Zemheri Düşmüş Kelimelere
Kanat Vurdu, Cânhıraşla
Bir çıkış kapısı, bir yol aradı
Dört yanı duvar
Karanlık yağdı, söndü muradı
Ay'a kement attı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yollar/hatlar kopuk; derin bir elem
Ayrı zamanlarda, aynı âlemde
Görünmez surlarla bölünen âlem...
Hangi yöne essem kederime yol
Çözümsüz muamma bağlanmış el, kol
Gökkuşaği hâle, bilinmeze yol...
***
Harika şiirinizi tebrik ediyor yürekten kutluyorum. Sevgiyle...
KAFESTE !..
Rahmetli Âşık Veysel bir şiirinde şöyle diyordu:
“Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın…”
*
1. bölümü okuyunca aklıma hemen bu dörtlük geldi. İnsanın dört bir yanı duvar da olsa, kuş misali can elbet uçacak bir yol buluyormuş. Kanat çırparak mı, ay’a kement atarak mı? Yoksa…
İlla ki bir yol buluyormuş…
*
Solmadan yeşermek, ölmeden dirilmek olmuyormuş. Kimileri buna tabiatın kanunu diyor, kimileri Allah’ın emri.
Geldik gideceğiz. Emaneti aldığımıza teslim edeceğiz. Sadece bulunduğumuz mekânda ne kadar yeşil ve taze kalabiliriz bilinmez, ama kalmaya çalışmak; ruhumuzla ve bedenimizle…
Bunu başarabilirse insan, çiçekler kadar renkli, kuşlar kadar kanatlı olur.
Amaç da bu değil mi zaten.
Önce toprağa sağlam basmak…
Kuşlar kadar mavilikleri kuşanmak…
Hayatın iyi günü, zor günü var.
Tabiatın seli, fırtınası var.
Mevsimlerin kışı yazı var
Zamanın dünü bugünü var.
Ne güzel değil mi?
Hepsi olması gerekenler…
Olmazsa hayatın tadının tuzunun olmayacağı kadar gerçek ve aşikâr…
Mademki zıtlarıyla hayat kendini daha güzel kılıyor, bizler de tezatlarımızla, olumlu olumsuz yaşadıklarımızla, iniş ve çıkışlarımızla günleri kendimize haz verir kılacağız.
Şikâyetçi olmadan, asi olmadan…
Belki de aşinası olduğumuz türdeki musikiyi severiz. Rüzgâr sesi bile olsa…
Teneke sesi, tama tam sesi, tepsi sesi bile olsa…
Hangisi ruhumuza işlemişse ondan yanadır, beğenilerimiz, zevklerimiz…
Kararmadan, dolmadan ve yağmadan hava açmıyor.
Gürlemeden, çakmadan, coşmadan sükûnet çökmüyor.
Ya sabır!..
Olmak da var, ölmek de var; derviş sabrının sonunda…
Sonuç hâsıl olacaksa şekli, yolu önemli olmasa gerek.
*
Her zaman rüzgârın yönü aynı olmaz.
Kimi Karayel, kimi Lodos olur.
Kıyıdan kıyıya dolaşır dalgalar, bulur kumunu, tanesini… Çakılını, hanesini…
*
Âlem tek.
Âlemi ayıran özel bir perde. Tıpkı tatlı su ile tuzlusunun karışmadığı gibi…
Kimi yüreklerin tuzu fazladır, çöker dibe, kristalleşir içinde.
İyi mi, kötü mü?
Allah bile…
*
Gökkuşağının renkleri sıcak.
Bir ucundan hangi gönül tutacak?
Bir ucu kimlere kalacak?
Allah bile…
*
Mühürler basılmış, yazgı gibi…
Çözülür mü, silinir mi?
Allah bile…
***
Ne diyeyim efendim?
Lirizmin de ötesinde!..
Bir yürek kendiyle bu kadar hesaplaşır.
Bir yürek kendine bu kadar isyan eder.
Bir yürek ancak bu kadar katlanır ve çare arar…
Takdirlerimle.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun Metanet Hanım.
Yürek sesiniz ve kaleminiz hiç susmasın.
Dostça ve sağlıcakla kalın.
Hikmet Çiftçi
13 Şubat 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Zemheri düşmüş kelimelere
Sözler, ağızda buz sarkıtı
Sözlerde gül açtığı zamanlarıda biliriz
Her kışın ardından yeni baharlara diriliriz.
Tebrikler ve Selamlar...
Şiirinizi bir daha okudum.Şiir duygusal bir tema ile işlenmiş.Çok güzel bir ruh hali!Düşündüren!Biraz da teşbihlerle süslü.Hoş bir atmosferi var şiirin.Bir kaç kez okudum.Gönül Kuşum ;kedersiz insan yoktur dedi.Kendi benliğimizde olan duyguları ancak bu kadar güzel yazabiliriz.Her Şair apayrı bir dünyadır,benim gönlümde!
Anladığım kadarıyla bu dünyayı da seviyorum,Ahireti de!Basılan mühür Hakkın mührü!Bebekliğimizden bu güne
bir ömrü anlatırcasına çok değerli bir eser. tam puan +ant.
Tebrik ederim. Kucak dolusu sevgi ve selamlarımı iletirim.Sağlıcakla kalınız.
Nefse uyan dalar gider
Derdi artar yanar gider,
Dünyasına kanar gider,
Özü arar dar yüreğim
*** Bu mani ile noktaladım.Saygılarımla.08.02.2013 Ankara
O kadar akıcı o kadar okurken keyif veren dizelerki hiç bir kelimeye zemheri düşmemiş...Çok beğendim.Harika bir şiir okumanın hazzıyla ayrılıyorum sayfanızdan. Yüreğinize ,güçlü kaleminize sağlık. Saygılar size..
Dürürstlük ve sadakatin şiiri. Tam puan +ant. Kutluyorum. Yüreğinize ve ellerinize sağlık. Beğeni ile okudum.Saygılarımla.
Derin içeriği olan anlam yüklü değerli paylaşımınızı ve kaleminizi kutluyorum. 1o+ANT. Saygı ve sevgi ile kalın.
Hikmet YURDAER
zemheri de düşse kelimelerine..
şiir yine sıcak.
okumak güzeldi..
Ruhumuzu zaman zaman saran yanlızlıkmıdır acaba Metanet hanıma,böylesine bir içsel muhakeme ve hatta geçmişle bir hasbihal edebilen mısraları yazdıran...
Yada mesela çok duygusal olduğu veya, olurya,yaşadığı bir an belki bir saliselik refleleksmidir onu bu kadar,adeta kaleminin her yazdığını KELAM'A döken,sonrada bu alet topunu bizim kucağımıza bıraktıran.
Kim nerede nasıl dört duvar arasında kaldı,sonra ya kement attı ama olmadı,kelimeler nasıl zemheri düşer,yani dil lal olur söyleyemez içinden geçenleri,tüm umutları nasıl söner bir insanın bu nasıl bir ruh halidirki,gelecek aslında tam bir muamma..
İşte ben tam burda koptum sabah sabah bu şiiri okudum,sonra bir daha okudum,daha sonra bir daha okurken tüm işimi bırakıp,birde baktım yorum yazıyor ellerim bana inat,hemde daha ben tam anlayamamışken kelimelerdeki asıl gizemi,..
Burda suçlu benmiyim ellerimi,yoksada Metanet hanımı? Anlayamadım doğrusu,
Neye nereye gidiyorsunuz ki tüm hatlar kopuk,neden ruhunuzdaki bu ahenksizlik? neden bu girdabın tam içinde hissediyorsunuz kendinizi,bu bence bir anlık hisler manzumesi yada bir çorak toprakta yetişen garip bir çiçek duruşu.yanlız ama gururlu ve vakur bakıyor etrafına,ve herkese belkide herşeye inat yaşıyor,bu gününü gün etmek anlamında değil,o hayatından zevk alıyor,bakmayın beöyle şiirler yazdığına siz...
Metanet hanım aslında bir daha bana böyle şiirlerini okutma demek geliyor ama,işin aslını sorarsan,bir daha ne zaman okuyacağım bu tür şiirlerini demek isterdim doğrusu
Kelamin daim yolun açık ilhamın bol RABBİM yar ve yardımcın olsun.
Hadi ver elini desem, duymazsın
Karış dalgalara es köpük köpük;
Vur kıyılarıma desem aymazsın,
Yollar/hatlar kopuk; derin bir elem
Ayrı zamanlarda, aynı âlemde
Görünmez surlarla bölünen âlem...
Hangi yöne essem kederime yol
Çözümsüz muamma bağlanmış el, kol
Gökkuşaği hâle, bilinmeze yol...
...
çok değerli bir eser
sizi okumak her zaman büyük keyif
kutlarım sayın Yazıcı
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta