AB Karşıtlığı Üzerine Bir Kaç Söz /Ek

İbrahim Balcı
89

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

AB Karşıtlığı Üzerine Bir Kaç Söz /Ek

İdeoloji,salt siyaset biliminin konusu olan bir kavram değildir.Her bir bireyin kendine has'ideoloji'si vardır ve bu 'ideoloji'yi de belirleyen içinde bulunduğumuz nesnel koşullar ile yaşamımız boyunca edindiğimiz tüm deneyimlerdir.Deneyimlerimiz,birikimlerimiz belirler,nasıl algıladığımızı,algılayacağımızı; koşulları,yaşamı,dünyayı,evreni,her şeyi yani.Bu algılamalara katarız bencilliğimizi,hayatta kalma dürtümüzü ve hayat görüşümüzü oluştururuz,kendimize has 'ideoloji'yi yani.

Eğer biraz daha dikkatli okursanız ilk yazıyı,AB karşıtı iş çevrelerinin; şu ya da bu yörenin değil,yeterince sermaye birikimi sağlayamamış,dünya ile entegre olamamış,olarak nitelendiğini,tanımlandığını farkedersiniz.Kağızman'da,Şemdinli'de de olsanız eğer dünya standartlarında,dünya ile işbirliği ve rekabet içerisinde üretiyor ve satıyorsanız; AB önünüzü açar sizin.

Aynı şekilde,İzmit-İst. hattında da olsa yeriniz; üretemiyorsanız dünya standartlarında edemiyorsanız rekabet,AB'ni ölüm fermanınız olarak algılamakta haksız sayılmazsınız pek.
Bir önceki yazımda belirttiğim sanayi bölgelerinin toptan,dünya ile entegre olduklarını,sayılmayanların ise dünyadan izole olduklarını iddia etmiyorum.Yöre,bölge meselesi değil,bu.Ancak takdir edersiniz ki,saydığım bölgelerde anılan nitelikteki kuruluşlar daha yoğundur,Anadolu'da ise tersi.

Yazımın konusu AB karşıtı partilerin seçmenleri değildir,konu AB karşıtlarının ideolojik konumlarıdır. Bu hatırlatmadan sonra,gelelim yazınızdaki diğer unsurlara.

AKP'den başlayalım,inandığınızın aksine AKP tabanı -en fazla-muhafazakar olarak nitelenebilir,günümüzde.DP-AP-Özal'ın ANAP'ı geleneğinin temsilcisidir,AKP.DYP/ANAP,Çiller/Yılmaz ikilisinin yarattığı hayal kırıklığından sonra köklü,dünya ile tam entegre olmanın-en azından ayakta kalabilmek için-zorunlu olduğunu gören sermaye ile Batıcı muhafazakarların partisidir.Sn.Erdoğan,İst.Belediye Başkanlığı döneminde edindiği karizmasını,orta sağ ve muhafazakar Batıcı cenahtaki sn. liderciklerin,vizyon ve misyon yoksunluğu ile cilalamış,tutucu-hatta gerici eski partisinin sn.ihtiyar demagoglarının yarattığı bıkkınlık ile de parlatmıştır.Sn.Erdoğan,orta sağ ve muhafazakar batıcı çizgideki boşluğu doldurdukça sermaye'nin desteği ve yandaşları artmış,sermayenin desteği ve yandaşları arttıkça,daha bir yerleşmiştir,ortalardaki boşluğa.Bence AKP,günümüzde en ilerici partidir.

AB'den zarar göreceğini düşünen sermaye'nin partileri olarak,SAADET ve MHP öne çıkar.

İŞÇİ Partisi,hiçbir zaman sahip olamadığı tabanının zafiyetine,-MARKSİST öğretinin yaşama geçirilişi olan reel sosyalizmin iflasıyla-ideolojik yenilgi de eklenince,yok olmama derdine düşmüş ve çözümü de Kemalizm'in sol yorumuna sarılmakta bulmuştur.Ne paradoks ama.

Yazdıklarınızdan,Atatürkçülük/Kemalizm ayrımının ayırdında olduğunuzu anlıyorum.Bu,CHP'nin açmazlarının da farkındasınız,demektir.Bu nedenle,CHP hakkında bir şey yazma gereği duymuyorum.Kısmet olursa eğer,ileride bu konuları ayrı bir yazı haline getirebilirim.

Son olarak,'bilim','sosyal bilim',yöntem',karakterize etme','sınıflandırma' kavramları üzerinde durun,düşünün lütfen.Bu son pasajdan dolayı bendenize hoşgörüyle bakacağınızdan eminim.

Sayın arkadaşlar,

Tarih öyle bir labirentler zinciridir ki, orada birbiriyle çelişen,birbirini yalanlayan pek çok olgu,şahsiyet vb. bulmakta güçlük çekmezsiniz.Önemli olan, sizin ne aradığınızdır.Emin olun ne ararsanız onu bulursunuz.Yeter ki,ne aradığınızı bilin.Sahi,
‘Kabe Arab’ın olsun
Çankaya bize yeter’
diyen kimdi.lütfen hatırlatır mısınız? bu dizelerin neydi,anlamı?

Mustafa Kemal,kuşkusuz ki bir ulusalcıydı.Buna itiraz eden mi var? Ama Mustafa Kemal bir ideolog değildi.Onun ve çekirdek kadrosunun tek bir hedefi vardı. Ülkeyi bağımsızlığa ulaştırmak.O,bir makyavelistti. Amaç belliydi ve amaca ulaşmak için ne gerekiyorsa o yapılmalıydı. Açın bakın söylev ve demeçlerini,okuyun hutbelerini.Ne bulmak isterseniz,ne görmek isterseniz onu bulur ve görürsünüz.Okuduğunuz bir pasaj,size Mustafa Kemalin şeriatı savunduğu izlenimini verir,bir diğeri onun bir komünist olduğunu düşündürür,çokçası da ulusalcı kimliğine işaret eder.Hangisi gerçek Mustafa Kemaldir,sizce. Hepsi birden.O bir eylem adamıdır. Mustafa Kemali bir ideolog’a dönüştürme çabaları cumhuriyet’ten sonradır.Kemalizmde buram buram kokan Korporativizmin kaynağı nerededir acaba? Bu soruyu sordunuz mu hiç kendinize? Bu sorunun cevabını o dönemde yükselen İtalyan faşizminde bulabilirsiniz.Mussolininin kara kitabını okuyan var mı aranızda? Tavsiye ederim.Kemalizm buram buram Korporativizm kokar da,açıkça Korporativist olan bir siyasal akım yok mudur bu ülkede,9 ışığa şöyle bir göz gezdiren,anlar ne dediğimi.Sahi, şu 9 ışıkçıların ülkemizde hemen hemen ilk kez kendilerini göstermeleri ile 2. dünya savaşının erken dönemlerinde İtalyan faşizmi ile Alman nazizminin hemen hemen tüm Kıta Avrupasını ele geçirmiş olmaları arasında bir ilişki var mıdır acaba? .Allah Allah ben de neler yazıyorum böyle.Tabii ki, bizim radikal milliyetçilerimizin kökleri Anadolu’dur.Ama acaba diyorum,bu kökler Alman nazizmi ile İtalyan faşizminin toprak altına alınan dallarının kökleşmesiyle oluşmuş olmasın ne dersiniz?

Yukarıda yer alan yazı,belirttiğim üzere bir denemedir ve yazarının olguları,olayları anlama, anlamlandırma çabasının bir tezahürüdür.Yazdıklarım benim naslarım değildir ve benim dünyamda naslara yer de yoktur.Din ve bilimin ayrı düzlemlere,boyutlara ait kavramlar olduklarını bilir ve ne birbirlerini yalanladıklarını ve ne de birbirlerini doğruladıklarını bilirim.Lütfen yazılarınızda bu unsuru gözönünde bulundurun.

Dikkatinizi çekeceği üzere yazı,AB karşıtlarını eleştiren bir yazı idi,sanırım başlığı da bunu açıkça gösteriyor.Yazının içerisinde bendenizin AB hakkındaki görüşlerinin olmamasını bu nedenle doğal karşılamalısınız.

AB'ye katılmış bir Türkiye'de yaşam standartlarının günümüzle kıyaslanmıyacak denli yükseleceğine,çağdaş demokrasinin oturacağına,Türkiyenin dünya ile daha barışık bir ülke olacağına dair inancım tamdır.Bunlar AB olmadan gerçekleşemez mi? Tabii ki gerçekleşebilir.Ancak AB üyesi bir Türkiyenin bu ereklere çok daha kısa bir sürede ve çok daha acısız bir süreç sonunda erişebileceğine inanıyorum.

AB'nin bir birlik olduğu ve dağılabileceği,savınıza gelince.Daha önce bir yazımda bu konuya değindiğimi sanıyorum. AB salt gümrük birliği,üye ülkeler arasında mal,sermaye,insan dolaşımındaki kısıtlamaları ortadan kaldıran ve üyeleri arasındaki ekonomik eşitsizlikleri törpülemeye çalışan bir birlik değildir.AB bütün bunların ötesinde tek ve birleşmiş bir Avrupa’yı hedefleyen çok daha büyük bir projenin günümüzde ulaştığı aşamayı gösteren bir organizasyondur.AB'nin temelinde her iki dünya savaşının yarattığı yıkım ve savaşları engellemek için yapılan entellektüel çabalar vardır.Bu yazdıklarımı lütfen,'dünya ile daha barışık bir Türkiye' pasajıyla ilişkilendiriniz.

AB üyeliğinin Türkiye’nin üniter yapısını bozacağına ne inanırım ne de buna taraftar olurum.Üstüne üstlük yazdığım gibi bendeniz AB'nin nihai hedefinin Avrupa siyasi birliğinin gerçekleştirilmesi olduğuna,birliğin bu hedefe doğru evrildiğine inanırım.Yani, bir 'üst ulus' ya da 'ultra ulus'a doğru bir evrilmeden bahsediyorum.

Bendeniz de aksine Türkiye'nin AB üyeliğine neredeyse kesin gözüyle bakıyorum.Zira yazılarımda da anlatmaya çalıştığım üzere AB hızla bir ultra ulus veya bir üst ulus diyebileceğimiz bir yapıya doğru evrilmektedir.Böyle bir yapı varlığını ve halkının refahını korumak için barışı korumak zorundadır.Salt bunun için bile Bulgaristan ve Romanya'dan sonra sırada, Türkiye,Ukrayna,Belarusya ve tabii ki Yugoslavya'dan arta kalanlar,olacaktır.AB,kişi başına milli gelirin ort.20-25 bin dolara ulaştığı kendi ülkesi ve 2500-3000 dolar kbmg üretebilen sınırdaş ülkeler ile sonsuza dek barış içerisinde kalamayacağını bilir.Evet,AB eninde sonunda Türkiye ile birlikte,şu anda hiç sözü bile edilmeyen,Slav kökenli halklar ile Arnavut ve Boşnakları da bünyesine almak zorundadır.Bu üyelikler hangi tarihlerde ve hangi sıra ile gerçekleşecektir,sorusuna yanıt vermek,günümüzde mümkün değil tabii ki.

AB üyeliği bu ülkenin son 400 yıllık yönelimlerinin,tercihlerinin doğal sonucudur.Ultra ulus,ya da üst ulus diye tanımlamaya çalıştığım olgu ise,50 yılda,kömür ve çelik birliğinden günümüz AB'ne evrilen topluluğun, belirsiz gelecekte nerelere evrileceği konusunda bir öngörüdür.bir öngörü, sadece bir öngörü.benim açımdan bir tür fikir jimnastiği yani. Bu öngörüye taraftar olmam,onu savunmam,kıyasıya eleştirmeye çalıştığım ideolojik yaklaşımları benimsemiş olmam anlamına gelmez mi?

Bendenizin yanıtı da çok net.AB'ye, daha çok demokrasi ve ekonomik kalkınma için, girmeyeceğiz,.yüzyıllardır batıya,batılı değerlere doğru evrilen ülkemizin,ülkemizdeki toplumsal dönüşüm ve gelişimin doğal sonucu olarak AB üyesi olacağız.Bu doğal sonuç,hepimiz için daha çok demokrasi ve ekonomik kakınma demektir. Ultra ulus,üst ulus meselesine gelince,bendeniz burada tabii ki Türk ulusundan bahsetmiyorum.bahsettiğim şu; AB günümüzde neredeyse konfederal bir demokrasiler topluluğudur,gelecekte bu konfederal yapı içerisinde yer alan uluslar bir üst ulusun,ultra ulusun bir Avrupa ulusunun parçaları olarak varlıklarını sürdüreceklerdir.bu kadar net. Yukarıda sözünü ettiğim konfederal yapı,belirsiz gelecekte giderek bir federasyona hatta üniter bir yapıya dönüşebilir mi,korkarım ki,buna ancak futuristler yanıt verebilir,bendeniz değil.

Saygılar sunarım

Hoşçakalın

PS; Bu son bölüm,ilk ve takip eden bölümlerde yazılanlara yönelik eleştirilere verilen yanıtlardan oluşmaktadır.Tamamlayıcı olacağı düşüncesiyle aktardım.Adlarını anmaktan kaçındığım,katkıda bulunan dost,eski dost ve dost olmayan tüm katılımcılara teşekkür ederim.Yazıların,AB’nin ne olduğu konusunda belirgin bir fikri olmayan arkadaşlara yararlı olacağını umuyorum.Tabii ki; bendenizingörüş açısı’dır,söz konusu olan.öznel’dir,nesnel değil.Lütfen dikkate alınız,bu olguyu.Konu artık bendeniz açısından kapanmıştır.

Tekrar HOŞÇAKALIN

'konu artık bendeniz açısından kapanmıştır' demiştim,ısrarcısınız hala.Sizin niyetiniz,birbirine eklemlenmiş,salt mikro tarih çalışmalarından oluşan bir kapsamlı dünya tarihi yazdırmak mı,bana? Kısa yanıtlarla yetinmek istiyorum,izninizle.

'Artı Değer' kavramını kullanmaksızın 'Devlet'i açıklamanız mümkün değildir.'ilkel cennet'te,de göklerdeki 'cennet'de de 'artı değer'e gerek yoktur,keza 'oba'(gens,klan) 'nın ancak kendisini yeniden üretebilecek,idame edebilecek denli verimsiz bir mekan edinmişse kendine, 'artı değer' yaratamaz,'artı değer' ile kendini idame edecek bir bürokrasi de oluşmaz,gerek yoktur yazı'ya da,dolayısıyla 'devlet'de yoktur.

Türkler'in Orta Asya'da dünyanın en eski imparatorluklarını kurdukları masalı,Anadolu'da devlet eliyle oluşturulmaya çalışılan 'ulus'un 'bilimsel' kaynaklarından birisi olarak kotarılmıştır.Dünya üzerindeki-neredeyse-tüm ulusların köklerinin Orta Asya,Orta Asya kaynaklı göçler olduğunu iddia eden hipotez kadar geçerlidir ancak,daha az değil.

Emin misiniz,Orta Asyadaki konfederal yapılanmaların 'devlet'olduğundan.Bu yapılanmaların tek bir amacı vardır,artı değer üreten Çin'i yağmalamak.Amaca ulaşıldığında ortada konfederal yapı bile kalmaz,bırakın artı değerle beslenecek olan bürokrasiyi.Hatırlayın,Orta Asya Türki topluluklarına ait ilk yazılı aser(Orhun Yazıtları) hangi döneme tarihleniyor? Yazı ile devlet arasında nasıl bir ilişki var diyorsanız,hürmetle çıkarırım şapkamı.Açım budur benim,Timuçin döneminin federasyonu bile bir 'devlet'sayılamaz.Timuçin federasyonunun devletleşmesi,ancak federasyon dağıldıktan sonra gerçekleşbilmiştir.İlhanlılar'dan bahsediyorum,Çağatay Hanlığından vb.

Daha ilk yazıdaydı sanırım,ya da 'ulus devlet üzerine birkaç söz'de mi? AB'nin temelinin,yy'larca süren savaşlarda aranması gerektiğini belirtmiştim.Şimdi siz bendenizin,AB'nin temellerini I.ve II.Dünya Savaşlarında aradığımı söylediniz diye,gerçekten öyle mi söylemiş oluyorum? Biraz dikkat lütfen.

Türkiye'yi,doğusundaki ülkelerle kıyaslamanız ne derece mantıklı? Türkiye çoğrafyasındaki batılı değerlere sahip tek ülkedir ve doğusundaki ülkelere bu değerleri taşıyabilecek de tek ülkedir.BOP'nden mi esinlendiğimi sanıyorsunuz.25 yıl önce de aynı şeyleri söylüyordum,şimdi de.

Türkiye'nin AB üyeliği -belki- ülkemizden daha çok, AB ve Batı için yaşamsal öneme sahiptir.Bakmayın bunun ayırdında olmadıkları intibaı vermelerine.Hiç kuşkunuz olmasın ki,ayırdındalar.

Saygılar sunarım

Hoşçakalın
__________________

İbrahim Balcı
Kayıt Tarihi : 30.4.2006 11:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Balcı