Abdulkadir Geylani Şiiri - Niğmetullah Uçar

Niğmetullah Uçar
536

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Abdulkadir Geylani

ABDULKADİR GEYLANİ

Güney Azerbaycan’ın Geylan şehrinde doğdu
Bin yetmiş sekiz yılı doğum tarihi oldu
Ebu Muhammed diye künyesi konulmuştur
Evliyalar sultanı gavsul azam olmuştur

Ebu Salih bin musa Cengidost’tur babası
Peygambere uzanır Soy kütüğü şeması
Hazreti hasan oğlu hasanı musennadan
Onun oğlu Abdullah geliyor bu sıradan

Annesi fatımadır lakabı ümmi hayır
Onun soyu resule hüseyinle dayanır
Abdulkadir hep şerif hem seyyitir kendisi
İki yönden dedesi Alemin efendisi

Seksen sekiz yıl ömrü hak yolunda harcadı
Bin yüz atmış altıda Bağdatta noktaladı
Fıkıh hadis ilminde en büyük müctehiddi
Kadiri tarikatı onunla kalbe girdi

Orta boylu zayıftı göğüs kafesi geniş
İlim için vefakar emsalsiz veli derviş
Babası rüyasında peygamberi görüyor
Onun tüm hallerini açık açık söylüyor

Çocukta halleri kimseye benzemezdi
Ramazan aylarında gündüz vakti emmezdi
On sekiz yaşındayken bir inekle konuşur
İlim öğrenmek için gönlü yanar tutuşur

Bağdat’a gitmek için izin alır anneden
Eşkıyaya altını verir onlar görmeden
Neden yaptın denince anneme söz verdim der
Yalan söylememeye azami dikkat eder

Bu durum eşkıyayı imana getiriyor
Doğruluk hususunda bize dersler veriyor
Niyet halis olunca sonuca ulaşılır
Yollar çetin olsa da hedeflere varılır

On sekiz sene geçmiş çocukluğu bitmiştir
İlim öğrenmek için kararını vermiştir
Bağdat şehrine gelir ilim tahsili yapar
Hadis fıkıh tasavvuf öğretiyor hocalar

Asrın alimlerinden öğrenmiştir hepsini
Vaaz ederek halka vermektedir dersini
Ebû Saîd Mahzûmî medresesi almıyor
Gelen kalabalıklar için hocası yer arıyor

Halkında yardımıyla medrese büyütülür
Abdulkadir geylani yükseklerde görülür
Halkı irşad ererek hakikatı anlattı
İnzivaya çekilip ders vermeyi bıraktı

Sonra sahraya çıkıp kerh civarında yaşar
İnsanlar anlamıyor onun haline şaşar
İbadet yapmaktadır nefsi terbiye eder
Bu süre çok uzundur yirmi beş sene geçer

İnsanlardan uzakta aç ve susuz dolaşır
Zorluktan kolaylığa ayetlerle ulaşır
Üzerine ağırlık geldiği zaman durur
İnşirah suresinden iki ayeti okur

Şeytanlar musallattır başka kılıkla gelir
Yoldan döndürmek için sıkıntılar verilir
İçindeki o sese kulak verdi her zaman
Mücadele edince dayanamadı şeytan

İçindeki ses ona galip sensin diyordu
Şeytan onu her zaman hep tehdit ediyordu
Abdulkadir gönülden la havleyi çekmiştir
Bu sözü duyan şeytan tümden yanıp gitmiştir

Bir sefer bir söz duyar ben senin rabbinim der
Şeytan sinsi hileyle haramı helal eder
O çoktan anlamıştır şeytanın hilesini
Euzu besmeleyle kurtarır kendisini

Şeytan şaşar bu işe niçin inanmadın der
Kandıramadım deyip teslimi silah eder
Benim rabbım haramı helal etmez diyordu
Takvada ilerleyip kulluk gösteriyordu

Şeytandan kurtulunca dünya tatlı görünür
Ona da kıymet vermez tevazuya bürünür
Gönlünün istediği arzulardan vaz geçer
Nefsini islah için çok mücadele eder

Zenginliği arayıp fakirlikte buluyor
Kullukta sırra erip çok da mutlu oluyor
Nefsinin istekleri buzlar gibi eriyor
Fakrı önde tutarak Mevlasını buluyor

Varlıklardan kaçarak Yaratana sığındı
Sahralarda gezerek cezbe ile dolandı
Bir gün böyle bir anda uzaklarda dolaşır
Düşünceye dalınca ona bir ses ulaşır

Hayret etme denmiştir ol dediğin şey olur
İstediği her şeyi anında hazır bulur
Sonra böyle yapmaktan haya eder utanır
Allaha edebinden terk ederek dolanır

Mevlasını bulmuştur Bağdat’a dönmek ister
Hazreti Hızır ona girme iznin yoktur der
Yedi sene dağlarda otlarla yaşayacak
Süresi dolduğunda ilahi ses duyacak

Yağmurlu soğuk bir gün serbestsin deniliyor
Bağdat’a girmek için müsaade veriliyor
Aradan zaman geçer fitne fesat çoğalır
O yeniden sahraya çıkmak kararı alır

Hibe kapısındadır bir ses duyar irkilir
Nereye gidiyorsun dön de ilzam et denir
Dinini kurtarmaktır asıl olan niyeti
İnsanları ilzama yetmemiştir gayreti

Korkma dinine zarar gelmeyecek denince
Düşünmeye başladı anlam veremeyince
Allaha yalvararak hakikatı istedi
Şeyh Hammâd Debbâs ile Mevla yardım gönderdi

Şeyh Hammad tamamladı eksik olan yanını
Makamla müjdeledi veliler sultanını
Dedi ki senin hükmün tüm dünyayı saracak
Bütün veliler sana boynunu uzatacak

O günün velileri ona değer verirdi
Bugün bizim olan gün yarın senin denirdi
Zamanı geldiğinde nasihate başladı
Bir gün bulunduğu yer nurlarla aydınlandı

Bu hal nedir deyince ona cevap verdiler
Seni tebrik etmeye resul geldi dediler
Nur gitgide çoğaldı resul verdi elbise
Sen kutubsun deyince muhataptı o sese

Resulullah feyzini Ali ile verirdi
Sonra Hasan, Hüseyin on iki imam derdi
O evliya olunca resulden aldı feyiz
Gavsı azam idi o bizler ona tabiyiz

Kıyamete kadar hep o makamda olacak
Gelen bütün veliler ondan feyiz alacak
Zamanında veliler boynunu uzatmıştır
Rüyada peygamberim bunu onaylamıştır

Tasavvuftaki yolu kadiri tarikatı
Dine uyup zikirle bulmaktır hakikatı
Sözleri tesirlidir peygamberden geliyor
Rüyasında ey oğlum anlat ve konuş diyor

Yedi kere ağzına sürdü mübarek eli
Bu yüzden onun sözü sözlerin en güzeli
Hazreti ali gelip sürmüştür altı kere
Rüyadan ayılınca anlatmıştır bizlere

Bir gün mimberde durmuş cemaat dinliyordu
Aşağı indi çıktı sonra birisi sordu
Neden böyle davrandın neler oldu deyince
Durumu açıkladı cevabı istenince

Peygamberim gelmişti koşup huzura gittim
Yerine otur dedi vaaza devam ettim
Kırk sene devam etti insanlarla sohbeti
Kalmadı tereddütlü bir soru irşat etti milleti

Yirmi sekiz yaşında başlamış nasihate
Atmış yaşında durum ermiştir nihayete
On üç çeşit ilimden derin dersler verirdi
Tefsir hadis fıkıhta gençler hep ilerlerdi

Dininizi yaşayın bilgi öğrenin derdi
Edepli davranmayı hep tavsiye ederdi
Onun sahbetlerine Resulullah gelirmiş
Ebû Sa'îd Kilevî gördğünü söylermiş

Bağdatın alimleri onu denemek ister
Göğsünden çıkan nurla hepsi şaşkına döner
Hepsini kucakladı hayran hayran baktılar
Bir hal oldu onlara ilzam olup kalktılar

Dine uygun olmayan şeyleri söyletmezdi
Sabırlı davranırdı hiç acele etmezdi
Bir hafta öncesinden vefatını biliyor
İbn-üs-Semhal denilen bir zata iletiyor

Vefat edeceği an oğullarına söyler
Siz yanımdan ayrılın Allah’ım benimle der
Ruhaniler gelmiştir o onları görmekte
Sakın sıkıştırmayın yer açınız demekte

Görünmez gelenlerin selamına almakta
Tövbe edin diyerek irşatta bulunmakta
Size geliyorum der halden hale geçerken
Kalbimde elem yok der beden acı çekerken

Oğlu derdini sorar o öğütler veriyor
Şehadet getirerek mekanına gidiyor
Cenaze namazını Abdülvehhâb kıldırdı
Definde kalabalık Bir mahşeri andırdı

Ölümünden sonra da tasarrufu sürüyor
Evliyalar katından himaye ediliyor
Kıyamete kadar hep gözetecek onları
Yalnız bırakmayacak hakkı arayanları

Mana zenginliğine madde de eklenmiştir
O elinde ne varsa fakirlere vermiştir
Üzerine sinekler hiçbir zaman konmazdı
Kapısına gelenler ikramsız yollanmazdı

Bir Yahudi gelerek açıklama istiyor
Dünya kafire cennet demek nasıldır diyor
Gavs kolunu kaldırır makamları gösterir
Ahirete nispetle dünya nedir bildirir

Ölüyü diriltmiştir aşçıyı test etmiştir
Yardım uman hanıma keramet göstermiştir
Onu anlamak için yolunda gitmeliyiz
Tasavvufa girerek nefsi eritmeliyiz

Sabırla itikatla gayret eden kazanır
Doğrulukla ihlasla güzel ahlaka varır
Onu anlamak için yolundan gitmeliyiz
Kurtuluşun ilacı ondadır bilmeliyiz

Niğmetullah UÇAR
Antalya
24.02.2009

Niğmetullah Uçar
Kayıt Tarihi : 4.5.2009 09:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Niğmetullah Uçar