A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 15 Dürü ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 15 Dürüstlük Çiçeği

A. Sınıf Tiyatrosu Kısa Oyunlar: 15
Dürüstlük Çiçeği
25 Mayıs Etik Günü
Yazan Fevzi Günenç

KİŞİLER:

ÖĞRETMEN:
SONGÜL:
PALYAÇO İBİŞ:
AHMET
İZLEYENLER:
BERNA
CEVDET:
ÇİĞDEM:
DORUK:
EMEL:
FARUK:

SONGÜL: (Sahnenin önünde izleyicilere anlatır.) Ben galiba saf bir kızım. Bu yüzden arkadaşlarım benimle dalga geçerdi, ben de üzülürdüm. Saf, arı, temiz demektir oysa. Neyse ki sonunda saflığımın ödülünü aldım. Artık üzülmüyorum. Size bunun öyküsünü anlatmamı ister misiniz?
PALYAÇO: (Koşarak sahneye girer.) İsteriz isteriz! ..

KİMSEDEN SEN ÇIKMADIĞINI GÖRÜNDE PALYAÇO ŞAŞIRIR.

PALYAÇO: (Şaşkın, izleyenlere) İstemez miyiz?
İZLEYENLER: İsteriz!
PALYAÇO: Ha şöyle…
SONGÜL: Öyleyse ben de anlatıyorum: Öğretmenimiz okulun son gününde hepimize küçük birer çiçek saksısı dağıtmıştı. Demişti ki, en güzel çiçeği kim yetiştirecek bakalım?
PALYAÇO: Ben ben…
SONGÜL: Yaz tatili boyunca çiçeğimizi büyütüp okulun açıldığı gün kendisine götürmemizi istedi öğretmenimiz. En güzel çiçeği yetiştirene bir ödül vereceğini söyledi.
PALYAÇO: Aldım gitti desenize ödülü. Aaah, ödül almayı çok seviyorum ben…
SONGÜL: Herkes yaz tatilinde çok güzel çiçekler yetiştirmişti. Oysa benim saksımda en küçük bir ot bile çıkmamıştı. Çaresiz ben de o boş saksıyı getirdim.
PALYAÇO: Ben de gidip çiçeğimi getireyim bari.

SONGÜL KONUŞURKEN ARKADA ÇOCUKLAR YETİŞTİRDİKLERİ ÇİÇEKLERİ ÖĞRETMENE GÖSTERMEKTEDİR.

AHMET: İşte benim yetiştirdiğim çiçeğim öğretmenim. Dünyanın en güzel gülü.
ÖĞRETMEN: Aferin Ahmet. Meğer senin saksında ne güzel bir gül tohumu varmış! Saksındaki tohumdan ürettin bu gülü değil mi?
AHMET: (Utanır, başını önüne eğer.)
ÖĞRETMEN: Peki öyleyse, sıradaki gelsin.
BERNA: Sırada ben varım öğretmenim.
PALYAÇO: (Koşarak gelir.) Hayır, ben varım! Ben de çiçek yetiştirdim. Bakın, ne kadar güzel! ..
ÖĞRETMEN: Ne çiçeği bu?
PALYAÇO: Isıgan otu… Güzel, değil mi öğretmenim? Ha, güzel mi? Güzel deyin lütfen…
ÖĞRETMEN: Güzel güzel…
PALYAÇO: İyi ki güzel dediniz öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Neden?
PALYAÇO: Yoksa ısırırdı sizi.
ÖĞRETMEN: Aşk olsun İbiş.
PALYAÇO: Sizi ısırmadı ama bu çocukları ısırabilir. (Çiçeğine) Kap onları Karabaş, kap! (Çocukların üstüne varır.)
HEPSİ: (Çağrışarak geriler.) Annneee! ..
PALYAÇO: Korkmayın be! Bir çiçeğin ısırığından ne olacak.
ÖĞRETMEN: Yaramazlığı bırak İbiş. Haydi sen biraz hava al. Kapıyı da dışarıdan kapat.
PALYAÇO: Peki öğretmenim. (Çıkar.)
BERNA: İşte benim çiçeğim öğretmenim. Bu bir menekşedir. Dünyada bundan daha güzel bir çiçek olduğunu sanmıyorum.
ÖĞRETMEN: Harika bir çiçek bu Berna! Saksındaki tohumdan üretildi bu değil mi?
BERNA: (Mahcup, onaylar.) Hııı…
ÖĞRETMEN: Sıradaki…
PALYAÇO: (Koşarak gelir.) Onu beğenmediyseniz bakın bir çiçeğim daha var. Bakın bakın… Deve tabanı!

HEPSİ GÜLÜŞÜR.

PALYAÇO: Ne gülüyorsunuz be. Deve tabanı deyip geçmeyin. Bir vurursa yere yıkar sizi.
HEPSİ: (Korkarak geriler.) Şaka şaka... Asıl adı Kaktüs bunun. Sarı sarı, pembe pembe çiçekler açsın da görün siz. Bayılırsınız.
ÖĞRETMEN: Ayırca çok da yararlı bir bitki, değil mi İbiş?
PALYAÇO: Evet öğretmenim çok yararlı.
ÖĞRETMEN: Neymiş yararları bakalım? Sayabilecek misin?
PALYAÇO: Sayarım öğretmenim. Bir kere televizyonun yaydığı olumsuz ışınlardan korur insanları.
ÖĞRETMEN: Harika, değil mi çocuklar?
HEPSİ: Harika! ..
PALYAÇO: Ama fazla yaklaşmayın, ısırır yoksa sizi.
HEPSİ: Aaa! ...
PALYAÇO: Bakın, nasıl ısıracak şimdi Berna’yı. (Köpek sesi öykünür) Hav hav hav…
BERNA: (Korkuyla geriye çekilir.) Anneee! ..
PALYAÇO: Şaka be şaka! Köpek mi bu, ısırsın. Sadece dikenleri var. Parmağınızı dokundurmazsanız batmaz çiçekleri de...
ÖĞRETMEN: Ayrıca, halılarımızın üzerinden kalkan bütün tozları da emer bu kaktüsler. Her evde bir saksı bulunması gerek. Değil mi İbiş?
İBİŞ: Öyle mi?
ÖĞRETMEN: Öyle…
HEPSİ: Aaa, ne iyi! ..
PALYAÇO: Yaaa… Gördünüz müüü?
ÖĞRETMEN: Tamam İbiş. Sen şimdi kenarda dur. Arkadaşın Cevdet göstersin çiçeğini
PALYAÇO: (Kenara çekilir.)
CEVDET: İşte benim çiçeğim öğretmenim. Siz hiç bu kadar güzel bir kasımpatı gördünüz mü?
ÖĞRETMEN: Aferin Cevdet. İyi bakmışsın çiçeğine. Saksıdaki tohumdan üredi değil mi bu?
CEVDET: Saksıdaki mı? Tohumdan mı? Galiba…
ÖĞRETMEN: Peki peki, aferin. (Çiğdem’e seslenir) Çiğdem sıra sende galiba. Senin saksından ne çıktı bakalım?
ÇİĞDEM: (Gösterir.) Hanımeli öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Çok güzel. Sıradaki…
DORUK: Sırada ben varım öğretmenim. Ben de inci çiçeği yetiştirdim. Bakın, inci kadar güzel.
ÖĞRETMEN: Gerçekten inci kadar güzelmiş. Eline sağlık. İyi bakmışsın ona. Nerden buldun bunun tohumunu?
DORUK: Nereden mi? Ben… Şey… Şeyden…
ÖĞRETMEN: Tamam tamam… Sen Emel?
PALYAÇO: (Koşarak gelir.) Öğretmenim öğretmenim!
ÖĞRETMEN: Ne oldu İbiş.
PALYAÇO: Benim çiçeğime bakmadınız.
ÖĞRETMEN: Baktık ya çocuk.
PALYAÇO: Bu başka çiçek ama.
ÖĞRETMEN: Neymiş bakalım?
PALYAÇO: Katır Tırnağı.

HEPSİ GÜLER.

ÖĞRETMEN: Gülmeyin çocuklar. Katır tırnağının adı güzel değil belki ama kendisi çok güzel bir çiçektir.
PALYAÇO: Yaa.. Gördünüz mü?
EMEL: Çekil yana da benim çiçeğimi de görsün öğretmenim. Katır tırnağıymış…
PALYAÇO: Ne sandın ya: Bir çifte atarsa görürsün gününü.
EMEL: Aaa! ..
ÖĞRETMEN: Evet Emel…
EMEL: Öğretmenim benim saksımdan begonya çıktı.
ÖĞRETMEN: Emin misin?
EMEL: İşte, burada…
ÖĞRETMEN: Burada olduğunu görüyorum ama saksından çıktığından emin değilim. Sen Faruk?
PALYAÇO: (Koşarak gelir.) Ben ben ben…
ÖĞRETMEN: (Güler.) Bu kez ne yetiştirdin İbiş?
PALYAÇO: Kaynana dili öğretmenim.

HEPSİ GÜLER.

PALYAÇO: Gülüyorlar öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Gülerler tabii. Sen de hep tuhaf isimli bitkiler yetiştirmişsin canım.
PALYAÇO: Ne yapayım, ben bunları seviyorum. Söyleyin onlara gülmesinler öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Tamam tamam gülmezler… Ama üzülme, biraz sonra da sen onlara güleceksin.
PALYAÇO: Yaşasın! .. Ben yana çekileyim. Ya da gidip havamı alayım. (Çıkar.)
ÖĞRETMEN: Saksısından çıkan çiçeği gösterecek biri yok mu? Hepiniz beni memnun etmek için güzel tohumlar bulup yetiştirmişsiniz var olun ama hiç birinizin çiçeği de saksınızdaki tohumdan değil.
HALUK: Öğretmenim, benim çiçeğim…
PALYAÇO: Hayır hayır benim çiçeğim… Bakın, bunu muhakkak beğeneceksiniz.
ÖĞRETMEN: Neymiş bakalım o beğeneceğimiz çiçek?
PALYAÇO: Kurbağa çiçeği. Vrak vrak…
HEPSİ: (İrkilir, geriler.)
ÖĞRETMEN: Kurbaba çiçeği olur mu İbiş?
PALYAÇO: Bundan sonra olacak öğretmenim. Bakın… (Çocukların üstüne doğru…) Vrak vrak… Vrak vrak…
HEPSİ: (Kaçışır.) Anneee…
PALYAÇO: Korkmayın be! Kocaman şeylersiniz. Küçücük kurbağadan mı korkuyorsunuz?
ÖĞRETMEN: Evet, senin çiçeğin Haluk?
HALUK: Benim çiçeğim mine Öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Bu da saksıdaki tohumdan çıkmadı, değil mi Haluk?
HALUK: Çıkmadı öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Aferin. Hiç olmazsa bu kadarını doğru söyledin. (Seslenir) Songül, sen çiçek bakmadın mı?
SONGÜL: (Korka korka yaklaşır.) Baktım öğretmenim, baktım ama…
ÖĞRETMEN: Ama ne?
SONGÜL: Benim saksımdan hiç bir şey çıkmadı.
ÖĞRETMEN: Çıkmadı ha!
SONGÜL: (Ağlamaya başlar.) Çıkmadı öğretmenim…
ÖĞRETMEN: Ağlama benim güzel kızım. Ağlama benim dürüst kızım. Ödülü hak eden sensin. Ağlamalı değil sevinmeli, gülmelisin.
SONGÜL: Neden?
ÖĞRETMEN: Ben içinizde en dürüst kim dürüst davranacak, bunu anlamak istemiştim. Gerçi hepiniz de dürüst çocuklarsınız. Ama saksınızdan bir şey çıkmadığını görünce, onu boş getirmek istemediniz. O yüzden sevdiğiniz bir çiçeği büyütüp getirdiniz. İstediğim bu değildi ama hepinizde teşekkür ederim yine de.
HEPSİ: Biz teşekkür ederiz.
ÖĞRETMEN: Oysa içinizden sizin gibi davranmadı. Saksısında hiçbir şey yeşermediğini gördü. Onu olduğu gibi getirdi. İşte bu dürüstlüktür.
HEPSİ: Aaa! ..
PALYAÇO: (Kapıdan başını uzatır.) Beee! ..
ÖĞRETMEN: Onu sınıfımızın dürüstlük çiçeği ilan ediyorum. Göğsüne de bu dürüstlük madalyasını takıyorum. (Madalyaya takar.)
ÖĞRETMEN: Sınıfımıza da bir başkan gerek bu arada, değil mi? Başkanın da dürüst biri olması gerek. O zaman Songül’ü aynı zamanda sınıf başkanı yapıyorum.
HEPSİ: (Alkışlar) Yaşa Songül!
Yaşasın sınıf başkanımız!
Yaşasın Dürüstlük Çiçeğimiz!
PALYAÇO: (Alkışlayarak sahneye girer.)
ÖĞRETMEN: Sizler de çok yaşayın çocuklarım. Kıskançlık göstermediğiniz için siz de kocaman bir alkışı hak ettiniz benden.
ONLAR DA ÖĞRETMENLERİNİ ALKIŞLAR.


BİTTİ

YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum. Teşekkürler.
Telefon: 0505 553 47 44
FEVZİ GÜNENÇ

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 31.5.2010 21:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç