Aç sîneni güller gibi, bir daha hayrân olayım,
Dök zülfünü seller gibi, sevdânla giryân olayım.
Sen şakı bülbüller gibi, her dertten üryân olayım
Bakıp geçme eller gibi, yanayım, büryân olayım.
Dayanamaz zevâline, hep hicrânı anar gönül
Vurulmuşum delâline, pür yâredir, kanar gönül
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Anımsanmayacak bir şiir mi ki?
Yneiden okudum.Kutluyorum Usta'yı.
Selamlarımla.
Aç sîneni güller gibi, bir daha hayrân olayım,
Dök zülfünü seller gibi, sevdânla giryân olayım.
Sen şakı bülbüller gibi, her dertten üryân olayım
Bakıp geçme eller gibi, yanayım, büryân olayım.
Şiirin adından anlamıştım benim sevdiğim efsunlu kelimelerle yazıldığını...Sevgiliye tam bir teslimiyet çok hoş bir şiir ...
Kaleminize sağlık sayın Beşkese...
Saygılarımla +10
O kadar güzel ki...
Ne emeller hayâl eder, düşüp sevdâya sevdâya,
Dil ki çağlar, pınar gibi, gözler ağlaya ağlaya.
Hasretle ürperir yürek, gönül bağlaya bağlaya,
Tereddütsüz der ki yâre, derdine dermân olayım......Hâlenur Kor
Bu muhteşem şiirinizi bir kere daha okumaktan büyük haz aldım efendim. Ve dörtlük yazmadan edemedim yine... Yüreklere hitâp eden bir şiirdi. En büyük puanları hak ediyor. Sevgi ve saygılarımla... Hâlenur Kor
Ben eski kelimeleri pek sevmem ama şiir oldukça güzel olmuş. Kutlarım
eskilerden bir ses ahenkle mırıldanıyor,
kutlarım
namık cem
Bir yandan Dede Efendi'lerin şarkılarını, bir yandan Fuzulu, Nedim v.s. gibi Divan Şairlerini anımsadım...
Her türlü şiiri yazabiliyorsunuz Üstadım...
Kutluyorum...
Kadir Tozlu
Tam adına uyacak dizeler tek kelime ile mükemmel kaleminize sağlık Mesut Özbek
Tebrikler.Gerçekten ödülü haketmiş bir şiir.
Saygılarımla,
Hocam tam benim arzu ettiğim
lezzette, Takdirlerimle teşekkür ederim.
Saygılar ve selamlar..
Bedri Tahir Adaklı
SULTÂNİYEGÂH
(Sayfa:12, sıra.348)
Aç sîneni güller gibi, bir daha hayrân olayım,
Dök zülfünü seller gibi, sevdânla giryân olayım.
Sen şakı bülbüller gibi, her dertten üryân olayım
Bakıp geçme eller gibi, yanayım, büryân olayım.
Dayanamaz zevâline, hep hicrânı anar gönül
Vurulmuşum delâline, pür yâredir, kanar gönül
Bu sevdânın kemâline; vuslatına yanar gönül
Endâmına, cemâline, yâr, sana kurbân olayım
Nevbahârı sînende der, orda tadayım bahârı
Bir nigâhla selâm gönder. olsun gönlümün nigârı
Ya da teşrîf et bir seher, tutuşsun vuslatın hârı
Gonca lebden bir bûse ver, varsın perîşân olayım.
Ünal Beşkese (22/04/2009)
Not:Bu şiiri 8+8 duraklı ve durak heceleri de uyaklı olarak,özellikle de şiir diline yakıştığını düşündüğüm bazı eski sözcükleri kullanmak yeteneğimi
kaybetmemek için yazdım Şiir, 'Antolojide Günün Şiiri' seçilmişti.
giryan :ağlayan
üryan :çıplak,soyunmuş
büryan=biryan:kebap
zevâl :yok olmak,yokluk
delâl :güzel görünmek,naz,işve
nevbahar :ilkbahar
nigâh :bakış
nigâr :resim,put
hâr :sıcaklık,ateş
leb :dudak
Saki tadinda muhtesem bir beste, yüreginize tebrikler Ünal hocam... Güldeste'mizde paylasiyorum....Tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 122 tane yorum bulunmakta