A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 33 Kurt ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 33 Kurtardığınız Çocuk

A. Sınıf Tiyatrosu: 33
Kurtardığınız Çocuk
(Dünya İnsanlık Günü, Gönül Borcu, İyilik Haftası)
Yazan: Fevzi Günenç

KİŞİLER:

ARKADAŞ BEDRİ:
ARKADAŞ NUMAN:
DOKTOR MURAT:
PROFESÖR CEVAT:
HEMŞİRE:

ORTAM:
BİR HASTANEDE HASTA ODASI…
ODADA HASTA YATAĞI, REFAKATÇİ YATAĞI, BİR DE SANDALYA VARDIR. HASTA YATAĞINDA YATMAKTA, İKİ AKADAŞI BAŞUCUNDA DOKTOR MURAT’LA KONUŞMAKTA.

ARKADAŞ BEDRİ: Hastamız ne zaman kendine gelebilir acaba doktor?
DOKTOR MURAT: Zamanı yok efendim. Her an gözlerini açabilir.
ARKADAŞ NUMAN: Hiçbir tehlike kalmadı değil mi?
DOKTOR MURAT: Kalmadı efendim. Umarım az sonra sağlığına tamamen kavuşmuş olarak uyanacak.
ARKADAŞ BEDRİ: Siz de çok yoruldunuz doktor. Dünden beri ayaktasınız. Biraz dinlenseniz.
ARKADAŞ NUMAN: Şuradaki refakatçi yatağına uzanın biraz.
DOKTOR MURAT: Hastam gözlerini açmadan bunu yapamam.
ARKADAŞ BEDRİ: (Sandalyeyi gösterir.) Hiç olmazsa biraz oturun.
DOKTOR MURAT: Hocamız burada can savaşı verirken dinlenmeyi kim düşünür?
ARKADAŞ NUMAN: Siz bilirsiniz.
DOKTOR MURAT: Ancak…
ARKADAŞ BEDRİ: Evet? ..
DOKTOR MURAT: Galiba çok sıkıştım. Ufak tuvaletimi yapmak için…
ARKADAŞ NUMAN: Tabii tabii. Biz buradayız.
DOKTOR MURAT: (Seslenir) Hemşire hanım!
HEMŞİRE: (Girer) Buyurun hocam.
DOKTOR MURAT: Ben gelinceye kadar hastamızın başından ayrılmayın. Ani bir durum olursa ben VC’deyim. Çağırırsınız.
HEMŞİRE: Tabii hocam.
DOKTOR MURAT: (Yatan profesöre) Bağışla hocam. Başınızdan bir an bile ayrılmazdım ama… (Öbür ikisine) Çabucak dönerim.
ARKADAŞ BEDRİ: Sorun değil…
DOKTOR MURAT: (Aceleyle çıkar.)
ARKADAŞ NUMAN: Hey gidi dünya hey! Profesörün şu haline bak. Sen gel yıllarca bu hastanede yüzlerce can kurtar, sonra da senin canın, aynı hastanede kurtarılmayı beklesin.
ARKADAŞ BEDRİ: Üstelik öylesine amansız bir hastalık ki… Ülkede bu hastalığı tedavi edecek bir tek doktor bulunamasın.
ARKADAŞ NUMAN: Neyse ki Doktor Murat varmış.
ARKADAŞ BEDRİ: Evet ama ona ulaşmak da kolay olmadı.
ARKADAŞ NUMAN: Buradan binlerde kilometre uzaktaki hastanesinden aradık.
ARKADAŞ BEDRİ: Şans eseri hemen karşımıza çıkıverdi.
ARKADAŞ NUMAN: Profesörü ameliyat etmek için gelme ihtimali ancak yüzde 1’di.
ARKADAŞ BEDRİ: Ne güzel bir delikanlıymış. Haberi alır almaz atlayıp geldi. Hemen ameliyata girdi.
ARKADAŞ NUMAN: Uzun saatler süren bir ameliyattan sonra Profesörü kurtardı.
ARKADAŞ BEDRİ: Büyük doktormuş.
ARKADAŞ NUMAN: Büyük insanmış.
ARKADAŞ BEDRİ: Böyleleri az gelir dünyaya.
ARKADAŞ NUMAN: Haklısın.
ARKADAŞ BEDRİ: Profesör kıpırdıyor mu ne?
ARKADAŞ NUMAN: Ben fark edemedim.
ARKADAŞ BEDRİ: Ben ettim. Kıpırdadı değil mi hemşire hanım?
HEMŞİRE: Gözümü hastanın üstünden ayırmıyorum ama ben de fark edemedim.
ARKADAŞ BEDRİ: Hayret, nasıl fark etmezsiniz! Son derece eminim. Profesör kıpırdadı. Her an gözlerini açabilir.
ARKADAŞ NUMAN: Böyle bir şey olursa doktoru baş uzunda görememesi ne acı.
ARKADAŞ BEDRİ: Gel sen 24 saat başında dur; tam ayıldığı sırada…
DOKTOR MURAT: (Girer) Bir değişiklik var mı hemşire hanım?
ARKADAŞ NUMAN: Oh, neyse ki geldi.
HEMŞİRE: Ben bir şey fark edemedim ama beyefendi der ki…
ARKADAŞ BEDRİ: Evet, ben hastamızın kıpırdandığını fark ettim.
DOKTOR MURAT: (Nabzına bakar.) Nabzı son derece düzelmiş. Haklısınız. Hocamın gözlerini açma zamanı iyice yaklaştı.
PROFESÖR CEVAT: (Kıpırdanır)
ARKADAŞ BEDRİ: Bakın, yine kıpırdandı! Size söylemiştim.
ARKADAŞ NUMAN: Haklısın. Bu kez ben de gördüm.
DOKTOR MURAT: Lütfen sessiz olur musunuz?
ARKADAŞ BEDRİ: Tamam…
ARKADAŞ NUMAN: Tamam…
PROFESÖR CEVAT: (Gözlerini aralar.) Ne oldu? .. Ölmedim mi?
ARKADAŞ BEDRİ: (Heyecanla) Konuştu konuştu!
DOKTOR MURAT: (Bedri’ye uyarırcasına bakar.)
ARKADAŞ NUMAN: Ölmedin arkadaşım. Doktor Murat seni kurtardı.
PROFESÖR CEVAT: Doktor Murat mı?
DOKTOR MURAT: Geçmiş olsun hocam.
PROFESÖR CEVAT: Doktor Murat sen misin?
DOKTOR MURAT: Benim hocam.
PROFESÖR CEVAT: Hani şu yurt dışında…
DOKTOR MURAT: Evet hocam…
PROFESÖR CEVAT: Şöhreti ülkeleri aşan…
DOKTOR MURAT: Abartmayın hocam.
PROFESÖR CEVAT: Dünya milyarderlerinin tedavi olmak için sıraya girdikleri Doktor Murat sensin ha!
DOKTOR MURAT: Beni şımartıyorsunuz.
PROFESÖR CEVAT: Dünyanın en zengin insanları sadece randevu almak için bile günlerce peşinde koşarken, sen tek telefonla, atlayıp bu beş parasız bu doktor hurdasını kurtarmak için koştun geldin ha! Niçin?
DOKTOR MURAT: Lütfen sakin olun hocam. Çok konuşmamalısınız.
PROFESÖR CEVAT: Hayır, aksine çok konuşmak istiyorum. Hocam deyip durduğuna göre, bir zamanlar senin öğreticindim herhalde.
DOKTOR MURAT: Şey… Daha fazlası…
PROFESÖR CEVAT: Şimdi de çırağım kalkmış bana akıl öğretiyor. Konuşmamalıymışım… İşimi bana mı öğreteceksin?
DOKTOR MURAT: Estağfurullah.
PROFESÖR CEVAT: Neyse, bırakalım şimdi bunları. Fakat buranın havası neden böyle boğucu?
DOKTOR MURAT: Şimdi hallederim hocam. (Hemşireye) Havalandırmayı sonuna kadar açar mısınız hemşire hanım.
HEMŞİRE: Hemen hocam… (Davranır.)
DOKTOR MURAT: Sizler de saygıdeğer beyler. Lütfen Odayı bir süre için boşaltabilir misiniz?
ARKADAŞ BEDRİ: Tabii
ARKADAŞ NUMAN: Tabii tabiii.
ARKADAŞ BEDRİ: Biz kapıdayız. Önemli bir durum olursa…
DOKTOR MURAT: Elbette. (Hemşireye) Siz da çıkabilirsiniz hemşire hanım.
HEMŞİRE: Baş üstüne hocam.

İKİ ARKADAŞ, SONRA HEMŞİRE ÇIKAR.

PROFESÖR CEVAT:
(Doktor Murat’ın elini tutar.) Ne muradın varsa olsun evladım. Bu ameliyatı yapmak için yurtdışından buraya kadar gelmeni, bebi ölümden döndürmeni yaşadığım sürece unutmayacağım. (Doktorun ellerini okşar.) Biliyor musunuz acaba? Ben, bir doğum uzmanıyım
DOKTOR MURAT: Biliyorum hocam.
PROFESÖR CEVAT: Bir zamanlar anne karnındaki bir bebeğin sakat olduğu anlaşılmıştı. Onu o şekilde yaşamaktansa, öldürmeyi düşünüyordu doktor arkadaşlar. Buna izin vermemiştim. Ana karnındaki o yavruya kıyamamış, doğmasını sağlamıştım.
DOKTOR MURAT: Evet hocam.
PROFESÖR CEVAT: Sapasağlam yavruları bile ana rahminde öldürenlere inat, onun yaşamasını istediğim için, hayatta bildiğim o tek iyiliğime karşılık Seni bana ödül olarak gönderilmiş olmalısın sen.
DOKTOR MURAT: (Biraz geriye çekilir, dizlerinden aşağısı takma olan bacaklarını gösterir. Bir iki adım atar.) Ben de öyle düşünüyorum efendim. Kurtardığınız o sakat çocuk, bendim.
Murat, kurtarıcım! ..
Hocam, kurtarıcım! ..

İKİSİ BİRBİRİNİ KUCAKLAR.

BİTTİ

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 8.8.2010 15:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç