Arnavut kaldırımlı sokaklarda geçerdi çocukluğumuz,
Evcilik oynar, topaç döndürür, çember çevirirdik.
Gülen yüzlerimiz vardı güneş yanığı, daha fazla ne demektir, bilmezdik.
Huzur ve şükür bahçelerinde, kâğıttan topumuz, bezden bebeğimiz,
Ve sevdâ nedir, bilmeden sevdiğimiz sevgililerimiz.
Az mı takıldı yıldız uçurtmalarımız çam dallarına
Yıldızı sen, hâlâ kuyruğunda asılı, sallanır, titrer yüreğimiz...
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
ey zaman aman-aman
içimdeki kuşları ürkütmeden
seni alıp alıp gideyim
gideyim alıp alıp seni
gökyüzü dursun
donsun bulutlar
eski bir tadı yeniden
duymak gibi
gülüşünün ağaçlıklarından.... değerli çalışmanızı içtenlikle kutluyorum+10 selamlar.
Şimdi bir yudum sevgin, bir yudum elâ bakış ve bir yudum gülüşün,
Bir sohbet dolusu yaşanmışlıklarımız olsun yıllanmış mezelerimiz,
Varsın, öylesine sarhoş, geçip gitsin günlerimiz,
Gel, 'şerefe' deyip çınlatalım, boşalsın dudaktan kadehlerimiz...
*********MUHTEŞEM*******
Saygılar selamlar...
Şiiriniz okuyanı bir zaman tünelinden geçiriyor.Kutluyorum Üstadım.Saygılarımla, Şükrü Topallar
Kutlarım kaleminizi ve şiirinizi Ünal bey üstadım. her şey gönlünüzce olsun. kalemininiz daim olsun. selam
Defalarca okunası bir şiirdi Üstad. Ahenginde kaybolduğum. Beni alıp götürdü uzak bir yerlere. Tebrikle..
güçlü kalemden güzellik.
kutlarım
namık cem
Zaman ve Biz
Arnavut kaldırımlı sokaklarda geçerdi çocukluğumuz,
Evcilik oynar, topaç döndürür, çember çevirirdik.
Gülen yüzlerimiz vardı güneş yanığı, 'daha fazla' ne demektir, bilmezdik.
Huzur ve şükür bahçelerinde, kâğıttan topumuz, bezden bebeğimiz,
Ve sevdâ nedir, bilmeden sevdiğimiz sevgililerimiz.
Az mı takıldı yıldız uçurtmalarımız çam dallarına
Yıldızı sen, hâlâ kuyruğunda asılı, sallanır, titrer yüreğimiz...
Şimdi bir yudum sevgin, bir yudum elâ bakış ve bir yudum gülüşün,
Bir sohbet dolusu yaşanmışlıklarımız olsun yıllanmış mezelerimiz,
Varsın, öylesine sarhoş, geçip gitsin günlerimiz,
Gel, 'şerefe' deyip çınlatalım, boşalsın dudaktan kadehlerimiz...
Gel, hiç gerçekleşmeyecek düşlerini de analım gençlik günlerimizin,
Beyazıt meydanında, yere düşmüş kuru yaprak gibi ezildiğimiz...
Nasıl yanarım o zaman tutamadığım o sıcak ellerine
Ve nasıl yanarım bilsen, yarım bıraktığımız özgürlük türkülerine.
Bilemezdik, kimin elindeydi silah, kim atıyordu o can alan taşları,
Kimi şehit sayıldı, kimi vatan haini, birer birer yitirdik
Daha sevdaya doymamış o can arkadaşları...
Dümensiz gemilerle açıldık sonra açık denizlere,
Ne dalgalar yedik bodoslamadan, ne rüzgârlar uçurdu saçlarımızı,
Ne yalancı limanlara sığındık; fahişelerle dolu.
Gün oldu; sevdâ rüzgârlarına aç kaldı yelkenlerimiz,
Güneşe hasret günler yaşadık,sonunda kurtulduksa biz
Bir deniz feneriydi yol gösteren, karanlığıma ışıktı gözleriniz...
İstersen gel, günü yaşayalım şimdi,
Bırak, öpsün çıplak ayaklarını çapkın dalgacıklar,
Bırak, kumsal da sarhoş olsun koklayıp teninin o kadın kokusunu.
Bak, gün batışı aksetmiş yüzüne, şimdi saçların kıpkızıl,
Varsın kızarsın yanakların, tuttukça ellerini tutuşan yüreğinin ateşiyle
Varsın, bir yandan hüzün de girsin dalgın bakışlarıma,
Aldırma, sen,eflâtun akşamın eflâtun sevgilisi ol, dol avuçlarıma...
Bu son güzel saatlerimiz, bak, eflâtun akşamlar da kararacak birazdan,
Birileri kuzgûni siyaha boyamakta gökteki tüm yıldızları
Ve köpek balıkları mı yutuyor bilmem, suyun üzerindeki yakamozları...
Ne çabuk öğrendik 'daha fazlası' demeyi, hem bedelini hiç sormadan.
Güneşte kusan asfalttır şimdi parlayan o arnavut kaldırımı yollarda
Ve uçurtmaları yok artık çocukların,
Umutlarıdır takılıp kalan,kuru dallarda...
(15/11/2008)
Ünal Beşkese
YÜREĞİNİ ELİNDE TUTAN VE HER DİZESİNDE GÜNEŞLE KARDEŞ VE HATTA KOYUN KOYUNA SEVDAYA, UMUDA, ONURUN YIKILMAZ NAMUSUNA ZAPDEDİLMEZ BİR KILIÇ GİBİ ÇEKİLEN DEĞERLİ ŞAİRE NCAK BU TÜRKÜYLE SELAM EDİLİR DİYE DÜŞÜNDÜM.. SAYGILAR HOCAM, SELAM EDERİM...
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Bu bir türkü: -
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü: -
alev bir saç örgüsü
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meşale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın
Güneşi zaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşıyanlar!
İşte:
Şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın
Güneşi zaaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neşemiz sıcak!
kan kadar sıcak
delikanlıların rüyalarında yanan
o 'an'
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
dövüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın
Güneşi zaaaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
emret ki ölem
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!...
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın
Güneşi zaaaaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
NAZIM HİKMET
Şahsınıza ve kaleminize saygımla efendim.
Harıkulade bir şiir okudum dostumun kaleminden. sizi gönülden kutlarım üstadim. Bilal Esen
Gün oldu; sevdâ rüzgârlarına aç kaldı yelkenlerimiz,
Güneşe hasret günler yaşadık,sonunda kurtulduksa biz
Bir deniz feneriydi yol gösteren, karanlığıma ışıktı gözleriniz...
Yüreğinize kaleminize sağlık üstadım, kutlarım.Saygı,sevgiler.
Bu şiir ile ilgili 145 tane yorum bulunmakta