ömür dediğin
sıra sıra kaybetmelerini dizdiğin bir abaküs
doğmakla kaybetmek ananın a.sını
ananın a..sı da ağır ve sancılı seni
yürümekle
emeklemeyi
nişastayı
bulduğunda
memeyi
püsküviti
bulunca
prinç ununu
hela yoluna sap
ananın ellerinden düşüp
kaybolsun çişli bezlerin
kocayı bulduğunda baba evini
bir kaç sene rötar yap
rötarlarken kaybet sevinci
rötarlarken kaybet saygıyı
en sonunda da kaybet
bütüüüüünü ile sabrını
o arada çoluk çocuk büyüt
o arada kaybolsun
çocuklarının çocuklukları
sonra onlar da
kaybetsinler evin yolunu...
demek ki kaybol kaybol kaybolmalar
dizimi yaşadım diyebilmek
II.
anamın iskelesine uzun yıllar
hiç gemi yanaşmadı
anam iki cinsiyetli oldu
hepimiz birden kaybedince
biz babayı
anam da analığından bir şeyler kaybetti
sonra ortaklaşa gençliğimizden
galiba ergenlik boncuğu
demişti freud'sa buna
sıra sıra düz ülmeğe dizildik
sonra hepimiz
babam da alaman dostuna
neyseki onunda çok geç olmadan indi yelkenleri
çukura
zaman zaman o kaybetmeler çukuruna
tuttum aklımdan ekledim ben de
az çok saflığımdan
az çok sevimliliğimden
biraz da ölülerimizi
patır patır döke döke kıyısına köşesine
yani her ölü beş kova göz yaşı
götürdü bolca gözlerimi de benden
III.
baktım ki çelişkisiz sevmelerim de kalmamış
baktım çok ölmekten ölmeyi de unutmuşum ben
ya da Tanrı beni öldürmeyi
bir dip not o ilahi düşüncenin
ki aldım da altınandan
demek ki dedim
daha çok boncuk dizmen gerekiyor senin
IV.
doğruldum vardım davetlere
kaybettim yalnızlığımı
eve dönmelerimle kalabalıklığımı
yatakta uykumu
o ara fidel öldü
kayboldu küba
küba fideli
fidel kübayı derken
bak işte senin tek hayalinde gitti dedim
durduk yere kendime
şimdi düşün düşün boktur işin
şimdi beyninin kısa devir yapma zamanı
şimdi istersen al at kendini yerden yere
istersen aklını hatta kendini de at
o kaybolma kutusuna
ve sap yiyip saman sıç
bir iç sesi şimdilerde
hiç aralıksız sıkıp boğazımı
tam da son nefesimi
kaybetmenin ucundayken
V.
birdenbire bak yedikçe ekmekte bitmiyor
demez mi
kahveler ve hanları ile
azalmadı mı çamlıca tepesi
hatta tepesinde çamlar dahi
köprüleri ile sandal sefaları
yok olmadı mı o eski İstanbul bile
Çin bilem kalmadı
ve Çin de açlıktan köpek eti yiyenler de yok artık
ver elini dedi de kapital ve izim Çine
git güzellik cerrahlarına
git açtır gözlerini
sana mı kaldı tozutmak
onlar bile benzemişken bize
sana mı kaldı dövünmek
tam dövünüp derken
ağzımdan birde kaçmaz mı
birleşmiş sınırları da yok
artık Tito'nun
öyleyse gidici
gidici
gidici
bu kaybolasıcalar da!
işte o an kaybetti omuzlarımda depresiyonunu
VI.
anlamanın adını anlamsızlık koydum
koydum anlamsızlığın kıyısına
anlamsızca Tanrıyı
ve bir dip not daha ona
çok aba
çok küslü
sırattan yürüdüm Tanrım öyle geldim sana
elimde hem akımlarlı
hem de çok bokumlarlıyla
ama henüz daha kesemedim bil ekleri
inşallah sonra o da bana
çıktın mı merdiveni kulum
yer kaybetti mi
ayaklarını
indin mi merdiveni kulum
gökyüzü de seni...
ve...
VII.
aşağıda boncukları tamamlanmış bir abaküs
kaybetmiş beni dünya da...
Kayıt Tarihi : 6.1.2017 16:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(*sırattan yürüdüm de geldim, Tanrım) kitabından
![Deniz Ercivan](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/01/06/abakus-12.jpg)
tebrik ederim yazan dost kalemi ve yazdıran yüreği
Sel şiir...
Yaşama değgin ne değin çok söylenecek sözleri varmış meğer Şair'in.
İçinde kaybolmadan izini sürüyorum metaforların.
Sözün söylenmesi sürecinde herhangi bir çıkışsızlığa düşülmediğini söylemek olası.
Uzun şiirler risk taşır genellikle.
Bu üretide böyle bir sorunsalla karşılaşmadığımı belirtmeliyim.
Kutluyorum Efendim.
Nicelerine.Erdemle.
saygım ve sevgimle efendim,
TÜM YORUMLAR (7)