Kaybettim...
Öyle sessiz, öyle içten
bir çöküşle.
Ne bir gürültü oldu,
ne bir veda.
Kırık bir aynada bakışlar donar,
Gözlerimde bir tufan, içimde yanar.
Aşk mı bu, nefret mi, belli değil hâlâ,
Hangi sahte dua kurtarır beni bu belâdan?
Ah, Mona Roza…
Bir şeyler koptu sen gittikten sonra,
Kaldırımlar sustu, sokaklar dondu.
Güller açmaz oldu hiçbir sabah,
Bir tek yokluğun büyüdü durdu.
Sen gittin, ama dokunduğun yerler hâlâ sıcak,
Omzumda izlerin, tenimde yankın…
Yastığımdaki saçların bir dua gibi saklı,
O gün sabah olmadı.
Saat 04:17.
Saat durdu. Dünya yerinden oynadı.
Şehirler çöktü, hayatlar yarım kaldı.
İçimde bir yer var…
Ne haritada yeri belli
Ne adı biliniyor herhangi bir dilde.
Ama ben biliyorum onu.
Ve bazen, çok özlüyorum.
Son demler sanki…
Geceler yutuyor beni usul usul
İçim, küle dönmüş bir şehir gibi
Her sokakta bir çığlık, her sessizlikte bir suç
Göğsüm daralıyor
Sor beni yaralı kuşlara,
kanat çırpıp da varamayanlara.
Sor beni Tuna’ya,
sessiz akıp giden sulara.
Kimlere derman oldum,
kimlerin yollarına ışık serdim,
Taranca’da bir börekçi
Börekçinin önünde uzun bir sıra
Her birinin yüzü yorgun, her biri suskun.
Kimisi işine yetişme telaşında
Kimisi cebinde bozukluk sayıyor.
Kimisi uykulu, gözleri kayıyor.
Ah gönlüm, garip gönlüm,
Ne çok hüzün yüklediler omuzlarına,
Kaç gece daha böyle kırgın,
Böyle mahsun, böyle boynu bükük kalacaksın?
Sen hep iyi olmayı seçtin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!