Diyelim ki esmer dağların ardında
Ömrüm gibi bir yarım ay doğdu
Bulutlar içinde yitip gitti gökte üstelik
Üstelik hırçın bir rüzgar
Çekiştirirken gecenin karanık saçlarını
Kaderin kapında terk ettiği çocuk şu gönlüm diyelim ki
Diyelim ki çaldı titrek ellerim gönlünün kapısını
Aceleci yelkovanı zehirlemiş gibi akrep
Ve açmıyorsun kapısını yüreğinin
Yıldızların kadar çok diyelim bunlara sebep
Yol yorgunu omzumda yokluğunun ağır yükü
Açmadın kapıyı diyelim ki üstelik açmayacaksın
Diyelim ki önemsemediğin gibi gök gürültüsünü
Duymayacaksın gök kuşağından bahseden sesimi
Ne kadar göresim var seni
Sense yukarı deviriyorsundur gözlerini
Diyelim ki benim sadece sensin düşündüğüm
Varlığım ise sadece senin için sıkıcı bir düğüm
Açmadın diyelim kapısını gönlünün hala
Ya da hiç açmayacaksın
Bırak beni dinlemeyi belki hiç duymayacaksın
Diyelim ki yazının sonlarındayız bu hayatın
Eylül kuşatmayı kırmış geliyor dolu dizgin
Çınarların sararmış elleri titriyor korkudan
Kumruları mesafeli kırlangıçları gidici bu mevsimin
Yaşanmamış bir baharın sonu geldi çattı diyelim ki
Peşinde yalnızlık mazisi gönlümü yaralamış derinden
Bir karartmadır başlamış çıkmaz sokağında
Üstelik diyelim ki sen kapıyı bir türlü açmıyorsun
Perdeden bir bakışın yok diye dağılmıyor sis
Diyelim ki karanlık bir ayaz var gecede
Yıldızlar titriyor soğuktan üstelik
Adını heceliyor yüreğim son nefesteki hasta gibi
Tenha sokağında adım başı bela
Dökülüyor demirleri gecekonduların
Diyelim ki senin de yüreğin karamsar gece gibi
Ne gecesi neredeyse kirpiklerin gibi
Geçti diye bil geçmişi olur mu
Şimdi açmıyorsun diyelim gönlünün kapısını
Açmayacaksın belki üstelik
Çekme perdesini ömrünün penceresinden
Dün bugün değil ki yarından umudunu kesme
Kayıt Tarihi : 29.8.2018 17:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!