Ağır atlattım kışı
Yediğim ayazı unutmuyorum.
Soğuğun o keskin ve uyuşturucu etkisi kaldı yüzümde.
Yüzümün her zerresinde hissedebiliyorum bunu.
Evet, ağır atlattım.
Kiminin ihtirası, kiminin kini bulaştı bedenime.
Solgun çiçeklerde aradım, buldum seni
Açmaya su ekledim toprağına
Dalların hışırtısında duydum seni
Çiğ tanesi olup düştüm yaprağına.
Bir sonbahar günü gibiydi gözlerin
Bir fırtınanın ortasındayım.
Duyan var mı çığlıklarımı?
Gelmedi mi kuşların çığlık sesleri?
Nasıl bir gürültüdür bu?
Nasıl bir fırtına?
Toprak figan ediyor, bulutlar ağlıyor.
Açılır kapılar mehtaplı gecede
Bırakır da ruhumu teslim ettim.
Adını duydum da tek bir hecede
Yakamoz düşen gönlüne gittim.
Sevdanın odu tutuşursa eğer
Bir hırçın bekleyişin içindeyim.
Duvarlar sağır, pencereler kör.
Odalar sükuta bürünmüş sanki.
Umuda giden yollar kapalı.
Neden kimse konuşmuyor?
Neden bu ıstırap? Yoksa ölen mi var?
Kavgam bitti, yenildim.
Köhnelenmiş bu barınağı terk ediyorum.
Arkamda yarım kalan umutlar...
Önümde pişmanlık dağları...
Umutların, sevdaların rafa kaldırıldığı yerden
Tuğlasını kendim ördüğüm bu barınaktan gidiyorum.
Hissiyatımı kaybettim.
Yüküm ağırlığımı geçti.
Yıllardır taşıdığım heybemi kenara bıraktım.
Suskunluğumu ses yığınlarının ortasına attım.
Ve neden boynuma doladığım bu zincirleri kırmamışım diyordum.
Artık zamanı geldi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!