A. Sınıf Tiyatros Kısa Oyun: 09
GÜLÜN KIŞ EVİ
Yazan: FEVZİ GÜNENÇ
DEKOR: Bir çiçek bahçesinde gül ağırlıklı çeşitli çiçekler. Gür yapraklı küçük bir dut ağacı.
GÜL TOMURCUĞU: (Salınarak şarkı söyler) Ben küçücük bir gülüm
Neşeyle geçer günüm…
Dünüm de güzel geçti
Şen olacak bugünüm.
ABLA GÜL:
Şu şarkıyı keser misin Minik Tomurcuk!
GÜL TOMURCUĞU:
Neden Abla?
ABLA GÜL:
Bu kadar iyimser olmasan iyi edersin.
GÜL TOMURCUĞU:
Neden ama neden? ...
GÜL TOMURCUĞU:
Çünkü her an başına kötü bir şey gelebilir.
GÜL TOMURCUĞU:
Kötü bir şey mi? .. O da ne?
ABLA GÜL:
Artık yaşamamak, canlı olmamak kötü bir şeydir.
GÜL TOMURCUĞU:
Neden yaşamayayım? Neden canlı kalmayayım?
ABLA GÜL:
İnsanlar nasıl isterse öyle olur. Bizi yaşatırlar ya da yaşatmazlar.
GÜL TOMURCUĞU:
Nasıl yani?
ABLA GÜL:
İnsanlar canları istediği zaman bizi koparıp yaşamımıza son verebilirler.
GÜL TOMURCUĞU:
Ama haksızlık bu…
ANNE GÜL:
Çocuğun gözünü korkutup durma Abla Gül. Mini minnacık bir gül goncası daha o. İnsanlar ne yasın açılmamış bir gül goncasını.
ABLA GÜL
Öyle deme Gül anne. Geçen gün beyefendinin biri minicik bir gül goncasını kopartmadı mı? Kopartıp da ceketinin göğsüne iliştirmedi mi?
ANNE GÜL:
Evet ama onun gibileri her zaman olmaz.
ABLA GÜL
Minik Gül Tomurcuğu artık bazı gerçekleri öğrense iyi olur anne. Yapayalnız kaldığında çok mutsuz olur yoksa…
ANNE GÜL:
Haklısın…
ABLA GÜL (Tomurcuk Gül’e)
Bunu söylemek istemezdim ama yeri geldi. Bak kardeşim, insanlar gülleri sever. Bizi koklamaya bayılırlar.
GÜL TOMURCUĞU:
Ne var bunda? Sevilmek iyi bir şey… Değil mi?
ABLA GÜL
Evet, öyle ama, bazı insanlar sevmek için bizi dalımızdan kopartır, götürürler.
GÜL TOMURCUĞU:
İşte bu kötü. Bizi nedene dallarımızda sevmiyorlar?
ABLA GÜL
Orasını ben bilmem. İnsanlar bilir.
GÜL TOMURCUĞU:
Hiç de iyi şeyler bilmiyormuş bu insanlar.
ABLA GÜL
Neyse… Bizi evlerinde vazolara koyarlar. Böylece evlerini daha da güzelleştirdiklerine inanırlar.
GÜL TOMURCUĞU: (Sızlanır)
Ben kopartılmak istemiyorum! Bizi sevmek istiyorlarsa dalımızda sevsinler. Koklamak istiyorlarsa dalımızda koklasınlar.
ABLA GÜL
Buna diyeceğim yok. Ama öyle yapmıyorlar işte.
GÜL TOMURCUĞU:
Neden kendimizi savunmuyoruz?
ABLA GÜL
Savunuyoruz ama bu yeterli olmuyor. Biz güller kendimizi dikenlerimizle savunuruz. Yanımıza yaklaşanların dikenlerimizle canlarını yakarız.
GÜL TOMURCUĞU: (Güler)
Oooh, ne iyi edermişiz…
ABLA GÜL:
Onlar yine de biz kopartmanın bir yolunu bulurlar. Hele Bahçıvan yok mu Bahçıvan. Onun kocaman bir makası var ki, isterse bir saatte hepimizi dallarımızdan koparabilir.
GÜL TOMURCUĞU:
Çok kötü biri desene bu bahçıvan…
ABLA GÜL:
Aslında o kadar kötü biri değil. Yaz boyunca su verir bize. Sıcaklardan kavrulmamızı öner. Bizi ilaçlar, asalaklardan korur. Toprağımızı çapalar, rahatımızı sağlar.
GÜL TOMURCUĞU:
Bunlar iyi şeyler ama sonra da gelip neden bizi kesiyor?
ABLA GÜL:
Bizi dallarımızdan koparıp sevdiklerine armağan eder insanlar. Evlerine götürüp, vazolarına koyarak odalarını güzelleştirirler. Bizi sevdikleri için yaparlar bunu.
GÜL TOMURCUĞU:
Olmaz olsun böyle sevgi… Onlar sevinecek diye gül kardeşlerimi kaybetmek istemem ben.
ABLA GÜL:
Aaah küçük kardeşim, ah… Bu yaz ne arkadaşlar, ne kardeşler kaybettik bir bilsen…
EFEKT: Rüzgâr sesi.
GÜL TOMURCUĞU:
Bu konuşmalar üşüttü beni.
ANNE GÜL:
Doğrusu hava da soğudu. Baksanıza rüzgâr nasıl esiyor.
ABLA GÜL:
Artık yaz değil. Havalar giderek daha da soğuyacak.
GÜL TOMURCUĞU: (Rüzgar sesini öykünür.)
Uuuvvv… Uuuvvv… Amma fena sesler geliyor ha… Beni böyle tir tir titreten şey nedir acaba? Yoksa hastalandım mı?
GÜLLER: (Hepsi birden güler)
Hah hah hah…
GÜL TOMURCUĞU:
Ben burada soğuktan titriyorum. Siz gülüyorsunuz. Ne ayıp…
ANNE GÜL:
Haklısın bebeğim. (Öbürlerini uyarır) Gülmeyin arkadaşlar! Küçük kardeşiniz doğru söylüyor.
ANNE GÜL: (Tomurcuğa döner) Bak sevgili Gül Tomurcuğu. Tit tir titremenin nedeni üşümendir. Bu da çok doğal. Havalar soğudu.
GÜL TOMURCUĞU:
Neden?
ANNE GÜL:
Mevsim sonbahar da onun için. Demin ablan anlattı ya…
GÜL TOMURCUĞU:
Doğru… Unutmuşum…
ANNE GÜL:
Bir süre sonra kış gelecek. Havalar daha da soğuyacak. İşte o zaman işler çok kötü olacak. Soğuktan donup ölebiliriz çoğumuz.
GÜL TOMURCUĞU:
Hayır hayır, ben ölmek istemiyorum.
ANNE GÜL:
Korkma hemen ölecek değilsin… Ama yine de zorlu bir kışa hazır olmalısın.
GÜL TOMURCUĞU:
Neden?
ANNE GÜL:
Kış yaklaştıkça Güneş baba ısısını azaltır. O zaman doğadaki tüm varlıklar üşür.
GÜL TOMURCUĞU:
O da ısısını azaltmasın.
ANNE GÜL:
Bu onun elinde değil.
GÜL TOMURCUĞU:
Soğuklarda sen beni korursun, ısıtırsın değil mi anne?
ANNE GÜL:
Eğer yaşarsam tabii…
GÜL TOMURCUĞU:
Yaşarsan mı? Neden yaşamayacakmışsın ki?
ANNE GÜL:
Baban, büyük kardeşlerin hepimiz yolun sonuna geldik.
GÜL TOMURCUĞU:
Yani ben burada tek başıma mı kalacağım?
PEMBE GÜL:
Biraz sonra Bahçıvan gelecek.
GÜL TOMURCUĞU:
Bahçıvan mı? Onu anlattı demin annem. Hem iyi hem kötü biriymiş. O kadar umutsuz olma canım. Belki de gelmez.
PEMBE GÜL:
Gelecek
SARI GÜL:
Bence gelmeyecek. Bence bugün her şey o kadar güzel ki… Hiçbir bahçıvan bu güzelliği bozmak istemez.
KIRMIZI GÜL:
O işine bakar. Onun işi, ömrümüzün sonu gelince bizi kesmektir.
GÜL TOMURCUĞU:
Ömrümüzün sonu mu geldi şimdi yani?
SARI GÜL:
Seninki daha değil ama bizimki evet…
GÜL TOMURCUĞU:
Nereden biliyorsun?
KIRMIZI GÜL:
Şu yapraklarımıza baksana. Kimi kurumuş, kimi solmuş. Bir çoğu rüzgârın etkisiyle sağa sola saçılmış. Bahçıvan bahçesini temiz tutmak zorundadır. O yüzden artık bizi keser.
GÜL TOMURCUĞU:
Kesip ne yapar?
PEMBE GÜL:
Ne yapacak? Götürüp çöpe atar.
GÜL TOMURCUĞU: (İnler) Yapma! Bir gülün sonu bu kadar kötü olamaz.
SARI GÜL:
Ne yazık ki gerçek bu. Gerçeği değiştiremeyiz.
KIRMIZI GÜL:
Hiç olmazsa bugün gelmese.
SARI GÜL:
Neden?
KIRMIZI GÜL:
Bir gün daha yaşardık…
PEMBE GÜL:
Eyvah, işte geliyor Bahçıvan. Elinde makası da var.
ABLA GÜL
İşte, işe başladı bile. Kese kese bu yana doğru yaklaşıyor. Az sonra sıra bize de gelecek.
ANNE GÜL:
Bir gülün az sonra yok olacağını bilmesi ne kötü…
GÜL TOMURCUĞU:
Sıra Pembe gülde. Anne güle dokunmasa bari. Hayır, yapma Bahçıvan, o benim annem… Anne filan dinlemiyor bu Bahçıvan. (Hıçkırır) Yazık, Abla Gül de gitti… Onları bir daha asla göremeyeceğim. (Ağlar)
İPEK BÖCEĞİ:
Niçin ağlıyorsun gonca gül kardeş?
GÜL TOMURCUĞU:
Siz kimsiniz?
İPEK BÖCEĞİ:
Ben ipek böceğiyim.
GÜL TOMURCUĞU:
Benden ne istiyorsun?
İPEK BÖCEĞİ:
Hiç… Hiçbir şey istemiyorum. Yalnız olduğunu görünce yanına geldim. “Arkadaş olalım mı? ” diye soracaktım.
GÜL TOMURCUĞU:
Ben şimdi arkadaşlık derdinde değilim. Git buradan. (Ağlamayı sürdürür.)
İPEK BÖCEĞİ:
Ağlama lütfen… Neden ağlıyorsun ki? Kötü bir şey söylemedim. Sadece “arkadaş olalım,” dedim. Arkadaşlık iyi bir şeydir. Arkadaşlar yardımlaşırlar.
GÜL TOMURCUĞU:
Benim kimseye yardım edecek gücüm yok.
İPEK BÖCEĞİ:
Ben sana yardım edebilirim ama…
GÜL TOMURCUĞU:
Nasıl?
İPEK BÖCEĞİ:
Bak gül kardeş. Ben bugünlerde kış uykusuna yatacağım. Bunun için kendime önce iyi bir yatak yapmam gerek. Yatağımı kendi çevremi ipek tellerimle sararak yaparım.
GÜL TOMURCUĞU:
Bu anlattıkların ne güzel şeyler…Eee? .. Anlat anlat hoşuma gidiyor. Sonra? ...
İPEK BÖCEĞİ:
Kendim için yaptığım bu eve insanlar “koza” derler. Eğer istersen kozamı senin ikimizin üstüne birden kurarım. Böylece sana ipekten bir giysi yapmış olurum. Kış boyunca da üşümezsin. Birlikte uyuruz.
GÜL TOMURCUĞU:
Gerçekten yapabilir misin bunu?
İPEK BÖCEĞİ:
Yapabilirim.
GÜL TOMURCUĞU:
Yaşasın! Bir kış evim olacak! Hem de ipekten..(Duraksar, bütün sevinci yitmiştir.)
İPEK BÖCEĞİ:
Ne oldu? Neşen neden kaçtı?
GÜL TOMURCUĞU:
Bana yapacağın ev karanlık olacak, değil mi?
İPEK BÖCEĞİ:
Evet, doğrusunu söylemek gerekirse öyle. Oldukça karanlık…
GÜL TOMURCUĞU:
O zaman istemem.
İPEK BÖCEĞİ:
Neden?
GÜL TOMURCUĞU:
Ben karanlıktan korkarım.
İPEK BÖCEĞİ:
Uyurken aydınlık olmuş olmamış ne fark eder ki?
GÜL TOMURCUĞU:
Olsun, istemem. Karanlıkta uyurken de korkarım ben.
İPEK BÖCEĞİ:
Pisi hanım korkmadı ama.
GÜL TOMURCUĞU:
Pisi hanım da kim?
İPEK BÖCEĞİ:
Kedi canım… Bu bahçede dolaşır. Mıyav mıyav, diye sesler çıkartır ya... İşte o.
GÜL TOMURCUĞU:
O niye korksun ki?
İPEK BÖCEĞİ:
Pisi hanım bebekken bana konuk gelmişti. Bir kışı kozamın içinde geçirdi.
GÜL TOMURCUĞU:
Olamaz! Kedi mi?
İPEK BÖCEĞİ:
Evet.
GÜL TOMURCUĞU:
Olacak iş değil.
İPEK BÖCEĞİ:
Oldu işte. Sonra başka bir kış da…
GÜL TOMURCUĞU:
Sakın bu kez de Hav hav bey geldi deme.
İPEK BÖCEĞİ:
Dedim gitti. Bir kış da o konuğum oldu.
GÜL TOMURCUĞU:
O da mı korkmadı?
İPEK BÖCEĞİ:
Korkmadı tabii.
GÜL TOMURCUĞU:
Başka? Başka konukların da oldu mu?
İPEK BÖCEĞİ:
Oldu. Minik serçe, Arı beyi, karınca kardeş… Hep konuklarım oldular.
GÜL TOMURCUĞU:
Hiç biri de korkmadı mı?
İPEK BÖCEĞİ:
Korkmadı.
GÜL TOMURCUĞU:
Bir tek korkak ben miyim?
İPEK BÖCEĞİ:
Bilmem, korkak mısın?
GÜL TOMURCUĞU:
Hayır, korkak değilim. Karanlık da olsa geliyorum. Bu kışı senin odanda
geçireceğim.
İPEK BÖCEĞİ:
Aferin sana. Ama bir şeyi itiraf etmek zorundayım.
GÜL TOMURCUĞU:
Neyi?
İPEK BÖCEĞİ:
Demin söylediklerim var ya… Hani şu kedi…
GÜL TOMURCUĞU:
Eee, ne oldu kediye?
İPEK BÖCEĞİ:
O kedi değildi. Pisi dediğimiz bir bitki var. Kedi bıyıkları gibi tüyleri olduğu için “pisi” diyorlar ona. Hani kırda bayırda, rüzgârın oradan oraya savurduğu, mini minnacık top gibi bir şey var ya…
GÜL TOMURCUĞU:
Eee?
İPEK BÖCEĞİ:
Geçen kışlardan birinde bana konuk olan oydu. Bir kedi değildi.
GÜL TOMURCUĞU:
Zarar yok canım. Yalan değil, yanlış. İsim benzerliği.
İPEK BÖCEĞİ:
Orası öyle ama…
GÜL TOMURCUĞU:
Dahası mı var?
İPEK BÖCEĞİ:
Hı hı…
GÜL TOMURCUĞU:
Ne?
İPEK BÖCEĞİ:
Şu köpekle, serçe var ya…
GÜL TOMURCUĞU:
Evet?
İPEK BÖCEĞİ:
Onları uydurdum. Sonra Arı beyi, karınca… Hiç biri konuğum olmadı. Şakacıktan söyledim. Seni yüreklendirmek için.
GÜL TOMURCUĞU: (güler.)
İyi ettin. Ben de yüreklendim. Artık korkmuyorum. Onlar olsa da olmasa da ben konuğun olacağım.
İPEK BÖCEĞİ:
Yaşa Tomurcuk Gül. Bunu duyduğuma sevindim. Öyleyse hemen işe başlayabilirim. Sen de yardım edebilir misin bana?
GÜL TOMURCUĞU:
Ne yapacağım?
İPEK BÖCEĞİ:
Kozayı birlikte öreceğiz.
GÜL TOMURCUĞU:
Ben koza öremem ki…
İPEK BÖCEĞİ:
Biliyorum. Şaka yaptım. İpek böceklerinden başka kimse yapamaz bunu. Gel, şöyle iyice yaklaş bana. Sarmaya başlıyorum kozamızı…
SAHNE KARARIR.
GÜL TOMURCUĞU:
Ne kadar şakacı bir arkadaşsın sen İpek böceği...
İPEK BÖCEĞİ:
Öyleyimdir…
GÜL TOMURCUĞU:
Ben Şakacı böcekleri severim.
İPEK BÖCEĞİ:
Ben de şakacı böcekleri seven Gül Tomurcuklarını severim.
GÜL TOMURCUĞU:
Ne hoş bir şeysin sen ya…
İPEK BÖCEĞİ: (Şarkı söyler, sesi giderek azalır.)
Biz çalışan ipek böcekleriyiz
Konukları severiz
Kozamızı öreriz…
Eğer bir gün yolunuz
Düşerse dut ağacına…
SAHNE AYDINLANIR.
İPEK BÖCEĞİ:
Hey,Uykucu Gül Goncası… Kış geçti, bahar geldi! Kozamızdan çıkıyoruz, uyansana…
GÜL TOMURCUĞU:
Günaydın günaydın İpek Böceği…
İPEK BÖCEĞİ:
Aaa, ne olmuş sana böyle?
GÜL TOMURCUĞU:
Ne olmuş?
İPEK BÖCEĞİ:
Şu üstüne başına baksana.
GÜL TOMURCUĞU:
Kendimi göremiyorum ki…
İPEK BÖCEĞİ:
Artık bir gül goncası değilsin.
GÜL TOMURCUĞU:
Neyim peki?
İPEK BÖCEĞİ:
Büyümüş, gül olmuşsun sen. Şahane bir gülsün artık hem de!
GÜL TOMURCUĞU: (Sevinçli)
Sahi mi?
İPEK BÖCEĞİ:
Sahi…
GÜL TOMURCUĞU:
Peki siz kimsiniz?
İPEK BÖCEĞİ:
Bırak şakayı. Beni tanımadın mı?
GÜL TOMURCUĞU:
Hayır…
İPEK BÖCEĞİ:
Nasıl tanımazsın? Kışı birlikte kozamın içinde geçirdik ya.
GÜL TOMURCUĞU:
Ben kışı kozanın içinde bir ipek böceğiyle geçirmiştim. Sen İpek Böceği değilsin ki.
İPEK BÖCEĞİ: (Kahkahayla güler.)
Haklısın, değilim elbette. Ben bir kelebeğim artık. Bütün ipek böcekleri kozadan çıktıktan sonra kelebek olurlar.
GÜL TOMURCUĞU:
İnanmıyorum!
İPEK BÖCEĞİ:
İnan… Bana artık Kelebek diyebilirsin.
GÜL TOMURCUĞU:
Ne kadar güzel kanatların var senin İpek Böceği; pardon Kelebek kardeş!
İPEK BÖCEĞİ:
Öyle mi? Teşekkür ederim.
GÜL TOMURCUĞU:
Renklerin de harika!
İPEK BÖCEĞİ:
Öyle mi?
GÜL TOMURCUĞU:
Öyle!
İPEK BÖCEĞİ:
Teşekkür ederim.
GÜL TOMURCUĞU:
Eee, ne yapıyoruz şimdi?
İPEK BÖCEĞİ:
Seni bilmem ama ben daldan dala uçacağım.
GÜL TOMURCUĞU:
Yazık, keşke ben de seninle gelebilseydim.
İPEK BÖCEĞİ:
Kış boyunca bana uyku arkadaşlığı ettiğin için teşekkürler Gül Goncası! Hoşça kal.
GÜL TOMURCUĞU:
Bana güzel bir rüya yaşattın. Asıl ben sana teşekkür ederim Sevgili Kelebek!
İPEK BÖCEĞİ: (Şarkı söyleyerek uçar gider.)
Benim adım kelebektir
işim gücüm eğlenmektir
kanatlarım tül bir ipek
dolaşırım çiçek çiçek
kon kon ey nazlı kelebek
İşte sana gonca çiçek…
GÜL TOMURCUĞU: (İç çeker.)
Arkadaşlık ne güzel…
Ah, bi de onlardan ayrılmak olmasa…
BİTTİ
YAZARIN NOTU:
Oyunun değerlendirilmek istenmesi halinde bilgilendirilmeyi rica ediyorum.
Telefon: 0505 553 47 44
İleti: fev27mynet.com –
FEVZİ GÜNENÇ
Kayıt Tarihi : 8.5.2010 22:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!