İstemem Dâr-ı fenâ sadâkatinin köleliğini
Çalmışım taşına iki yüzlü rezilliğini
Bana çulsuz,yalın ayak yârân-ı aşkın yeter.
Âb-ı revâna yeni doğmuş günahsız bakan bebek gibi.
Asûde geçen zamanlar bile soldurdu,
Şu kan bağının kara üzümlerini.
Sürmeli küheylâna taşıttılar çirkinin fesâdını.
En güzel yüzlere bürüdüler şeytan-ı nâdâni.
Dinle ey ehl-i Âlem! ,yedi nefsin ağlayan meleklerini.
Fısıldıyor sana bir avuç türâbın sırr-ı kader meselesini.
Sarınmış kibrine yürüyor,sonsuzuna karanlık âkıbetin.
Takınmış boynuna cühelâ,kor âteşden günâhının gelin telini.
Örtse de ne faide allı,morlu güllerle baş mâbedini,
Çözemez isen âhir,bâtından zâhirini,
Yazsa da,söylese de Sâhib-i Kâinat ne çâre.
Âlem –i fark'ın yok ise göremezsin Nûr-Pâş Cemâl’i.
25-12-2007.
Dâr-ı fenâ: Dünya.
Yârân-ı aşk: aşk dostları.
Âb-ı revân: hayat.
Asûde: rahat.
Nâdâni:nobran,kaba,cahil.
Ehl-i Âlem: insanlar.
Türâb: toprak.
Sırr-ı kader:alın yazısının gizliliği.
Cühelâ: cahil,bilgisiz.
Âhir: sonunda.
Bâtın:(a,uzun okunacak) .gizli yüz.
Zâhir:(a,uzun okunacak) .görünen.
Âlem-i fark: canlı alemden manayı görmek.
Sâhib-i Kâinat: Allah.
Nûr-pâş: nur saçan.
Cemâl:yüz.(Hak’ın yüzü anlamında) .
Kayıt Tarihi : 25.12.2007 16:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!