Bak nasıl kırıyor ufacık laflar insanı
bu ateş senin isteğinle yanmadı ki
söndür deyince sönsün
bu bir gülen,bir ağlayan yüzün
bana felaketler çağrıştırıyor
Sen gidince öldü diğer yarım
Öksüzlüğü tanıdım
Anladım mutluluk için bir kişinin çıpınması yetmiyor
Acziyetimi anladım,ağladım
Sen gidince ben kara rengi tanıdım
Bir gün mutlaka öleceğim
Belki sana hasret gitmek var bu dünyadan
Benden kalan vasiyetim
Dinlemeli sevdiklerim,tek isteğim
Sana yazdığım tüm şiirler bir kitapta toplansın
Dağıtılsın sevenlere
Unutmayı bile unuttum seni gördüğüm anda
Çaresiz ve korkakça sana aşığım işte
Ben aşka uyduruk bir kılıf bulmaya çalışsamda
Sen karşı konulmazlık aldığım her nefeste
Vazgeçmekten bile vazgeçtim bu aşk uğruna
Üstündeki entrika kokusu Bizanstan kalma
Bir nazlı gelindir İstanbul
Süt yanığı kokan ve her bakışı yeni bir ayrılığa gebe
İnsanın yüreğine dokunan
Gecesinde esmer,gündüzünde beyaz bir kadın İstanbul
Bu sürgüne bir isim vermek zorundasın
Kendi keşfettiğin alfabenden en lanetli harfleri kullanarak
Bu ayrılığa bir gerekçe lazım
Hiç bir çağda deşifre edilmemiş olmalı mahremiyeti
Bir çaba gerek
Bu kadar günahkar olma ne olur
Bırak benim hakkımda sana söylenenleri
Sen beni bıçak sırtında gör
Ölüme bir nefescik yaklaştığımda
Zehir zemberek bir emaneti sırtladığımda
Sen beni yağmur yağdığında gör
Yahut ağladığımda...
-Bilmediğim bir o'ya,tanımadığım bir ben'e-
O ve ben,tenden uzak ruhda birleşen peri
O ve ben sığınılan yalnızlığın siperi
Mahşere kaçan ruhun sığındığı noktada
O ve ben bulunuruz,varolanda yokta da
Bakma gözlerime düşüyor zırhım
Gözlerinde mahpus kalmak ne güzel
Neden mahzun baktın,kime kırıldın
Sana böyle soru sormak ne güzel
Düşümde azıcık olsa gül yüzün
Çek silahını, bitir bu aşkı
Kimse ihbar etmeyecek beni senin vurduğunu
Yemin ederim kimse bilmeyecek
Katilin sen olduğunu
Çek silahını vur bu aşkı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!