Sevdiğine dönmek istemez mi insan
Al,cennette kuş olalım razıyız
Kul olalım sana sonsuz inanan
Ey rab! Biz senin aşkına muhtacız
İstanbul'un en nadide şehirlerden oluşu onun ölümcül olmadığı anlamına gelmez.
Güneşin karanlığı gölgesindedir ki güneş hiç sönmez.
Öyle bir dert ki benimki konuşsam dil söylemez
Güneşten kaçarken ben yağmura yakalandım ıslandım
Yaşanmamışları istemedim yaşanmışlardan usandım
Yine akar gözyaşın niçin üzüntün kederin
Böyle yanar durursun ne sandın şu alemi
Geçti yıllar ömründen böyle boş mu ellerin
Değeri hiç kalmadı söylenecek sözlerin.
Kucağında bir çocuk ağlıyor için için
Savaştan kaçan kadın eve bir ekmek için
Dilenmek olamaz bu insanlığa haykırmak
Gözünden akan yaştır hayatı yaşam yapmak
Karardı mı gökyüzü çıkıyor mu yıldızlar
kaybolacak güneş yüce dağların ardından
Birazdan ay görünür yok olsun karanliklar
İçecek yağmur kalsın yalnizlik sofrasından
Şu dünya, gördüklerin hepsi birer hayalet
O Sayısız güzellikler,aynadaki yüzün
Bu yalan uzun sürmez gerçekleri hayal et
orada sahtesi yok çiçeğin,bunca gülün...
Yorgunum artık hayatın çilesinden
Güldüğüme bakmayın
işte o gülüş benim hıçkırıklarımın
en derininden,en büyüğünden...
En büyük aşklardan farksız manzaraların
Üstünde sarayların var altında sarnıçların
Ya eşi benzeri olmayan şu tarihin,şanın
Kaç yüzyıldır seni mesken tuttu İstanbul
Şu cennetin içinde gafil huri sanar kendini
Bahar beklerken açtı hüzün bahçemde çiçek
Kaç zaman oldu yalnız kalmadım gecelerde
Korktum ölüm sesinden bilirim o gelecek
Boşa gider zaman,açan güller,bunca emek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!