oku
-diye başladık söze-
bin yılların ışığını gören çocuk
fincan fincan açtı gözlerini
gönül penceresinin önünde
'büyülenmiş' dediler
sonra
aynasını yaratmaya koyuldu
anadilinin mayasından
ateşten gagasıyla
çıt
çıt
çıt
çıt...
renkten renge giren sözcükler seçildi
kanatlandı dizeleri
bulutları aşan sesiyle
arındı işte fânilikten bu sabah
'şair oldu'
bir anıt insan doğdu
şimdi kozasını zorlayan;
bilinmeyenin peşine düştü de gidiyor heyy
açtım yüreğimi
sayfa sayfa yollarına
okuyor
mu
sun
?
Sedat DEMİRKAYA
Sedat DemirkayaKayıt Tarihi : 12.12.2007 04:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sevgi dolu kalın e miiiiiiiiiiiiii
KUTLUYORUM
Günümüzde 'duygularının coşkun seline' kapılan herkes döktürüyor. Bu kötü mü? Hayır, değil. Nevar ki, şiir yazacak kişnin derinlemesine bir bilgi, kültür ve edebiyat birikimini olması gerekir. Şiir hevesi bir çıkış noktası olmalı ama hızla yerel, ulusal ve evrensel şiir birikimine bilinçli bir yolculuğa çıkılmalıdır. Yoksa bin şiir de yazsanız aynı şeyleri yazmaktan kurtulmazsınız.
Bu şiirde birinci dörtlük bu birikimi, ikinci bölümde şiirin dil işçiliği olduğu, üçüncü bölümde insanın kendini iş içinde eğittiği ve olgunlaştırdığı ve bunu coşkuyla yaptığının ve şairin bu yolculuğun sonunda bir tırtılken kelebeğe dönüştüğünün anlatımı yapılmış.
İnsanlar gündelik hayatında maskeler takarak dolaşırlar. Oldukları gibi değil de olmak ya da görünmek istedikleri gibi görünürler. Yeryüzünde gönül sofrasına başkalarını, yani okurlarını buyur edebilme yürekliliğini gösterebilenler sadece şairlerdir.
Sözümüzü Kuatadgu Bilig'den Yusuf Has Hacip'in bir cümlesiyle bağlayalım : ' İnsan, yüreğini avucuna alıp dostları arasında dolaşırken yüzü kızarmamalıdır.
TÜM YORUMLAR (4)