Ben kendi çocuğuna
Uzaktan bile bakamayan
Bir babayım.
Beş yaşında terk ettiğim kızım,
Kimbilir ne nefretler
Büyüttü içinde
Parçalayarak kapılarını
Bu Evrenın,
Çıkmak istiyorum dışına
Çıplak ellerim ve açık goğsümle,
Uçurmak istiyorum boşluğa,
Gökkubbe denen çatısını.
Uzulme anacigim gun gelir,
Tanrilarin planlarida sasirir elbet!
Elleri avuclarina kelepcelenmis
Bir mahkum gibi geri doner bu dunya
Gun gelir yuregimde kaynayan
Bir nokta olur bu gunes
Ölüm bir kere geldimi
Gerisi boş kalır
Bütün koşuşmalar gider boşuna
Bütün hayaller
Doğmadan ölürler
Ya yaptıkların! ! !
Seyyah oldum su alemde gezdim durmadan
Asik oldum gullerimi ozledim ben
Nice insan gordum nice sevgilim oldu
Iclerinden her birine vuruldum bin kere
Geri getirebilirmisiniz kaybettiklerimi
Orta Asyada daglari delmeden once
Ve ayrilmadan once yarimden insanlarimdan
Bir lokma ekmek kavgasiydi aslinda
Pesinde kostugumuz yillarca
Renklerimiz, ellerimiz dillerimiz degismisti
Iğdır Ovasında
Üzüm kopardım
Dalından
Kış günü.
Edirnede güne bakan
Ektim topraga
Gene dunyalar dolandi bogazima
Hickirdim sel oldu
Gozlerim gunesin kizilligini bagrina emen
Bir gol oldu
Ne kadar zormus bu ayrilik
Veremmi oluyorum diye sordum soyle kendi kendime
Bayramlar hüzün , bayramlar sarhoş
Ellerim kan ter için de yüreğim de fırtına
Bir elimde yalnızlık öbür elimde hüzün
Ben ki kaderin bindiği bir gemiyim
Ellerim boş avuçlarım boş
Beynimin hücreleri bile kaçışır olmuş benden
Tencere kapağından
Taç yapmıştım
Kızımın saçlarına
İlk doğum günün de,
Aradan 4 yıl geçmişti,
Bu gün gene 16 temmuzdu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!