette
Gurbettesin ağla abdullah
Kara kuru ekmek uğruna düşmüş gurbete kaç abdullah
Bir bulut gölgesine bile koşmaya hazır ayakları...
Ağlasın abdullahların elinde saz
Kaderlere gurbet yazılmış
Kaderlere ateş yazılmış
Yar uzakta
Kara kuru ekmek uğruna bu gurbet
Gurbettesin ağla abdullah
Dertleniyor abdullah
Abdullah’ın günlüğünde yansın gurbet türküleri
Abdullah’ın günlüğünde ateş
Eksilmesin
Yar uzakta
Tattı gönlüm gurbeti ve ateşi...
İbrahimin ateşine denk o ateşi
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Bir yusuf gönlüm bir mısırda
Gelecek mektuplarda gözleri
İple çekiyor bayramları
Dualarında sıla
Rüyalarında yakup...
Gurbettesin ağla abdullah
Dünya gurbeti gönlümün
Ateştir gurbet
Günlüğünde gurbet türküleri
Günlüğünde yanık türküler...
Bülbül gibi dertli
Pervane gibi dertli
Dertli Adem gibi...
Abdullah günlüğünde yansın gurbet türküleri
Gurbette mi öleceksin
Bitsin artık bu gurbet
Gurbettesin ağla abdullah
Gurbette ölmesin Allahım abdullahlar
Ana uzakta
Yar uzakta...
Nasıl yaşanır bu ateşli dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Ağlıyor gurbette abdullah
Bitsin artık gurbeti
Allahım
Cennetin yolu yokuş
Sılanın yolu yokuş abdullah
Sıla en süslü kuş abdullah
Bitsin artık gurbet abdullah
Yalvar Allaha
Gurbet ateş değil cehennem
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Gurbet kuru ekmekten başka ne verir
Gurbettesin ağla abdullah
Gurbet ateştir yakar
Bitsin artık gurbet
Kara kuru ekmek sofranda Abdullah
Dertli ellerin dertli sazın...
Bırak sazı elinden sazın yandı abdullah
Söylenmez gurbet kelimesi dilim yandı abdullah
Bitsin gurbet Allahım
Dünya da ateşten bir parça güneşten
Hasreti tattım ve yandım
Gurbetlerin en dayanılmazı dünya
Abdullah olan nasıl unutsun cenneti...
Cennet değil ki, dünya
Yar uzakta
Bitsin gurbet Allahım
Çıktı cennetinden
Dünyaya düştü abdullah
Abdullahın yanık gönlünde gurbet türküleri
Yusuf gibi yanık gönlü gurbette
Yusuf gibi kuyuda
Beklenen teselli bir tek tacir eli...
Yusuf gibi mısırda şimdi o
Beklenen serinlik gibi zeliha
Abdullahlarda ateştir gurbet...
Sılada yar
Sılada ana
Yar sılada
Bitsin gurbet Allahım
Nasıl unutayım sılam seni
Desin ve ağlasın abdullahlar
Hep ağlasın abdullahların elinde saz
Bitmiyor gurbet
Bitsin gurbet Allahım
Bilirim
Ok gibidir insanın bağrını deler gurbet
Sevincin öldüğü yerdir gurbet
Gök yüzüne bakmak unutulur...
Sokakta ip atlayan çocukları bile görmemişim
Baharın geldiğini fark etmemişim yıllarca
Ve karıncaların toprakta dolaşmasını seyretmemişim yıllarca...
Ateşti gurbetim yandım
Ateşti gönlümün gurbeti yandı Allahım gül hasretle..
Bitsin gurbet Allahım
Hep ağlasın abdullahların elinde saz
Gurbette yok ne bal ne şerbet
Bitsin gurbet Allahım
Bilirim ve bilir abdullah
Dertli eder gurbet insanı...
Zalimdir gurbet
Ana uzakta
Yar uzakta
Bitsin gurbet Allahım
Gurbet tuzak mı
Ölmüş kaç gönül bülbül kuşu gibi tuzakta...
Dünya en zalim gurbet
Duydum gül Yusufun hazin hikayesini
Ateştir her gurbet
Bitsin gurbet abdullah
Bana sor...bilirim nedir gurbet
Gurbeti ateşi tadan
Ağlar derinden
Kan akıtır ciğerinden
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Dert bitmez gurbette
Bitsin gurbet abdullah
Benim de tattığım gurbet mısır değil...
Bitsin artık bu gurbet
Köyüm güzel yıllar sonra geldim
Karşıma dikildi yeni beşikler yeni mezarlar...
Bitsin gurbet abdullah
Ben de çocuk yaşta gurbeti tattım
Genç yaşımda ateşe düştüm ben de
Bitsin artık bu gurbet
Ben de bir dertliyim
Gurbet aratmaz ateşi
Günlüğümde yanık türküler
Bitsin gurbet abdullah
Nasıl seveyim
Gülmeyi unutturur gurbet
Zehir olur içtiğin şerbet
Cehennemdir gurbet sıladır cennet...
Ağladım gurbette hiç gülmedim ben de
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Bitsin gurbet Allahım
Gönlüm de gurbette gönlüm de bir abdullah
Bitsin artık bu gurbetler
Dünya da bir gurbet dünya gönlümün gurbeti...
Gönlüm de bir yusuf gibi ağlatıyor bir yakubu
Aslı ateş dünyanın
Dünya aratmaz ateşi
Ateşten öte bir yakışla yakar dünya gurbeti...
Bu ateşi nasıl seveyim
Bu dünya gurbet sıla tek cennet gönlüme...
Sılaya doyamadım
Yakan ayrılıktır gurbet değil...
Ateş ayrılıktır gurbet değil...
Bitsin gurbet Allahım
Gurbetlerin en zalimisin en dayanılmazısın dünya
Bu dertli gönül nasıl unutsun cenneti
Soframda dünya bir kara ekmek gibisin
Zıkkım gibisin yedikçe öldüğümün farkındayım
Sılaya doyulmuyor
Bitsin gurbet Allahım
Güneş bile düşman gurbette
Dilimde ateş gibi gurbet türküleri
Bitsin artık bu gurbet
Bitsin gurbet abdullah
Bana sor...ben de bilirim ateş olduğunu gurbetin
Tek derdim köyüm...
Hangi gurbet zalim değil ki
Ağlansın halime
Sılaya doyulmuyor
Ağlansın gönlümün haline
Gönlüm de zalim bir gurbette
Bitsin artık bu gurbet
Cehennem gurbetten zalim mi Allahım
Güneş batmıştır benim için çökmüştür karanlık
Hatırlarım köyümü
Elimde dertli kalemim
Bitsin artık bu gurbet
Dökülüyor dilimden dertli türküler
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Köyüm sana doyulmuyor
Köyüm yıllar sonra geldim sana
Bitsin artık bu gurbet
Karşıma dikildi yeni beşikler yeni mezarlar...
Güneş batmış çökmüştür karanlık
Elimde dertli kalemim
Gözümde yaş
Ağlıyorum
Bitsin artık bu gurbet
Amacım iki dilim ekmek
Çoluk çocuk için öncelikle
Gurbet iki dilim ekmekle yakalamış beni de
Kara-kuru ekmekle yetinirdim
Gurbete hiç gönlüm yok
Sıla aşığıyım ben
Fakirliğimin kurbanıyım ben...
Dağ yazılarla dudaklarıma köyümü yazmışım ben
Gurbeti neşe hırsızı bilmişim hep ben..
Derdim hiç bitmez
Geceler boyu ağlarım
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Güneş batmış çökmüştür karanlık
Gönlümde sıla
Damarlarıma kan sıla
Beni dirilten can sıla
Benim de gurbetim zalim
Gönlümün gurbeti kadar
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Güneş batmış çökmüş karanlık
Bir kalemim dert ortağım
Dertli eder gurbet insanı...
Dertli eder gurbet insanı...
Hatırlamışım köyümü
Elimde kalemim
Hasret yakıyor
Bal damlıyor dilimden:
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Allahım
Bu kadarda mı dertli edermiş gurbet insanı...
Gurbet gecedir...yıldızsız bir gece
Gurbet kuyudur...dipsiz
Gurbet bir zalim bir edepsiz..
Dertli eder gurbet insanı...
Yare hasret bırakır gurbet insanı
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Köyüm yakup gibisin ben yusufa
Gurbet kuyudur bu yusufa...
Yusuf çıkamaz kuyudan
Yusuf vuslata koşamaz...
Ağlar bir yakup gibi köyüm yıllarca
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Oturttum rahlesine gurbetin gönlüm seni
Gönlüm sensin yusufların en dertlisi...
Dünya gurbetinde yusufsun ey gönlüm...
Gönlüm bir yusuf dünya gurbetinde...
Dertli eder her gurbet insanı...
Yakup hasret kalmıştır yusufa...
Ağlasın yakup
Gurbetin vereceği üç beş dilim kuru ekmektir...
Gurbetler neden yağmış dert yağmış üstüme
Dağ yazılarla yazılı aklıma köyüm...
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Dertli eder gurbet insanı...
Elimde kalemim yazar ve ağlarım...
Ana uzakta
Yar uzakta
Nasıl yaşanılır bu dert ile
Dertliyim dostlar gurbette...
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Karanlık çökünce
Ayırmam elimden kalemi
Silinmez ki kara yazı
Gurbette öleceğim
Bu gurbet bitesi değil...
Karanlık çökünce
Bal damlıyor kalemimden abdullah
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Güneşimle aramda kuyular...
Benim kuyularım dipsiz
Bir ağlayanım olsun halime
Yıllar oldu gidemedim köyüme
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Yanıktır gurbet şiirleri...
Kan damlıyor dilimden
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Gurbete düştüm
Hayır hayır ben ateşe düştüm
İbrahimliğime yusufluğuma aktı gurbetim
Yıllar oldu gidemedim köyüme
Köyüm aklımda
Rüzğarı yanaklarımda hep
Deresi çeşmesi dudaklarımda
Mısır değil ki benim gurbetim
Vezirlik değil rezillik sonu bu gurbetin
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Abdullahım türkülerimde ateş...
Acı biber sürülmüş yok ağzımın tadı
Ana uzakta
Yar uzakta
Göz tuzakta
Karanlık çökünce
Köyüm aklımda
Gül damlıyor kalemden:
Hiç bir şey büyük dert değil anne senin yüzüne mahrumum
Köyümü de çok özledim
Köyüm benim leylam
Çölüm bu gurbet
Mecnundan farkım ne
Köyümden ayrılığın elemi mecnunun elemine denk
Gurbetler üvey annelerim...
Dertli eder gurbet insanı...
Bitsin artık bu gurbet Allahım
Gül bahçesi dilim
Cennete çıksın yolum
Ben gurbetime hep sitem ettim
Ayaklarıma zincir vurdu gurbetim
Güneşleri mektuplar gibi köyümün...
Köyümün taşları ağlar halime
Bitsin artık bu gurbet
Köyüm yemyeşil bir sevinç büyütür bende
Gurbetler hasret bıraktı kardeş yüzüne
Bitsin artık bu gurbet
Gurbette mi öleceğim
Bitsin artık bu gurbet
Gurbette ölmesin Allahım abdullahlar
Ana uzakta
Yar uzakta...
Nasıl yaşanır bu kanayan dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Bitsin artık bu gurbet
Cennetin yolu yokuş
Sılasının yolu da yokuş
Sıla en süslü kuş
Bitsin artık bütün gurbetleri abdullahların
Hamdi OruçKayıt Tarihi : 16.4.2019 14:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hamdi Oruç](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/04/16/abdullah-12.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!