A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 21 Pire ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 21 Pire Gibi Yiğit Ölmüş

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 21
Pire Gibi Yiğit Ölmüş
Yazan: Fevzi Günenç

KİŞİLER:

PİRE:
SİNEK:
KARGA
DUT AĞACI
MAVİ DERE:
KAHVERENGİ DERE:
FADİME KIZ:

DEKOR: PİRE İLE SİNEĞİN ORTAKLAŞA KULLANDIKLARI TOPRAK DAMLI ODA.
SİNEK SALLANAN İSKEMLEDE GAZETE OKUYARAK KEYİF ÇATMAKTA, PİRE DAMDAN SIZAN SULARI YAKALAYABİLMEK İÇİN ELİNDEKİ KUTUYLA ORADAN ORAYA KOŞMAKTADIR.

PİRE: Şıp şıp şıp…
SİNEK: (Gazetesinden başını kaldırır.) Ne oluyor Pire bey öyle şıp şıp şıplıyorsun? Vızzz…
PİRE: Bir şey yok Sinekçiğim. Damlaları sayıyorum.
SİNEK: Ne damlası? ..
PİRE: O kadar arsız bir yaratıksın ki, ancak bu kadar olur. Senin gibi biriyle nasıl oda arkadaşı oldu. Aynı evi nasıl paylaşıyorum, bilmiyorum.
SİNEK: Niye bu kadar öfkelendin, anlayabilmiş değilim Pireciğim. Vızzz?
PİRE: Anlayamazsın tabii. Dostum, güzel arkadaşım, bir tanem… Evin tavanı akıyor.
SİNEK: Aksııın, akarsa ne olur?
PİRE: (Kalkıp söyleyerek oynamaya başlar.)
“Çadırımın üstüne şıp dedi damladı
Allah canımı almadı almadı…

Çadırımın üstüne şıp dedi damladı
Allah canımı almadı almadı…

Çadırımın üstüne şıp dedi damladı
Allah canımı almadı almadı…” olur. Anladın mı şimdi?

SİNEK: Anlamadım valla.
PİRE: Anlayamazsın tabii. Sende kafa yok ki anlayasın. Damımız akıyor, demek istiyorum sana. (Bağırır) Damımız akıyor…
SİNEK: (Telaşlanır) Akıyor mu? Toprak kayması mı var?
PİRE: Hayır, yağmur kayması var. Damdan sızan yağmurlar, şıp şıp pıp tepemize düşüyor.
SİNEK: Haa… Ben de önemli bir şey sandım. Düşerse düşsün canım ne olacak?
PİRE: N’olacağı var mı budala arkadaşım? Damlaya damlaya göl olur, damlacıktan sel olur. Eğer önlem almazsak evimizin içi diz boyu suyla dolar.
SİNEK: Fena mı, biz de yüzeriz.
PİRE: Evet, yüzeriz. Doğru… Bizimle birlikte televizyonumuz da yüzer. Buz dolabımız da, koltuk kanepe takımlarımız da…
SİNEK: Yo, olamaz! Hepsine katlanırım ama televizyonumuzun sular altında kalmasına izin veremem. Televizyon sele giderse maçı nasıl izlerim?
PİRE: O zaman damın akmasını önlemek için gerekeni yapmalısın.
SİNEK: Ne yapmalıyım?
PİRE: Bana yardım etmelisin. Dama çıkıp damı loğlamalıyız.
SİNEK: Dam ne? Loğ ne?
PİRE: Bunları bilmiyor musun?
SİNEK: Aslında ben biliyorum ama bizi izleyen çocuklar biliyor mu bakalım?
PİRE: O zaman önce şu açıklamayı yapalım: Eskiden evler tek katlı olurdu. İzleyicilerimiz olan bu çocukların oturduğu evler gibi betondan yapılmazdı. Tavanlar direkle örtülür, üzeri samanla karıştırılmış çamurla kaplanırdı. Bu çamur kuruyup sertleşirce yağmur geçirmez bir örtüye dönüşürdü.
SİNEK: Ama zamanla yine de gevşer, yağmuru sızdırırdı, değil mi?
PİRE: Aynan öyle.
SİNEK: Buna engel olmak için de…
PİRE: Loğ dediğimiz aletle damın döşemesi sıkıştırılırdı.
SİNEK: Şimdi yapacağımız gibi ha?
PİRE: Öyle…
SİNEK: Eee, hani loğumuz?
PİRE: Damdaaa…
SİNEK: Haydi öyleyse çıkıp damımızı loğlamaya başlayalım.
PİRE: Başlayalım.

IŞIK SÖNER, YANDIĞINDA SİNEKLE PİRE DAMDADIR. SİNEK LOĞU ÖNDEN ÇEKER, PİRE ARKADAN İTER.

PİRE: Aman ha Sinek kardeş. Loğu sakın arkaya bırakayım deme.
SİNEK: Bırakmam canım. Neden bırakayım?
PİRE: Sana loğu arkaya bırakma dedim!
SİNEK: Bırakmıyorum…
PİRE: Bırakıyorsun!
SİNEK: Elimde değil. Kendiliğinden arkaya gidiyor.
PİRE: Zaptet onu. Altında kalacağım!
SİNEK: Zaptedemiyorum…
PİRE: Zaptet diyorum sana!
SİNEK: Zaptedemiyorum…
PİRE: İmdaaat, loğun altında kalıyoru. İşte kaldım bile. Aaah! ..
SİNEK: (Pirenin yanına gider, onu loğun altından çekmek ister.) Hey, Pire kardeş, Kalk loğun altından. Kalksana… Neden kalkmıyorsun? Aaa, kırmızı mürekkep akıyor senin üstünden. Öldün mü yoksa? Dur kalbini dinleyelim. (Kulağını pirenin kalbine dayayıp dinler.)
PİRE: (Başını kaldırır) Ölmüş müyüm?
SİNEK: Kalbin ölmüş.
PİRE: (Başı geri önüne düşer.)
SİNEK: Bir de nabzına bakalım. (Elini alanak nabzını sayar.)
PİRE: (Başını kaldırır) Nabız atıyor mu?
Atmıyor. Elin de ölmüş. Eyvaaah! Oda arkadaşımı kaybettim! Bütün kirayı artık ben ödemek zorunda kalacağım… (Ağlar) Aaa… Aaa… Vızzz… Iııı… Iııı… Vızzz… Uuu… Uuu… Vızzz…
KARGA: (Girer) Ne vızıldayp durursun Sinek kardeş?
SİNEK: Ben vızıldamayayım da kimler vızıldasın Karga kardeş? ... Pire gibi yiğit öldü. Kaleminin boyası oluklardan aktı.
KARGA: Vaaah, vah! Demek öyle oldu? Gaaak! Gidip şu dut ağacına konayım. Bu acı haberi bütün dünyaya duyurayım… Bu arada televizyoncular beni keşfederse meşhur da olabiliim belki.

IŞIK SÖNER, YANDIĞINDA DUT AĞACINI GÖRÜRÜZ.

KARGA: (Dut ağacının yanına gelir.) Dut Ağacı, Dut Ağacı… (Zile basar, zilden ses çıkmaz.) Tak tak tak… Gaak gaak gaaak!
DUT AĞACI: Ne tak tak vuruyorsun Deli Karga? Zili yok mu bu kapının?
KARGA: Var var ama elektrikler kesik yine. Zilin çalınmıyor, Gaaak! Gaaak! Gaaak!
DUT AĞACI: Ne istiyorsun?
KARGA: Dalına konabilir miyim?
DUT AĞACI: Kon bakalım. Kon ama söyle hele. Ne diye böyle durmadan gaklıyorsun?
KARGA: Ben gaklamayayım da kim gaklasın Dut ağacı. Pire gibi yiğit öldü. Mürekkebi oluklardan aktı. Sinek vız vız vızladı. Ben de gak gak gaklıyorum.
DUT AĞACI: Yaaa! .. Vah vah vah. Demek öyle oldu. Gagla kardeşim gagla. Buna can mı dayanır. Bundan sonra bu yapraklar bana haram. Ben de yapraklarımı dökeyim bari. (Sallanarak üzerindeki yaprakları döker.)

DUTUN ALTINDAN BİR SU AKMAKTADIR. SUYUN AKIŞINI ŞERİT HALİNDEKİ MAVİ BİR BEZDEN ANLARIZ. BİRİ MAVİ, ÖBÜRÜ KAHVERENK GİYSİLİ İKİ ÇOCUK BİRER UZUNDAN TUTTUKLATI BEZİ İLERİ GERİ ÇEKEREK AKIŞI YANSITMAYA ÇALIŞIR.

MAVİ DERE: Dut ağacı dut ağacı…
DUT AĞACI: Efendim Mavi Dere…
MAVİ DERE: Yapraklarını niçin döküyorsun Dut Ağacı?
DUT AĞACI: Yapraklarımı ben dökmeyeyim de kim döksün Mavi dere? Pire gibi yiğit ölmüş, kırmızı mürekkebi oluk oluk akmış. Sinek vızır vızır vızırdarmış. Karga gak gak gaglıyor. Ben de yaprağımı döküyorum. Yapraklarım artık bana haram.
MAVİ DERE: Vaaah vah! O zaman bana da sularımı böyle mavi mavi akıtmak haram. Ben de bulanık akayım bari.

İKİ ÇOCUK, MAVİ DEREYİ SİMGELEYEN BEZİ TERS ÇEVİRİR. BEZİN ÖBÜR YÜZÜ SİYAHTIR.

FONDAN TÜRKÜNÜN SÖZLERİ DUYULUR.
“Suya gider su testisi elinde
Allar giymiş etekleri belinde
Vay vay…

Amman Fadime'm
Suya gidemem
Sensiz edemem
Vay vay…”

FADİME KIZ: Dere Dere… Ne oldu da bulanık akmaya başladın böyle?
KAHVERENGİ DERE: Bulanık akarım bulanık akarım ya… Duymadın mı, Pire gibi yiğit ölmüş, Sinek vız vız vızıldarmış… Karga gag gak gaklarmış. Dut yaprağını döker de ben bulanık akmaz mıyım?
FADİME KIZ: Vaaah vah! Demek böyleyken böyle ha? Ben de durur muyum o zaman? Testilerimi kulağıma küpe diye asar, köye doğru kaçarım. (Bağırarak çıkarken) Komşulaaar, komşular duydunuz muuu? Pire gibi yiğit ölmüş. Sinek vız vız vızıldar, karga gak gak ötermiş. Dut yaprağını döker, Mavi Dere bulanık akarmış… Ben de testilerimi kulağıma küpe yaptım duyun ha…

BİTTİ

YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum.
Telefon: 0505 553 47 44
FEVZİ GÜNENÇ

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 1.6.2010 01:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç