Kan kızılı bir sabah vaktinde güneş yüzümüze kin kusuyordu
İçimizde kendini yaşayamamış, esmer çocuklar yaşıyordu hala
Özgürce sabaha varıp gözlerini açarak güne, aynanın karşısında
Saçlarını taramak bile uzaktı, bir dal sigara çekip iliklerine dek…
Sabahı merhabalarla karşılamak puslu güne sıcacık kucağını
Bir anne merhametiyle açarak gökler kadar yaşasın gün ve güneş demek
Usturalı bir sessizliğe boğuldu ve ardında yitik bir sevda bırakarak
Giyotin keskinliğine vurdu bir sonraki gecenin sensizliği- sessiz nidalarla-
Ama hiçbir an umut yitirilmiş değildir, doğacak yine gün ve güneş
Şarkılarla doğacak- ekabir dağlar ardından aşarken aksak adımlarla-
Güne kavuşmanın özlemi…
Belki beden ezilecek kan kaybedecek etimiz avlularında matemin,
Ruh iksirimiz hep diri kalacak zamana ve iç isyanımıza inat
Ukdelerle dolu bir yaşam, aydınlık sabahlara hep gebe kalacak değil
Kırılacak elbet zincirler, prangalar parçalanacak dem dolduğunda
Kanayan bileklerimiz ve solan yüzümüzde yine ak güller boy verecek
Yeter ki, içimizde tükenmesin tohumu tutan toprak ve can veren su
Zaman eskitmesin, yabancılaştırmasın özümüzü kendimize, tüketmesin
An gelir sırtımızdaki kamburdan iner hülleler azar azar yok olur tek tek
Kendini hissetmek hala var olsun gün ve geceler ne kadar da uzasa
Esmer tenimizde zaman beyaz çizgilerle acıtır belki canımızı
Gökteki sarı yakmaz olur bazı anlar etimizi, kavrulur derunda bir sızı:
“Jen ketye dıle me nava zıvıstane jı ber ba sıbe ki tari, evin meda dur ket…”
Bir yanda ise dur dinle kalbini ey kendine zülmeden, tüm zaman senin olacak
Zamanın bütün yorgunluğunu atacaksın üstünden sana gülümseyecek evren
Bekle, sabırsızlanma özgürlüğü fısıldayacak “uçurtma”lar kulaklarına dolunayda
Göğe yükselecek tınıları mutluluğun nağmeleri her bir notasında kutsanarak
Her hecede bir özlem her kelimede bir çağlayan serinliği her cümlede sevgi…
Diri tut yüreğini esir almasın seni hiçbir keder ve aklın oyun oynamasın seninle
En büyük oyunu sen oynarsın çirkin ve çetin yaşama gülümseyerek umarsızca
Ey büyük özgürlüğün aydınlık marşının ilhamı, kal kendin gibi hırpalamadan gül
Çatlasın gök yıkılsın parça parça dağlar bendinde, içinde hiçbir set kalmasın
Şahrem şahrem dökülsün yüzüne saçların her telinde yaşamının umutlu uzantıları
Bir sabah vakti kalktığında;
Puslu havayı dağıtacak ışıması kalbinin, evreni aydınlığa boğacak varlığın
Aynada saçlarını tarayacaksın şarkılar mırıldanarak ve gözlerinde ışık demetleri
Bir tütün sarmalında pipon bir dolu çekeceksin içine bir dolu bir dolu….
Pencerende gülümseyecek sana gün ve eş
Bir sabah vakti ansızın doğacak beklediğin GÜNEŞ!
Kayıt Tarihi : 22.3.2015 20:49:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güneşin doğuşunun karanlığa gebe olduğu bir sabah vakti...
![Cevdet Dino](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/03/22/a-ozgurluk-marsinin-aydinlik-sabahi.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)