A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 17
En Güzel Şarkıyı Kim Söyler?
5 Haziran Dünya Çevre Günü
Yazan: Fevzi Günenç
KİŞİLER:
BAHÇIVAN:
AKASYA:
PALYAÇO:
ASLANAĞZI:
AKŞAMSAFASI:
MANOLYA:
MENEKŞE:
KAKTÜS:
FESLEĞEN:
GÜL:
HANIMELİ:
KUŞKONMAZ:
HATMİ:
KARANFİL:
KASIMPATI:
KADİFE ÇİÇEĞİ:
SARMAŞIK:
YASEMİN:
YILDIZ ÇİÇEĞİ:
LALE:
İNCİ ÇİÇEĞİ:
DEKOR: HER BİRİ BİR ÇİÇEĞİ SİMGELEYEN ÇOCUKLAR SAHNE BOYUNCA YAN YANA DİZLMİŞ OTURMAKTADIR.
BAHÇIVAN: (Bahçe aletleriyle gelir. Aletlerini yere bırakarak izleyenlere seslenir.) 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Bugün 5 Haziran olsa da, olmasa da bizim için her gün çevre günü olmalı. Dünyamızı çiçekler çevrelesin diye sizlere çiçekli bir oyun hazırladık. Buyurun izleyin... Çiçekleri, doğayı sevin, koruyun; Siz de çevreci olun. (Sulama ibriğini alarak çiçeklere azar azar su verirken onlarla konuşur.) Günaydın küçük Akasya ağacım.
AKASYA: Günaydın efendim.
BAHÇIVAN: Ne kadar da naziksin…
AKASYA: Nazik olmayı siz öğrettiniz bize efendim. Bir çiçek ağacına da nazik olmak yaraşır, değil mi?
BAHÇIVAN: Haklısın Akasyam. Bir ihtiyacın var mı?
AKASYA: Bol bol güneşim var. Biraz da suyum olsa…
BAHÇIVAN: Tamam canım, tamam. Suyunu vereceğiz zaten. Veriyorum işte. (Sular) Yeter mi?
AKASYA: Yeter efendim.
BAHÇIVAN: Haydi öyleyse, sana iyi günler. Öbür arkadaşlarınla söyleşelim biraz da. Olmaz mı?
AKASYA: Olur efendim.
BAHÇIVAN: Hoçça kal benim küçük güzel akasya ağacım.
AKASYA: Güle güle efendim. Güle güle de… Bana bu kadar fazla sevgi göstermeseniz iyi olur.
BAHÇIVAN: Nedenmiş o?
AKASYA: Arkadaşlar kıskanabilir.
BAHÇIVAN: Sen merak etme. Bende hepinize yetecek kadar bol sevgi var.
PALYAÇO: (Koşarak gelir. Akasyanın yanında çiçek gibi durur.)
BAHÇIVAN: (Yalancıktan şaşırır.) Aaa! Bu çiçek ne çiçeğiymiş böyle?
PALYAÇO: Bilemedin mi?
BAHÇIVAN: Bilemedim.
PALYAÇO: Palyaço çiçeği derler bana.
BAHÇIVAN: Ne zaman geldin buraya palyaço çiçeği.
PALYAÇO: Ohooo, belki aylar olmuştur.
BAHÇIVAN: Şimdi sopayı yersen başında yıldızlar uçuşur.
PALYAÇO: (Kaçar.) Aman aman! ..
BAHÇIVAN: Ne oldu? Nereye? .. Kaçma!
PALYAÇO: Erliğin yarısı kaçmakmış. Nerede yiyecek, oraya gidilecek. Nerede dayak, oradan kaçılacak.
BAHÇIVAN: Seni yaramaz seni… Benimle oyun oynamak istiyorsun değil mi?
PALYAÇO: Hayır oyun değil, odun.
BAHÇIVAN: Ne odunu?
PALYAÇO: Meşe odunu. Bakıyorum da, çiçeklere gösterdiğin kadar sevgi göstermiyorsun bana…
BAHÇIVAN: Canım beniiim… Gel seni de seveyim.
PALYAÇO: Pışşık! Geleyim de dayak aşı yiyeyim değil mi? Yemem…
BAHÇIVAN: Peki, sen bilirsin. Suyunu vereyim bari.
PALYAÇO: Yok ya… Çiçek miyim ben, ıslanayım.
BAHÇIVAN: Sen bilirsin… (Akşam Safasına) Kimi görüyorum burda! .. Akşam safası! Küs müyüz akşam safası?
AKŞAMSEFASI: Neden küs olalım?
BAHÇIVAN: Gözlerin yumuk yumuk da.
AKŞAMSEFASI: Elbette yumuk olacak. Uyuyorum.
BAHÇIVAN: Uykuda konuşulur mu?
AKŞAMSEFASI: Uyurgezerler olur da uyurkonuşurlar olmaz mı?
BAHÇIVAN: Sizlere de söz yetişmiyor bugün. Haydi, şimdi uyu da, akşam çiçek açtığın zaman görüşürüz.
AKŞAMSEFASI: Tamam. Horrr…
Dah-haaa! .. Bu da ne?
AKŞAMSEFASI: Horultuuu…
BAHÇIVAN: Sen horlamazdın.
AKŞAMSEFASI: Senden öğrendim. Dün geceki horlaman kulübenden buraya kadar uzuyordu. Bütün gece uyutmadın beni.
BAHÇIVAN: Affedersin.
AKŞAMSEFASI: Affedersem yine yaparsın.
BAHÇIVAN: Pardon…
AKŞAMSEFASI: Pardon çıkalı…
BAHÇIVAN: Aaa! Sen de iyice terbiyesizleşmişsin ha! Bak ağzına biber sürerim.
AKŞAMSEFASI: Tamam canım, tamam… Azıcık şaka yapalım dedik.
BAHÇIVAN: (Kendi kendine) Bu Akşam Sefası da amma tuhaf ha! Uykuda bile şaka yapıyor. (Uzaklaşır.)
BAHÇIVAN: Seninle uğraşamam. (Aslanağzına) Ooo! .. Kim varmış burada? Bay Aslanağzı, en ha! .. Nasılsınız küçük bey?
ASLANAĞZI: Meraktayım Bahçıvancığım.
BAHÇIVAN: Neyi merak ediyorsun Aslanağzı?
ASLANAĞZI: Ne zaman büyüyeceğimi. Yıllardır küçük bey dersin bana. Bu gidişle hiç büyük bey olamayacağım galiba.
BAHÇIVAN: Affedersin. Dilim alışmış. Düzeltiyorum… Nasılsınız büyük bey?
ASLANAĞZI: Geçti Borun pazarı. Sür eşeğini Niğde’ye.
BAHÇIVAN: Neden?
ASLANAĞZI: Ağzımızla isteyelim de burnumuzla mı yiyelim?
BAHÇIVAN: Özür dilerim. Söz, bir dahaki gelişimde büyük bey diyeceğim sana.
ASLANAĞZI: Umarım.
BAHÇIVAN: Buyurun suyunuz… Şimdilik hoşça kal.
ASLANAĞZI: Kahkaha ata ata…
BAHÇIVAN: Ne?
ASLANAĞZI: Pardon, güle güle…
BAHÇIVAN: (Kendi kendine) Bugün bu çiçekler de bir tuhaf ha…
BAHÇIVAN: Manolya? ..
MANOLYA: Bahçıvan? ..
BAHÇIVAN: Nasılsın?
MANOLYA: İyi diyelim de iyi olsun.
BAHÇIVAN: Neden?
MANOLYA: Susuzluktan öldük. Bugün bir dakika beş saniye geç kaldın.
BAHÇIVAN: Şuna bak hele, saniyeleri sayıyor.
MANOLYA: Sayarım tabii. Ben hassas bir çiçeğim. Susuzluğa dayanamam. Solarım hemen.
BAHÇIVAN: Kusura bakma, bir daha geç kalmam.
MANOLYA: İyi edersin.
MENEKŞE: (Söze karışır.) Evet iyi edersin.
BAHÇIVAN: Menekşe! .. (Kendi kendine) Bunlar uşakları olduğumu sanıyorlar galiba. (Manolyaya.) Buyurun suyunuz.
MENEKŞE: Yavaş ol, yavaş ol! Yapraklarımı inciteceksin. Beni deve tabanı mı sandın.
KAKTÜS: Sataşma var! Söz hakkı istiyorum…
MENEKŞE: (Kaktüse) Sana ne oluyor? Bir kere sen deve tabanı değilsin. Senin adın Kaktüs değil mi? Görüşmeyeli beri adını mı değiştirdin yoksa?
KAKTÜS: Adımı değiştirmedim. Bizim soyumuz devetabanından gelmedir.
MENEKŞE: Orada ilerde bir deve tabanı var. O kim peki? .
KAKTÜS: O benim amcamın oğludur.
MENEKŞE: O da kendini kaktüs mü sanıyor yoksa?
BAHÇIVAN: Tartışmayı bırakın. Daha yapılacak yığınla iş var. Sen su istemiyor musun yoka Kaktüs?
KAKTÜS: İstemiyorum.
MENEKŞE: Neden?
KAKTÜS: Bu çiçekler gibi muhallebi çocuğu muyum ben? Her gün her gün su içmem.
MENEKŞE: (Kaktüse çıkışır.) Muhallebi çocuğu senin babandır.
BAHÇIVAN: Yine başlamayın.
KAKTÜS: Evet, başlama.
MENEKŞE: Başlarsam ne olur?
KAKTÜS: Dikenimi batırırsan görürsün.
MENEKŞE: Batır da görelim.
KAKTÜS: Muhallebi çocuğusun işte, muhallebi çocuğu!
MENEKŞE: Muhallebi çocuğu sensin.
PALYAÇO: (Koşarak gelir.) Muhallebi çocuğu mu aranıyor? O benim! (Şarkı olarak söyler.) O benim işteee... Nerede muhallebi?
HEPSİ: (Güler.)
PALYAÇO: Muhallebi yok mu?
BAHÇIVAN: Yok…
PALYAÇO: Madem yok, bizi neden heveslendiriyorsunuz?
BAHÇIVAN: Git işine…
PALYAÇO: Tamam gittim.
BAHÇIVAN: Hâlâ buradasın ama.
PALYAÇO: Git işine dedin ya. Ben de gittim işte. İşim burada.
BAHÇIVAN: Neymiş bakalım buradaki işin?
PALYAÇO: Palyaçoluk yapıp herkesi güldürmek.
BAHÇIVAN: Pekâlâ… Sen bunları güldüredur. Ben sulama işimi sürdüreyim. Bu güzel koku da nereden geliyor?
FESLEĞEN (REYHAN) : Benden benden…
BAHÇIVAN: Ooo! Günaydın Reyhan! Pardon Fesleğen!
FESLEĞEN (REYHAN) : Pardona gerek yok. İkisi de benim adım. Reyhan da desen olur, Fesleğen de…
BAHÇIVAN: Ne güzel kokuyorsun!
FESLEĞEN (REYHAN) : İşim bu. Güzel kokmak…
GÜL: (Söze karışır.) Biz güzel kokmuyor muyuz yani?
FESLEĞEN (REYHAN) : Kokuyorsun ama senin dikenlerin var.
GÜL: Gülü seven dikenine katlanır.
FESLEĞEN (REYHAN) : Ben, beni sevenlere diken falan batırmam.
GÜL: Dikenin yok ki batırasın.
FESLEĞEN (REYHAN) : Olsa bile batırmam.
GÜL: Ben onu bunu bilmem. İnsanlar en çok benim kokumu sever. Beni koklayabilmek için de, dikenlerime katlanmayı göze alırlar.
HANIMELİ: Kokunu seviyorlar diye insanlara diken batırman hiç de hoş değil.
GÜL: Siz kimsiniz?
HANIMELİ: Bana Hanımeli derler.
GÜL: O zaman sen git hanımların eline kon.
HANIMELİ: Bana sinek diyemezsin!
GÜL: Kim sinek diyor sana?
HANIMELİ: İnsanların eline sinek konar.
GÜL: Kuş konmaz mı?
KUŞKONMAZ: Konar… Ben de konarım.
GÜL: Sen kimsin?
KUŞKONMAZ: Ben Kuşkonmazım…
GÜL: Ooof of! Çattık belaya. Ben oynamıyorum.
HATMİ: Ben oynuyorum.
KUŞKONMAZ: Kendinizi tanıtın hanımefendi.
HATMİ: Bana hanımefendi diyemezsiniz. Ben aslan gibi bir beyefendiyim.
KUŞKONMAZ: Kusura bakma ama daha çok hanımefendiye benziyorsunuz.
HATMİ: Hanımı at, efendisi kalsın, anlaşalım.
KUŞKONMAZ: Oldu... Buyrun efendi, derdiniz ne?
HATMİ: Benim derdim yok.
KUŞKONMAZ: Eee, ne istiyorsunuz peki.
HATMİ: Siz burada oyun oynamıyor musunuz?
KUŞKONMAZ: Oynuyoruz.
HATMİ: Ben de size katılıyorum.
KUŞKONMAZ: Haaa, o zaman olur.
LALE: Ben de oynamak istiyorum, ben de…
BAHÇIVAN: Nerelerdeydin yaramaz? Haydi bakalım sen de oyna.
LALE: Yaşasın! Ben de oynuyorum!
İNCİ ÇİÇEĞİ: Beni oyununuza almıyor musunuz?
PALYAÇO: Almaz mıyız? Gel gel! Sen de katıl aramıza.
İNCİ ÇİÇEĞİ: Ne oyunu oynayacağız?
PALYAÇO: En güzel şarkıyı kim söyleyecek oyunu oynayalım mı?
HEPSİ: Oynayalım oynayalım…
İNCİ ÇİÇEĞİ: Nasıl oynanıyor bu oyun?
PALYAÇO: Herkes bir şarkı seçiyor. Şarkısını söylemeye başlıyor. İzleyenler de kimi tutuyorsa onun şarkısına katılıyor. Öbürlerinin sesini kim bastırırsa o kazanıyor.
BAHÇIVAN: Güzel bir oyun…
PALYAÇO: Herkes bir şarkı seçsin. Benim şarkım “Ali Babanın bir çiftliği var.”
AKASYA: Ben sana katılıyorum.
ASLANAĞZI: Ben de…
AKŞAMSEFASI: Ben de…
MANOLYA: Benimki “Tavuğumu kaçırdılar, dağdan dağa aşırdılar.”
MENEKŞE: Bu şarkıyı paylaşmak istiyorum.
KAKTÜS: Ben de bunu istiyorum.
FESLEĞEN: Ben de bunu istiyorum.
GÜL: Ben “Nuri attı iki taş, kırdı bir cam bir da baş” şarkısını seçtim.
HANIMELİ: Harika, sana katılıyorum.
KUŞKONMAZ: Ben de katılırsam kazanan biz oluruz.
HATMİ: Ben de size katlıyorum.
KARANFİL: Ben “bak postacı geliyor” diyeceğim.
KASIMPATI: Ben de postacıyı söyleyeceğim.
KADİFE ÇİÇEĞİ: Ben de ben de.
SARMAŞIK: Ben de ben de…
YASEMİN: Ben “Çadırımın üstüne şıp dedi damladı” diyeceğim.
YILDIZ ÇİÇEĞİ: Ben bu şarkıyı iyi söylerim
LALE: Ben de iyi söylerim.
PALYAÇO: Haydi öyleyse başlıyoruz.
İNCİ ÇİÇEĞİ: Başlayalım.
HER GURUP KENDİ ŞARKISINI AVAZININ ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRARAK SÖYLER. İZLEYENLER DE İSTEDŞKLERİ GURUBA KATILIR. ŞARKILARIN YARISINA GELİNDİĞİNDE…
BAHÇIVAN: Yeteeer! Başım Şişti.
HEPSİ SUSAR.
BU KEZ BAHÇIVAN SÖYLEMEYE BAŞLAR.
İZLEYENLERİ DE KATILMAYA ÇAĞIRIR. ONLARA ÖBÜR OYUNCULAR DA KATILIR. FONDA MARŞIN MÜZİĞİ ONLARA EŞLİK EDER.
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.
Türk'üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden Istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.
Türk'üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!
BİTTİ
YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum. Teşekkürler.
Telefon: 0505 553 47 44
İleti: fev27mynet.com
FEVZİ GÜNENÇ
Kayıt Tarihi : 22.7.2010 00:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!